10. BÖLÜM

8 4 0
                                    

  ''Natun'a dönmelisin.''
  Magnolia hemen uzaklaşmıştı, çok hızlıydı. Parçalanmış kılıçlar biraz olsa da onları korkutmuştu, ''Bu korkutucu tarafın bile bana çekici geldi, sanırım senden hoşlanıyorum!'' Roger benimle alay edercesine konuşuyordu. Konuşurken bir yandan da bana yaklaşıyordu, diğerleri Roger olmasaydı kafamı çoktan bedenimden ayırmışlardı.
  Çok yakındı, nefesi yüzüme çarpıyordu. Tam elini başıma götürecekken elini havada tuttum, ''Maalesef birbirimize rahatça dokunacak kadar yakın değiliz Dük Roger.'' aramıza bir duvar örmeye çalıştım. Roger biraz sinirlenmişti, ''Sen de mi beni korkutucu buluyorsun?'' çok iyi rol yapıyordu. 2 adım geri gittikten sonra Derek ve Helena'yı fark etmiştim, bizi izliyorlardı. Gözlerimle onları işaret etmiştim Roger'a, döndüğünde o da benim gibi şaşırmıştı.
  ''Majesteleri? Siz burada ne arıyorsunuz?'' Roger kekeliyordu, hafiften kıkırdamıştım. Derek'e döndüğümde bana bakıyordu, kardeşim Lindon gibi gülümsemiştim. ''Amanın! Leydi Laura neden bu kadar kızgınsınız?'' Helena içinden kahkaha attığını hissedebiliyordum, ''Hizmetçiniz az önce bana takmam için tasma verdi.'' açıkca söylemiştim. ''Yoksa o büyülü müymüş? Kusuruma bakmayın, Derek'im böyle şeyleri bilmez. Ben oysa o bileziğin size yakışacağını düşünmüştüm, size ve Kral Lindon için tasarlandığını düşündüm hatta!''

  Burası berbat bir yerdi, kardeşim Lindon haklıydı. Magnolia'yı iyi ki göndermişim, bunlarla uğraşmasını istemem.

  Roger elimden tutmuştu ve bana bakmıştı, arkasında Lider Dean belirmişti. Lider Dean, Roger'a yumruk atar atmaz beni kucağına aldı. Roger düşmüştü, ''Sizinle tekrar karşılaştık Kral Derek, umarım bir daha karşılaşmayız.'' diyerek hızlı bir şekilde koşmaya başladı. Arkamızdan geliyorlardı, sarayın içi labirent gibiydi.
  ''Lider Dean, neredeydin?''
  ''Sonra anlatacağım, Natun'a gidiyoruz. Savaş çıkacak!''
  Savaş mı? Bu vücut savaşı kaldıramaz, barış istiyorum! Lider Dean'a sıkıca sarılıyordum. Muhafızların bağırışlarını net bir şekilde duymaktaydım, başım ağrımaya başlamıştı. Ok attıkları an ''Bayılt beni! Ben bunları kaldıramam!'' diye bağırmıştım, bağırdığım an Lider Dean benimle birlikte büyük pencereden atlamıştı. Her tarafımızda çizikler vardı. Ağrıdan ölecektim, Lider Dean dayanıklıydı.
 
  Bilincim yerine geldiğinde hâlâ bizi kovalıyorlardı. Kekeleyerek ''Ne zamandır baygınım?'' diye zar zor sormuştum.
  ''5 dakika.''
  Bilincim yerine gelmemeliydi, sadece 5 dakika boyunca mı baygındım?

  ...

  Durmaksızın, asla yorulmadan nasıl koşabiliyordu Lider Dean? Gece olmuştu ve biz dağa çıkıyorduk, çıktıktan sonra inecektik. Şimdi köşkümde çay içerek kitap okumak vardı!

  Nasıl buldunuz bölümü? Gittikçe o mükemmel sahneye yaklaşıyoruz. Beğendiyseniz oylamayı ve yorum atmayı unutmayın. Bölüm kısa, fikir anca geliyor.

 

HUZURUN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin