Twenty-three

197 13 26
                                    

Arkadaşlar bu dizide neden herkes ağlıyo yeter yaa bu gidişle bende ağliycam herhalde.

Yazım yanlışları varsa affola.

İyi okumalar...

Sorduğum soruyla hürkan elini yavaşça ensesine atarak ensesini kaşıdı, genelde bu haraketi gergin olduğunda yapardı "hürkan" dediğimde büyük bir nefes verdi ve "sana gerçekleri anlatamazdım, nasıl söylerdim ki sana 'bizi öpüşürken görmüşler' diye, ayrıca o günki sinirimi sen gördün. Senin kendi ellerinle yaptığın pastayı duvara fırlattım ben. Bu senin ilk tanıdığın hürkan değil, o yüzden sana sadece tek birşey soracağım" dediğinde merakla soracağı soruyu beklemeye başladım, "Emre ya benden ayrılıp kendi yoluna bakacaksın, ya da Sonuna kadar benimle kalacaksın ve ben bu yaptığım salaklıklar için senin gönlünü alacağım, ikisinden birini seçmen gerekiyor" dediğinde yavaşça gözlerimi kapadım.

"Hürkan yaptığın açıklama biraz fazla tutarsız ama cevap için birkaç gün bekliyebilir misin?" Dediğimde dudakları hafifçe kıvrıldı ve kafasını sallayarak beni onayladı, bende daha fazla durmadım ve ona "görüşürüz" dedikten sonra yanından ayrıldım. Yanaklarımın nedensiz bir şekilde kızardığını hissediyordum açıkçası hürkandan böyle bir soru beklemiyordum hem benim gönlümü alacağını söylemişti bunu nasıl yapacağını merak ediyordum ama önce aklımda bir güzel tartmam ardından önce emir'e sonraysa bizimkilere sormam gerekiyordu. Hızlı adımlarla duran minibüse binip parayı şöföre uzattım ve oda para üstünü verince ilk gördüğüm boş koltuğa oturdum.

Minibüsten indikten sonra hızlıca emir'in evine ilerledim ve binaya girip yukarı çıkarak emir'in kapısını tıklattım aslında emir bana bir anahtar vermişti ama sanırsam çıkarken almayı unutmuştum bu yüzden emir'in götünü kaldırıp kapıya gelmesini beklemek zorundaydım. Sonunda kapı açıldığında emir bana bakarak kaşlarını çattı "Emre neden nefes nefesesin?" Dediğinde hafifçe gülümsedim ve ayakkabılarımı çıkararak içeri geçtim. "Emir, hürkanla konuştuk!" Diye resmen bağırdığımda emir daha çok kaşlarını çattı ve beni herşeyi anlatmam için salona çekiştirdi.

Emir ile konuşmuştum bana 'hâlâ hürkan'ı eniştesi olarak gördüğünü' söylemişti ve bende tabi biraz şaşırmıştım, emir kesinllikle teklifi kabul etmemi istiyordu ancak bu olayı bizimkilere anlattığımda; Ömer, umut ve mert barışmamamı istemişlerdi açıkcası onları da anlıyordum sonuçta biz o gün doğum gününde hepimiz birlikteydik ve o sinirli hürkan'ı hepimiz görmüştük, onlarda o sinirli hürkan'nın bana zarar verebileceğini düşünüyorlardı, tamam bazen bende böyle düşünüyordum ama içimde küçük bir umut vardı ve o umudu kaybetmek istediğimi sanmıyordum. Bu yüzden teklifini kabul ettikten sonra hürkan'ı bir güzel süründürecektim.

Emir ve bizimkilerle konuştuğumuz günden sonra yine okula gitmiştim, gerçekten okulu pek sevdiğim söylenemezdi ama sırf hürkan'ı görmeye gidiyordum. Bugün hürkanla beraber dersimiz vardı ve ben yine sınıf arıyordum, her ders farklı sınıflarda olduğu için kafam karışıyordu ayrıca benim B12 eksikliğim vardı o yüzden önceki gittiğim sınıfları hatırlamam pek mümkün değildi. Sonunda sınıfımı bulduğumda hızla inci ve miray'ın arka sıralarına oturdum. İkiside bana gülümserken bende onlara gülümsemiştim. 5 dakika sonra hürkan sınıfa geldiğinde gözleri sanki beni ararmış gibi yine sınıfı taradı en sonunda beni gördüğünde dudaklarında çok küçük bir kıvrılma oldu.

"Bugün ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi? Bugün proje günü grupları tek tek çağıracağım ve sınıfa karşı anlatım yapacaksınız, umarım güzel çalışmışsınızdır yoksa bütlere kalmaktan hiç korkmayın." Dedi hürkan evet şu sıralar büyük korkularımdan biride bütlerdi. Ama neyseki daha dönemin sonuna çok vardı 1,5 ay gibi mesala. Hürkan tek tek grupları çağırmaya başladı her grup güzelce hazırlanmış olmalı ki çok güzel anlatımlar yapmıştı, bizim grubun anlatıcısı da bendim. Sıra bizim grupa geldiğinde üstümde sadece sınıfın değil hürkanın da gözleri vardı ve bu beni birazcık germişti.

Sunumu çok güzel bir şekilde yapmıştık ve sınıftakilerde beğenmiş olmalıki herkes alkışlamıştı, hürkanda gururlu bir şekilde bana bakmıştı aslında benim için bu yeterliydi yani hürkan'ın gururlu bakışları. Sınıftan çıktıktan sonra koridorda öylesine geziniyordum son 1 dersim kalmıştı ve onun başlamasına daha 20 dakika falan vardı, kolumda bir el hissettiğimde yavaşça arkama döndüm tanımadığım bir çocuk vardı karşımda, kumral kıvırcık saçları, güzel bir yüzü, hafif soluk bir teni vardı. Çocuğu incelemem bittikten sonra "sen kimsin?" Dedim yavaşça.Çocuk mutlulukla gülümsedi ve ben anladım, büyük ihtimalle düşündüğüm şey hakkında konuşacaktı.

"Selam ben yiğit, seninle aynı sınıftayız az önceki anlatımını oldukça dikkatli bir şekilde dinledim ve açıkçası bir süredir seninle konuşmak istiyordum ama sevgilin olduğunu öğrenince vazgeçmiştim, şimdi ise sevgilinden ayrıldığını duydum ve seninle konuşmam gerektiğini düşündüm" dediğinde hafifçe gülümsedim pekala gerçekten düşündüğüm şey hakkında konuşmuştu ve yalan yok tatlı çocuktu ama bana kalırsa kesinllikle bir hürkan etmezdi ve benim aklımda ve kalbimde hürkan varken ona şans veremezdim. "Yiğit tanışdığımız için mutlu oldum ama üzgünüm hislerine kar-" cümlem hürkan'ın beni kolumdan tutması ile kesildi.

"Benim olandan uzak dur, emre senin hislerine karşılık vermeyi bırak bunu düşünemez bile çünkü o benim."

Selaaaaaaam

Nasılsınızzzzz

Dünya'nın en kıroca lafı olabilir "o benim" çoğunuza kötü gelebilir ama ben bu cümleyi çok seviyorum. Böyle farklı bir sırası var gibi.

Yıldızıma basar mısınız? ⭐

Sizi seviyorummm 🐰💗

Flys kaçarrr...

A Teacher's Love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin