15. BÖLÜM

8 3 0
                                    

  Bağırışlarla uyanmıştım, yine. Güverteye çıktığımda büyük bir kol vardı, kraken mi? Ursula dümende bir şeyler yapıyordu, ''Arthur! Ne oluyor?''  diye bağırdığımda Arthur hızlıca bana dönüp ''Hanımım, öleceğiz! Hazırsınız umarım!'' diye bağırdı. Onun bağırışıyla kraken beni havaya kaldırmıştı, midem aşırı bulanmıştı.

  Kraken beni rastgele bir tarafa doğru fırlatmasıyla Arthur'un bağırışları kulağımı çınlattı. Gözlerimin kapanmasıyla kendimi bıraktım.

  Denize düşmem ile kendime tekrar geldim, fazla derindeydim. Yüzeye çıkabileceğimi sanmıyordum, kollarım büyük ihtimalle dayanmaz. Gözlerim hiçbir şey görmüyordu, çok karanlıktı.
  ''ĞĞIAAHH!''
  Bir şey beni izliyordu, onu hissediyordum. Hatırladığıma göre Lindon'un eğittiği bir yaratık buralarda yaşıyordu, belki ondan yardım isteyebilirim.
  Efendinin ablası olarak emrediyorum, veni buradan götür.

  ''Çok da umrumdaydı!''

  Reddedildim. Lindon bu yaratığın vahşi olduğunu ve emirleri pek yerine getirmediğini anlatmamıştı, demek doğruymuş. Aniden birinin beni daha da derine sürüklemesiyle neye uğradığımı şaşırdım, beni sürükleyen kişinin alt tarafı kuyruktu. Bunu nasıl anlatabilirim ki? Kitaplarda anlatılan sirenler gerçekmiş! Dişleri çok sivri, tek ısırışta bir insanın bacağını rahatça koparabilir. Durdu ve sinsi bir sırıtış yaparak ''Cani Kral'ın ablası, kralımız için güzel bir ziyafet olacak.'' mırıldandı, sonrasında ise yüzmeye devam etti. Beni çok sıkı tutuyordu, hareket edemiyordum.
 
  Siren tekmeyle beraber derin denizin içinde kayboldu, tekmeyi atan kişi Ursula'ydı. Ursula bana döndüğünde neden burada olduğunu mimiklerim ile sordum, maalesef denizin altında konuşma gibi bir yeteneğim yoktu. Parmağı ile yukarıya işaret etti, yüzeye acilen çıkmalıyız.

  Bu denizin özelliği miydi bilmem ama nedense boğulmamıştık. Artık her şeye inanıyordum, yaşadığım şeyler benim için çok iyi bir deneyim oldu.
  Ursula elini havaya kaldırması ile beraber siyah, uzun ve sivri boynuzları olan bir yaratık bize doğru yüzerek geldi.

  ''Hemen sizi karaya götüreceğim Ursula Hanım ve Efendimin ablası Laura Hanım.''

  Sanırım Ursula'yı gördükten sonra anlamış, aslında o da haklı. Biri gelip ''Ben senin efendinin ablasıyım!'' dese ben de inanmazdım, kanıt göstermesini söylerdim.
  Bu garip yaratığın üstündeki boynuzlara tutunmamız ile yaratık yüzeye doğru yüzmeye başladı, baya hızlıydı.

  ...

  Bizi karaya çıkardıktan sonra geri dalmıştı denize. Ursula benim kalkmam için elini uzattığında kolunda yarayı fark ettim, ''Köşküme gelmeyi unutma.'' demem ile Ursula kıkırdamıştı. Hiçbir şey olmamış gibi kalktım güzel topraklarımın kokusunu içime çektim, ''Güzel Natun'um, seni çok özlemişim...'' diye mırıldandım. Ben ilerliyordum fakat Ursula benimle gelmiyordu, ''Hanımım siz gidin, ben diğerlerini bekleyeceğim.'' diyip geri dalmıştı. Denizin altında beklemene gerek yok aslında ama neyse.
 
  İleride birkaç muhafız vardı, beni görmeleri ile tam sevinecekken yüzleri aniden düştü. Biri yanıma yaklaştı ve dedi ki:
  ''Hanımım, Dük Roger ile bir şeyler mi yaşadınız?''
  Ne demek istediğini anlamamıştım, Roger ne alakaydı? Bunu anlamıştı, ''Dük Roger'ın o iğrenç kokusu üstünüzde, kendisi genellikle kokusunu özel kişilere bırakır. Siz yoksa o şey...''
  Elimle onu susturdum ve hemen at arabasına bindim. Koku bırakmak da ne? Demek ki sadece itirafını etmemiş. Koku o zaman bırakıldıysa diğerleri neden bir şey söylemedi ki? Köşke gider gitmez bu kokudan kurtulmalıyım, şu hayatta hiçbir insan benimle bu kadar uğraşmamıştı...

  İntikamım acı olacak.

  Merhabalar! Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum atmayı unutmayın!

  Ursula ve Laura denizdeyken gemide yaşananlar

  ''Arthur şu dümeni doğru çevir!'' Diye bağırıyordu Dean, kraken gitmişti fakat onun yerine daha garip balıklar gelmişti. Dişleriyle gemide delikler açıyorlardı, Boris delikleri kapatmak için koşuşturuyordu etrafta. Dean o balıkları öldürmeye çalışıyordu. Dümende Arthur vardı, tabii ki hiçbir deneyimi yoktu. Gemi hareket edemiyordu neredeyse, çok sallanıyordu. Dean ''Boris! Orada bir sorun var mı?'' diye bağırmıştı. Boris ''Hayır!'' diye bağırdı.
  Dean, Boris'e güvenmedi ve alt kata inecekken suyun neredeyse güverteye kadar geldiğini gördü.
  ''Hani sorun yoktu? Batıyoruz!''

HUZURUN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin