8. BÖLÜM

15 8 0
                                    

  Yolun yarısındayken uyumuştum, çok uyuyordum. Uyandığımda mola vermiştik, indiğimde yer tamamen buzdu. Kırılacak diye çok korkmuştum fakat bir tane muhafız kırılmayacağını söylemişti, güvenememiştim.
  Hemen at arabasına geri bindim, kapıyı kapayıp dinlenecektim. At arabası sıcaktı, kalın bir örtü bile vardı. Ona sarınıp gözlerimi kapattım, tekrar uyuyacaktım. Hızlıca Warls Kralı ile görüşüp Natun'a dönmeliydim, burası bana uygun değildi. Tam uyuyacakken kapı açıldı, ''Çok fazla uyuyorsun, birazcık benimle vakit geçir.'' eğer Lider Dean olsaydın seninle seve seve vakit geçirirdim Roger.
  Roger'ın ısrarları üzerine en sonunda dışarıya çıktım, normal buzun aksine bu buz hiç kaygan falan değildi. Elimi tutarak beni ateşin yanına getirdi, ateş yakmışlardı. Ateşin üzerinde balıklar vardı, çok lezzetli görünüyordu.
  ''Leydim, dövmeleriniz olduğunu bilmiyordum, gözümde bir kat daha yükseldiniz.''
  Sanırım hizmetçiler söylemişti bu muhafıza, Roger şaşırmıştı. ''Dövmeleriniz?'' Merakla bana bakıyordu, ''Evet, vücudum dövme ile dolu. Hepsini Kral Lindon çizdi.'' sanırım beklemiyordu. Diğer muhafızlar işine dönmüştü fakat Roger hâlâ dövmelerimi merak ediyordu. ''Eğer Natun'da olsaydık dövmelerimi rahatça görebilirdiniz fakat Warls'dayız, soğuk olduğu için ince giyinemem.'' Elinden şekeri alınmış bir çocuğa benziyordu, dövmelerimi çok merak ediyordu.

  Mola bittikten sonra at arabasına geri binmiştim, karşıma da tekrardan Roger oturmuştu. At arabası hareket etmeye başlayınca uzanmıştım, çok rahat değildim maalesef.
  ''Natun nasıl bir yer?''
  Roger beklenmedik bir soru sormuştu, öylece kalmıştım. Ne diyeceğimi düşündükten sonra cevapladım:

  ''Sakinleştirici bir havası var, özellikle benim köşkümün. Her yer çiçeklerde doludur, saray sarmaşıklar ile kaplıdır.''
 
  Söylerken heyecanlanmıştım, herkese Natun'un güzel bir yer olduğunu inandırmak istiyordum. ''Senin köşkün mü var?'' Merak etmişti, ''Tabii ki! Sanırım casuslarınız benim köşküme girememiş!'' kıkırdamıştım. Kaşlarını çatmıştı, kesinlikle sinirlenmişti. Hızlıca yanıma oturmuştu, ''Orada senden başka biri yaşıyor mu? Lindon oraya hiç geliyor mu?'' sorularıyla beni boğacaktı. Aramıza biraz mesafe koyarak ''Ben ve hizmetçilerim var, Lindon oraya sıklıkla geliyor.'' demiştim, bu sorular gereksizdi. Heyecanlanmıştım fakat bu soruların arkasında başka bir şey vardı, kardeşimi öldürmek mi istiyordu? Sarayı öğrenmek için bana soru sordu, böylelikle Lindon'u daha kolay bulabilecek.
 
  Bir soru daha soracakken at arabası durmuştu, ulaşmıştık. Hemen at arabasından tek başıma çıkmıştım. Saray kocamandı fakat Roger'ın sarayı gibi bu da sadeydi. Duvarlara hiç özenilmemişti, Roger'ın sarayı gibi. Sanırım Warls böyle şeylere pek önem vermiyordu.
  ''Sanırım siz Kral Lindon'un ablası Leydi Laura olmalısınız! Bendeniz Warls Kralı, Derek!''
  Kral düşündüğümden büyük gözüküyordu, bir dağ ayısına benziyordu. Derek'in arkasından güzel bir kadın gelmişti, çok şıktı. Reverans yaptı, ''Warls Kraliçesi Helena, düşündüğümden daha güzelsiniz Leydi Laura.'' sesi çok narindi. Ben de reverans yapmıştım, Helena çok sevecen gözüküyordu. Elbisesinde lavanta desenleri fark etmem ile heyecanlandım, ''Siz de mi lavantayı çok seviyorsunuz?'' sanırım konuşabileceğim biri bulmuştum.
  ''İsterseniz çay içerken sohbet edelim Leydi Laura, bu vahşi insanlardan uzakta.''
  Başımı onaylarcasına sallamıştım ve Helena'yı takip etmeye başladım, onlar arkadan bize doğru bakmaktaydı. O kadar heyecanlanmıştım ki ''vahşi insanlar'' lafını duymamıştım bile.

  ''Majesteleri! Laura'yı nereye götürüyorsunuz?''
  Arkadan Roger bağırmıştı, Helena duymamazlıktan gelmişti. Saraya girdiğimizde bütün hizmetçiler bize bakmaktaydı.

  Nasılsınız? Oy verip yorum atın lütfen! Sizce ne zaman Laura Natun'a dönecek? Döndüğü zaman gerrçek aşk başlayacak, ben bile sabredemiyorum. Kraliçe Helena nasıl biri?

  EKSTRA

  Lindon

  Yatakta dinleniyordum, her zaman ki gibi. Endişeleniyordum, o vahşi şeyler ablamı yemiş olabilirdi. Ablama bir mektup yazacakken penceremi biri tıklattı, Leo'ydu.
  Zar zor ayağa kalkıp pencereyi açmıştım, yatağıma geri döndüm sonra. Leo yanıma yaklaştı, gagasında bir kâğıt vardı. Onu alıp okumaya başladım:

  Lindon beni hapsettiler, büyük ihtimal ezileceğim. Lider Dean'ı da öldürecekler. Özel muhafızlardan birkaçını buraya gönder, aksi takdirde gülümsemekten yanaklarım ağrıyacak.

  Lider Dean kayıp.

  Tahmin ettiğim gibi o vahşi şeyler ablamı yiyecekti. Zar zor ''Özel muhafızlar!'' diye bağırmıştım. 3'ü de gelmişti.

  Arthur, Boris ve Ursula.

  ''Laura'yı hapsettiler, Warls'ta. Dean da kayıp.'' Demem ile 3'ü de kaşlarını çatmıştı, ''Hanımımızı nasıl almaya çalışırlar?'' Ursula çok sinirlenmişti. ''Merak etmeyin, ikisini de bulup döneceğiz. Gerekirse öldüreceğiz.'' Arthur liderleri sayılırdı, aklı başında biriydi fakat şu an öyle gözükmüyordu.
 
  Gittiklerinde yalnız kalmıştım, iyileştiğimde orayı yok edecektim, hiçkimse beni engelleyemeyecekti.
 
 

HUZURUN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin