Fifteen

307 18 81
                                    

Bu bölümü kaldırmanız zor olabilir eğer psikolojiniz hassas ise okumamanızı öneriyorum. Sonra beni suçlamayın ve bana çok sövmeyin ehe.

Geceleri bölüm yazmak öyle hoşuma gidiyor ki ah birde müzik dinleyerek yazmak...

Yazım yanlışları varsa affola.

İyi okumalar...

Korkuyordum. İçimde çok kötü bir his vardı tabi bu his karşımda bana nefretle bakan üç kişi yüzünden de olabilirdi ama kesinllikle korkudan bayılacakmışım gibi hissediyordum, ellerim ve ayaklarım bağlıydı sadece gözlerim ve ağzım açıktı o kadar "bu küçük ibneye tam ona layık bir ders verelim" diyen onur'un sesini duyduğumda ağlamak istedim beni yine ölesiye dövecekler miydi? Belkide bu sefer direkt öldüreceklerdi. Karşımdaki üç insansı varlık öylesine iğrenç kişilerdi ki herşeyi yapabilirlerdi işte sırf bu yüzdendi korkum yoksa onlardan asla korkmazdım ama sabıka kayıtları ortadaydı. Onur yavaşça bana doğru yaklaştı "seni burda sikip atsak kimsenin haberi olmaz" dedi gerçekten olmazdı okuldan biraz uzakta biryerdeydik ve oldukça ıssıza benziyordu ayrıca söylediği kelimeler gözlerimin dolmasına yetmişti. "Size hiçbir şey yapmadım neden bu nefretiniz!" Diyerek sinirle konuştum gerçekten benimle bir dertleri vardı ama ne olduğunu asla anlamıyordum.

"Çünkü herkesin isteyebileceği türdesin ve bu benim sinirimi bozuyor herkese cilveli cilveli erkek orospu gibi yaklaşıp benden nefret etmen kafamın tasını attırıyor! Sen nasıl bir körsün eskiden senden hoşlanıyordum ama o gün gelip bilmiş bilmiş konuşman sinirimi bozdu ve seni öldürmek istedim ama bak hâlâ yaşıyorsun o yüzden sana unutamayacağın bir imza bırakacağım." Dediğinde korkuyla gözlerim doldu, benden hoşlanması benim suçum değildi ayrıca onun benden hoşlandığını bilmiyordum bile o bir zorbayken nasıl öyle birini sevebilirdim ki? Onur bir baş haraketi ile Mustafa ve çağları yanına çağırdığında en azından sesimi duyurabilmek için çığlık atmak istedim, ama sadece istedim çünkü çağlar çığlık atacağımı anlamış gibi hızla ağzımı bağlamıştı çığlığım ise ağzımın içinde kalmıştı.

"Kollarını tutun" dedi onur sesi oldukça sertti ardından yavaşça üstüme doğru eğildi ve altımdaki pantolonun düğmesini açtı ne yapacağını anladığım anda çığlık atmaya çalıştım, ağzımdan sadece boğuk sesler çıkıyordu "Susturun şunu!" Dedi onur oysaki sesim çıkmıyordu bile Mustafa karnıma yumruk attığında acıyla inledim ve ağlamaya başladım, bunu bana yapamazdı dayanamazdım, kaldıramazdım. Onur çağlar ve Mustafaya baktı ve onlar onuru anlamış olmalılar ki arkalarını döndüler ama kollarımı asla bırakmadılar. Onur üstümdeki pantolonu yavaşça indirmeye başladığında, ona tekme atmaya çalışıyordum hayır o bana dokunamayacaktı! Buna izin vermeyecektim! Onur ayaklarımdaki düğümü açınca hızla ona tekmeler savurdum yüzüne, karnına, bacağına, çenesine neresi olursa olsun ona tekme atmaya devam ettim. "Çağlar durdur şunu!" Dediğinde çağlar hızla arkasını döndü ve hem karnıma hemde gözüme yumruk attı, canım acımıştı, eli çok ağırdı. Gözüm moraracaktı bana gerçekten unutamayacağım bir imza veriyorlardı.

Çağlar tekrar arkasını döndüğünde ben hıçkırmaya başlamıştım, dayanamıyordum. Onur hızla altımdaki pantolonu ve pantolanla beraber iç çamaşırımı çıkardı, sonrası benim için karanlıktı tek hatırladığım orda bana belki yarım saatlik bir acı bıraktığıydı. Asla hafızamdan silinmeyecek, kabuslarıma girecek ve beni içten içe öldürecek bir acı bıraktı, bunu yaşamaktansa ölmek istedim. O ıssız yerde bana tecavüz etti. Benim gözlerim kapandığında beni dövdürerek açtırdı gözlerimi, çığlık atmaya çalıştığımda bu sefer yumruklarının hedefi ağzım olmuştu. Yarım saattin sonunda şuan yerde yatıyordum öylesine ruhsuz ve öylesine yok olmuştum ki, ben bundan sonra nasıl yaşayacaktım? Ya da ben bundan sonra nasıl korkmadan birine yaklaşacaktım? Etrafıma baktım başımı sallayarak ağzımdaki kumaştan kurtulmaya çalıştım. Mustafa ve çağlar bana her vurduğunda ağzımdaki düğüm biraz gevşemiş gibiydi bu yüzden şansımı deneyecektim. Ağzımdaki kumaş yavaşça boynuma doğru indiğinde ağzımdan büyük bir "YARDIM EDİN!" Çığlığı kaçtı, son kez etrafıma baktım.

Emir? Beni koruyacağını söyleyen arkadaşım neredeydi? Yoktu...

Hürkan beni koruyacağına söz vermiş olan sevgilim? peki o neredeydi? O da Yoktu...

Sadece ben vardım ben ve acizliğim. Gerisi karanlık. Gerisi yok. Gerisi hiç olmadı belkide olmayacak.

Emir-

Emre sınıftan çıkalı neredeyse yarım saat olmuştu, ders blok olduğu için 50 dakika kalmıştı ve sanırım edebiyat profesörü Emre'nin lavaboya gittiğini çoktan unutmuştu, içimde çok kötü bir his vardı işte bu yüzden hızla elimi kaldırdım ve lavaboya gitmek için izin aldım, ardında hızla çıktım sınıftan koridoru neredeyse koşarak geçtim ve erkekler tuvaletine girdim, içerisi boştu kimse yoktu. Tek tek kabinlerin içine baktım gerçekten kimse yoktu korkuyla telefonumu elime aldım ve Emre'yi aramaya başladım. Telefon operatöre düşünce küfür ederek hürkanı aradım. Hürkana hızla durumu anlattıktan sonra okuldan dışarı çıktım. Önce ön bahçeye ardında arka bahçeye baktım. İçimden büyük bir hassiktir çektim. Koşarak okulun bahçesinden çıktım ilk önce okula yakın yerlere baktım ve oralarda da bulamayınca içimden yine küfürler ettim tam geri döneceğim sırada bir çığlık duydum.

Emre'nin sesiydi! Çığlık atıyordu! Koşarak emrenin çığlığının geldiği yöne ilerledim oldukça terkedilmiş ve ıssız gözüken yerlerden geçtikten sonra Emre'yi gördüm. Yerde yatıyordu. Ağzı yüzü hep kan olmuştu. Üstündeki tişörtte kan olmuştu, altındaki pantolonun bir kısmı yerdeydi ve Emre'nin eli ve bacakları bağlıydı. "EMRE!" diyerek bağırdım ve hızla eğildim onu sarsarak uyandırmaya çalıştım ama başarılı olamadım gözlerim bedeninin alt kısmına indi hızlıca pantolonunu düzlettim ve ambulansı aradım ardından hürkanı arayıp Emre'yi bulduğumu ve ambulansı aradığımı söyledim. Hürkanı aradıktan sonra ise içimde tuttuğum o yoğun ağlama isteğini daha çok bastıramadım. Emre benim kardeşimdi. Can dostumdu ve ne yaşadığını az çok tahmin edebiliyorum en kötüsü ise onu yanlız bırakmayacağımı söylemiştim ama yine yanında olamamıştım tıpkı yıllar önce olduğu gibi.

Hastaneye gelmiştik, hürkan ile beraber bekliyorduk hürkana Emre'nin dövüldüğünü anlatmıştım ama aklımda olan o diğer şeyi değil anlatmak, aklımdan bile bir daha geçmesin istemiştim. Doktor onunla ilgileniyordu ve bizi içeriye almadığı için şuan durumu nasıldı bilmiyorduk. Hastaneye giren arkadaşlarımı gördüğümde yine tutamadım göz yaşlarımı Emre'nin buradaki ailesiydik biz. Belki sorunlarımız vardı, belki ciddi değildik, belki uyumsuzduk ama ne kadar kopmaya çalışsakta kopamayan bir aileydik. Ali ve mert bana sarılırken Kaan, umut ve Ömer hürkanın yanına gidip ona destek olmaya çalıştılar biz arkadaşımız için o ise sevgilisi için üzülüyordu. Bunun üstesinden tek başına gelemeyeceğini elbette ki biliyorduk. Önünde beklediğimiz kapı açıldığında hepimizin bakışı odadan çıkan doktora döndü. "Emre karaaslanın yakınları sizsiniz değil mi?" Diye sorduğunda hızla "evet durumu nasıl?" dedi hürkan. Doktor hepimize tek tek baktı ve şunları söyledi;

"Çok fazla hasar görmüş, bir gözü kötü durumdaydı ama onu kurtarmayı başardık yani gözünde bir sorun yok, karnında küçük bir kesik vardı onu diktik ve sardık. şuan için uyanmasını beklemek zorundayız çünkü eğer şüphelendiğim şey gerçekten olduysa sizi psikolağa yönlendirmem gerekecek, umalım ki düşündüğüm hiçbir şeyi yaşamamış olsun o daha çok genç ve bunu kaldıramaz. Geçmiş olsun."

Özür dilerim...

Flys kaçar.

A Teacher's Love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin