6. BÖLÜM

15 8 0
                                    

  Roger hızlıca yanıma gelip bacaklarımı elledi, ''hiçbir şey hissetmiyorum.'' diye mırıldandım. Uzun eteğimi yavaşça dizlerimin üstüne çekmişti, bacaklarım kan içindeydi. Roger düşünmek için ayağa kalktı, mırıldanarak küfrediyordu.
  ''Sargı bezi var mı?''
  Roger gömleğinin kollarını yırttı ve bacağımı onlarla sarmaya başladı, ''Az da olsa bilgim var.'' Roger'ın kolları belli oluyordu. Kolları hep yara izleriyle doluydu, sağ elimle hafifçe bir tanesine dokunup ''Ben yanında olsaydım bu yara izleri olmazdı, çünkü ben asla yara izi bırakmam.'' demiştim. Kıkırdamıştı dediğime, ''haklıyım,'' ciddiye almasını istiyordum.
  Gömleğinin kolları çok bir işe yaramamıştı, en azından denemişti.

  ...

  2 saat olmuştu, zaman durmuştu sanki. Etrafa bakıyorduk, derin bir sessizlik sarmıştı. En sonunda Roger bu sessizliği bozmuştu, ''O vahşi adamın ablası olduğuna hâlâ inanamıyorum, seni hiç onunla da görmedim zaten.'' aslında birbirimize benziyorduk, hem görünüş olarak hem de kişilik olarak.
  ''Vahşi adam dediğiniz kişi çok iyi, nazik ve komik biri, onu tanırsanız anlarsınız Dük Roger.''
  ''Kimse senin kadar nazik olamaz.''
  Bu bir iltifattı, hiç beklemediğim birinden duymuştum. Teşekkür edip konuşmayı bitirdim. Roger ile konuşmak istemiyordum, kendisi kardeşimi vahşi biri olarak görüyordu. Zar zor sürünerek Roger'dan uzaklaşıp başka bir köşeye geçmiştim, bacaklarımı kullanamıyordum. Bir tane kaya benim dikkatimi çekmişti, üzerinde çizimler vardı. Çok iyi çizilmemişti fakat her çizimin bir anlamı vardı sanki. Dikkatimi çeken alttaki yazıydı, eski bir dil ile yazılmıştı.
 
  Bugün ağabeyim ile oyun oynadık, çok eğlendik. Ağabeyim yakında Natun'a savaş açacakmış, tabii ki de ağabeyim kazanacak...

 
  Natun'a savaş açacak tek bir kişi vardı, Warls Kralı fakat onun da kardeşi yoktu, ya da vardı...
  Burada edindiğim bilgiler işime yarayacaktı, en kısa zamanda Natun'a dönmeliydim. ''Ben avlanmak için dışarı çıkacağım, çok uzağa gitmem. O yaratık muhtemelen buralarda, o yüzden hızlıca geleceğim.'' Roger bir tane taşı kaldırıp içinden hançer almıştı, sonrasında da çıktı. Gözlerimi kapadım ve düşünmeye başladım...

  Lindon 7 yaşındayken 12 yaşımdaydım, o zamanlar çok tatlıydı. Ona bir şeyler çizmesini söylemiştim. O çizdiği şeyler şu an benim vücudumda, birkaç yıl sonra dövme olarak yaptırdım, Amanda yapmıştı.
  Eskiden çok eğleniyorduk. Lindon, Lider Dean ve ben Amanda'yı ormanda tek başınayken bulmuştuk, o kadar beyazdı ki Lindon onun insan olmadığını düşünmüştü. İnsan olup olmadığını kontrol etmek için de bağıra bağıra ''İnsan mısın?'' diye yüzüne karşı sormuştu. Lider Dean gülme krizine girmişti, ben ise Lindon'un benim öz kardeşim olup olmadığından şüphelenmiştim. Amanda o an uyuyordu, gözlerini açınca Lindon'un yüzüne gördü ve korkudan yumruk attı. Bu yüzden Amanda da bizimle savaşmıştı, baya güçlüydü. Kardeşim bir yumruk ile yamulmuştu.
  Ondan sonra da Daisy ile tanıştım...

  ...

  Hâlâ Roger gelmemişti, gece olmuştu. Sürünerek çıkmaya çalıştım, zorlanmıştım fakat çıkmaya başarmıştım. Etrafa bakıyordum, hiçkimse yoktu. Sağ tarafa bakıyordum, ön tarafa kafamı çevirdiğimde o yaratık ile göz göze geldik.
  4 dakika boyunca bakışmıştık, sanırım ilk kafasını çeken kaybedecekti.
  ''Dük Roger! Neredesiniz?''
  Cevap alamıyordum, ben bu yaratık ile daha ne kadar bakışmam gerekiyor? Kaçamazdım da, tek yapabileceğim bakışmaktı. Artık ne olacağı önemli değildi, ''Otur!'' diye yaratığa emir verdim. Sivri dişlerini çıkarmıştı, ben de dişlerimi çıkardım. ''Otur!'' Bu sefer oturmuştu, sanırım bir yaratık eğitiyorum...

  Roger

  O yaratık gelmeden bir şeyler avlamalıydım, neyse ki bu işte fazlasıyla ustaydım. Hançeri döndürerek geyik falan arıyordum, ayı görürsem onu da öldürecektim. Benim için kolaydı.
  Yürürken aklıma Laura geldi. O vahşi adamın nasıl ablası olurdu? Laura o vahşinin aksine çok nazik ve iyiydi. Hangi insan düşmanını kurtarırdı ki? İşte bu yüzden Natun'a savaş açacağım zaman bir tek Laura hayatta kalacak, fazla merhamet kötüdür ama...
  O kardeşleri düşünürken solumda geyik görmüştüm, yakınımdaydı. O neye uğradığını anlamadan üstüne atlayıp hançeri sapladım. Laura ve bana büyük bir ziyafet olacaktı bu geyik. O yaratıkla karşılaşmamak için direkt geyiği sırtlamıştım, hızlıca dönmeliydim. Geceye kadar dönmezsem Laura orada ölebilirdi, onun ölmesini hiç istemiyordum.
  Laura'nın kız kardeşim Rebecca ile tanışmasını istiyordum, böylelikle Natun'da bir tane daha casusumuz olabilirdi. Laura bana güvendikten sonra ona rica edecektim, kabul edecekti, eminim.

  Yaklaşmıştım. Bir tane çalıda mavi meyveler görmem ile durdum. Geyikten sonra tatlı olarak yiyebilirdik bunları, ama önce ben denemeliyim. Bir tanesi ağzıma attım, tadı çok güzeldi. Olabildiğince cebimi mavi meyveler ile doldurmuştum. Bence Laura bana çoktan güvenmiştir, onun için gömleğimin kollarını yırttım.
  Kadınlar hakkında pek bir bilgim yok aslında, ben hep savaşlardaydım. Genelde bana iyi bakmazlardı, sarayımdakiler dışında. Onlara güveniyordum, benim için Natun'a gidenler, o saçma dili öğrenenler...
 
  ...

  Kendimi çok enerjik hissediyordum, sanırım güzel bir meyve buldum. Mutlu bir şekilde giderken aniden yere yapışmıştım. Vücudum hareket etmiyordu, ettiremiyordum. Laura aç kalacaktı, yürüyemezdi de. Bensiz ne yapacaktı? Hareket etmeye çalıştım fakat işe yaramadı. Sanırım o ''güzel'' meyveler yüzünden oldu, demek ki her bulduğunu yememeliymişsin Dük Roger.
  Yavaş yavaş uykum da geliyordu, gözlerim kapanıyordu. En sonunda dayanamadım ve uyudum.

  Dük Roger! Neredesiniz?
  Beni çok fazla endişelendiriyorsunuz!

  Rüyamda her taraf karanlıktı, sadece Laura'nın o ince sakinleştirici sesini duyuyordum. O beni çağırdığında herhangi bir tarafa koşmaya başladım. ''Buradayım Leydim!'' Diye bağırıyordum sürekli, o ise cevap vermiyordu. Aniden arkadan biri bana sarılmıştı, arkamı döndüğümde bir insan vardı. Yüzü gözükmüyordu fakat Laura'ya çok benziyordu, yani çok güzeldi.

  Kahramanım, beni kurtar ondan!
  Benim yakışıklı kahramanım!
  Benim korkutucu kahramanım!

  Laura'nın sesiydi, yanaklarım kızarmıştı. Beni bekle Laura, seni kurtaracağım!

  Beğendiyseniz oy verip yorum atmayı unutmayın! Kitapta gelecekte neler olacağını falan kafamda kuruyorum fakat şimdiki zamanda neler olacağını kafamda kuramıyordum, tıkanıyorum adeta. Son olarak merak ettiğim bir soru soracağım, Laura karakteri saf ve salak mı?
 
  EKSTRA

  Laura bütün kolyelerini, yüzüklerini ve küpelerini kendi yapar, olabildiğince fazla renk kullanır. Dövmeleri kollarında, göğüsünde, sırtında ve bacağındadır. Kendisi birini iyileştirirken veya ilaç, merhem gibi şeyler yaparken şarkı söyler. Kendisi hayattan zevk alır, hep mutludur. Her şeye olumlu bakar, olabildiğince. Natun halkı Laura'yı çok severdi.
  Natun'daki herkes ona ''Hanımım'' diye seslenirdi, bu Laura'nın hoşuna gidiyordu. En sevdiği yer ise Şifa Köşkü'ydü, oradaki bahçede bitkilerini yetiştiriyordu. Şifa Köşkü'nde genelde çok hizmetçi olmazdı, Laura ile Amanda ilgileniyordu hep.

HUZURUN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin