4. BÖLÜM

18 8 0
                                    

  ''Teşekkürler Daisy, her şey için.''
  Ayağa kalkıp kapıdan tam çıkacakken bana doğru dönüp reverans yapıp öyle gitti. Daisy'i gördüğüm için mutluydum ama bi' yandan da Lider Dean hakkında endişeleniyordum. Lider Dean çok dayanıklı olabilir fakat aldığı yaraları ben de alıyorum, o acıya nasıl dayanıyor aklım almıyor.
  Daisy'nin burada olduğunu biliyorum, mektup yazabilirim. Hızlıca etrafı karıştırmaya başladım, bavulum bir yerde olmalıydı.
  Bavul büyük koltuğun altından çıkmıştı, orada boşluk vardı. Bavulu açıp özel mektuplarımı buldum, hızlıca masaya koyup kalem aldım.

  Sevgili nodniL
  Wi y cea ı say. Ari wa fudo, Ari! naeD ga nay soro.

  Sadece Lindon, Lider Dean ve ben bu dili biliyorduk. Mektupta yazan şey şuydu:

  Sevgili Lindon
  Sarayımızda casuslar var. Acil bulmalısın, acil! Dean'ın nerede olduğunu bilmiyorum.

  Bunu gizlice Daisy'e vermeliydim, gece olunca odama gelmesini söyleyecektim. Aniden kapının tıklatılmasıyla sıçramıştım, heyecandan neredeyse mektubu pencereden aşağıya düşürecektim. Dük Roger benimle akşam yemeği yemek istiyormuş. Boğazımı temizleyip odadan çıktım, bir tane hizmetçiyi takip ediyordum. Sağ elinde kocaman bir zehir vardı, herhalde benim zehirler hakkında bilgim olduğunu bilmiyordu. Yediklerime dikkat etmeliydim, o zehirin tadı hiç de güzel değil.
 
  ...

  Hizmetçi beni götürdükten sonra mutfağa gitmişti, Roger ile yalnız kalmıştık, tekrar. Roger masanın başında oturuyordu, onun sol tarafına da ben oturdum. Bir yandan gülümsüyor bir yandan da yemeğimi bekliyordum.
  ''Leydim, küçük erkek kardeşiniz iyi mi diye de yazsaydınız mektuba.''
  Roger'ın yüzüne şaşkınlıkla bakıyordum, nasıl mektup yazdığımı biliyordu? Yazdığım dili bilmemeliydi, nasıl öğrenmişti? Cevap bekliyordum, ''Casuslarımı hafife almamalısınız leydim.'' sadece buydu.
  Yemekler konulmuştu, benim aklım casuslarda kalmıştı. Tam o hizmetçi zehiri Roger'ın tabağına damlatacakken elini tuttum.
  ''Üzgünüm, gözümün önünde Dük Roger'ın ölüşünü görmek istemiyorum.''
  Hizmetçi korku dolu gözlerle bana bakmaktaydı. Hızlıca elindeki zehiri alıp yere fırlatmıştım, ''Zehir baya kuvvetli, sanırım bunu usta birinden almışsınız. Dük Roger zehirli eti yer yermez boğazı acıyacaktı, sonrasında yere düşecekti. En sonunda derileri soyulacaktı ve acı içinde ölecekti. Zehir yakıcı, insanın içinde ateş varmış gibi hissettirir.'' bütün herkes şaşırmıştı. Birazcık da ben şaşırtayım.
  Gülümseyerek Roger'a bakıyordum, ''Hanımım! Sakın yemeği yemeyin, zehirli!'' Daisy koşarak buraya gelmişti. Soluklanırken kolumdan tutuyordu.
  ''Beni zehirlemeye çalışan hizmetçiyi götürün!''
  Daisy Roger'a bakmıştı, o da buradaydı. Daisy, Roger'dan korkuyordu sanırım çünkü arkama saklanıyordu. Ortalık karışmıştı, ''Ödeştik o zaman, değil mi Dük Roger?'' ödeşmemiştik. Daisy'i kendime biraz daha yaklaştırmıştım, ona sarılıyordum. Kâhya gelip Daisy'nin onunla gelmesini söylemişti. Daisy gitmişti...

  ''Küçük erkek kardeşinize hiç benzemiyorsunuz. Benim hayatımı kurtardınız...''
 
  Zehiri bahane ederek Roger ile yemek yemekten kaçmıştım, hızlıca odama girmiştim. Warls Kralı çabucak gelmeli yoksa yeni bir savaş çıkacak, sebebi de ben olacağım!
  Odada neredeyse 5 tur atmıştım, ne yapacağımı düşünüyordum. Sabah düşünmeye karar vermiştim, tam üstümü çıkarcakken kapı tıklatıldı. O kâhya gelmişti, ''Dük Roger'dan minik bir hediye, hayatını kurtardığınız için.'' kocaman çiçek buketini masaya bırakıp beni yalnız bırakmıştı. Hızlıca üstümü değiştirip çiçek buketini inceledim. Rengarenk çiçekler, kenarında ise bir not vardı:

  Seni ellerimle değil, hediyelerim ile boğacağım leydim...

  Notu elimle buruşturup köşeye fırlatmıştım, kafamı boşaltmalıydım. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım, derin derin düşündüm.

  Lider Dean sarayın yer altındaki zindanda olabilirdi, oraya girmek için Roger'ın odasına girip anahtarı almalıydım. Roger benimle az da olsa ilgilenmeye başlamıştı. Onunla daha da yakınlaşmalıydım, sonrasında ise odasındayken onu sarhoş edecektim. O uyuduktan sonra da anahtarı alıp zindana doğru arkama bakmadan koşacaktım ve Lider Dean'a kavuşacaktım. Planım hazırdı, uyumaya hazırdım.

  ...

  Uyandığımda hâlâ uykum vardı, o yüzden geri yattım. Zaten beni uyandıran olmazdı, çok yorulmuştum.
  1 saat geçmişti, hiçkimse beni uyandırmaya gelmemişti. Sonrasında kapı sertçe açılmıştı, rahatlayamıyordum. Gelen kişi Roger'dı. Elinde hediye kutusu vardı, ''Leydim? Kendinizi kötü mü hissediyorsunuz?'' beklenmedik bir şekilde kibar davranmıştı. Hediye kutusunu bana uzatmıştı, geri çevirmeden aldım hemen. Açarken ''Çok uyurum. Natun'da da böyleyim, en az 14 saat uyurum.'' demiştim. Hediye kutusunun içinden beyaz kristali olan bir kolye çıkmıştı, beğenmiştim. Ona baktığımda benim buruşturduğum kâğıda bakıyordu.
  ''Sanırım notumu sevmediniz.''
  Açıklamak istiyordum fakat gücüm yoktu, çok yorgun hissediyordum kendimi. ''Kolyeyi masaya koyabilirsiniz, ben biraz daha uyuyacağım.'' Dedim ve arkama dönüp gözlerimi kapattım. ''Daisy hakkında ya da Lider Dean hakkında konuşacaksanız lütfen akşam beni ziyaret edin, akşama uyanırım. İyi günler.'' Deyip kendimi kapatmıştım.
 
  Merhabalar arkadaşlar, beğendiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayın! Sizce Laura'yı ne bekliyor? Roger Bey romantik mi yoksa delinin teki mi? Tahminleri alayım, Lider Dean'a ne oldu?
  Biraz kısa oldu, fazlasıyla yorgunum. Cumartesi günü daha fazla yazıp telafi edeceğim.
 

HUZURUN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin