HUZURUN SESİ

3. BÖLÜM

  Uyandığımda Lider Dean hâlâ uyuyordu. Uyurken masum gözüküyordu, aslında şeytanın ta kendisiydi. Parmağımla onu dürtüklerken aniden gözlerini açmasıyla sıçramıştım. Sinirimi bozmuştu, onun üstüne çıkmıştım.
  ''Şu an Natun'da olsaydık intikamımı alırdım!''
  Alnına fiske atmam ile odaya biri girer, muhafızlardan biridir. Hızlıca arkasına döndü, ''Çok üzgünüm, bilmiyordum! İstediğiniz zaman yola çıkabiliriz!'' demesiyle kapıyı kapayıp uzaklaştı.
  ''Rezil olduk.''
  ''Kesinlikle rezil olduk.''
  Natun'daki çoğu kişi Lider Dean ile benim aramda bir şeyler olduğunu söylüyordu fakat böyle bir şey yoktu. Lider Dean'ın bana karşı bir şey hissetmiyordu, ben de ona karşı bir şey hissetmiyordum. Böyle dedikodular yüzünden ikimiz de evlenemeyecektik, en kötü ihtimal yalnız ölürüz.
  Ben banyoda temizlenmiş üstümü giydim, Lider Dean da içeride giyindi. Hiçbir şey olmamış gibi at arabasına doğru ilerliyorduk. Aniden tekrar biri bana çarpmıştı, bu sefer Lider Dean beni yakalamıştı.
  ''Aptal kadın! Önüne baksana, kör!''
  Yine aynı çocuktu, koşarak uzaklaşırken ona bakıyordum, ''Aynı çocuktu.'' yürümeye devam ederken başımıza gelen şeyler hakkında konuşuyorduk. Biri bizimle oyun oynuyordu sanırım.
  Ulaştığımızda bütün muhafızlar bize bakıyordu, ''Lider Dean, umarım iyi bir gece geçirmişsinizdir.'' utanırcasına atına binmişti. Lider Dean ağır ağır atına bindi, ben de at arabasına bindim. Yanlış anlaşılmıştı, biz birbirimize o gözle bakmıyorduk.

  ...

  At arabasından sonra gemiye binecektik, çok uzun sürmeyecekti. At arabasından indiğimde hava kararıyordu. Hızlıca gemiye binip manzarayı rahatça izleyebileceğim bir yere gittim. Elime konan bir kuşu okşuyordum, gemi hareket ediyordu. Rüzgar çok esmiyordu, gün batımını izleyerek gemi yolculuğu yapıyordum.
  Bir süre sonra odama girmiştim, üstümü değiştirdikten sonra hemen uyumuştum.

  ...

  Bağırışlar ile güzel uykumdan uyanmıştım. Odadan çıktığımda varmıştık. Herkes inmişti. İskelede Lider Dean ve diğer muhafızlar bağlanmıştı.
  ''Warls'a hoşgeldiniz! Warls Kralı yerine ben, Dük Roger sizi karşılamakta!''
  Adam inmem için elini uzatmıştı, elini tutarak inmiştim. Saraya giderken Roger denen adam bana eşlik ediyordu, diğerleriyle bir süre ayrı kalacaktık. Lider Dean'a bir şey olmayacağından emindim o yüzden pek sorun etmemiştim, zaten onda yaptığım zehirler vardı. Zehir olduğu belli olmadığı için de almazlardı, adamlar işlerini pek ciddiye alıyor gibi de gözükmüyordu. Şansıma hızlıca üstümü giymiştim, Roger ile aynı at arabasındaydık.
  ''O canavarın ablasıymışsınız, tanıştığımıza memnun oldum Laura Hanım!''
  Hafif bir gülümseme ile cevaplamıştım, onunla konuşmak istemiyordum.
  ''Oysaki sizin sarayınızdaki casuslarım sizin kibar ve samimi olduğunu söylemişlerdi, ne yazık. Casus demişken, hepimiz Minik Lindon'un hasta olduğunu ve yataklara düştüğünü biliyoruz.''
  Casus kelimesini duyar duymaz gözlerim tamamen açıldı, ''Ne casusu?'' dercesine bir bakış attım. O da hafif bir gülümseme ile cevap vermişti, benim gibi. Sinirlenmemi bekliyordu, belki buna Lindon sinirlenebilirdi fakat karşısında Lindon yerine ben yani Laura vardı.
  ''Amanın! Casus mu? Ne kadar da kötüsünüz!''
  Hafifçe gülerek onu şaşırtmıştım, böyle bir tepki beklemiyordu. Etrafı izlemek için cama dönmüştüm, buz gibi parlak bitkiler görüyordum. Bitkiler çok güzel gözüktüğünden gözlerim parlamıştı adeta. Çocuklar etrafta koşuşturmaktaydı, herkesin yüzü soğuktan kıpkırmızı olmuştu, satıcılar ürünlerini satmak için bağırıyorlardı.
  İlerledikçe insanlar azalıyordu, saray insanlardan neden uzakta olurdu ki? Merakla ''Saray neden insanlardan uzakta?'' diye sormuştum, ''Benim sarayıma gidiyoruz,'' demesiyle ikinci şoku geçirmiştim. Tam bir şey söyleyecekken ''Kralın sarayı daha da uzak.'' demesiyle derin bir sessizlik oluştu.

  ...

  Saraya vardığımızda ilk o çıktı, sonra da inmem için elini uzattı. Elini tutarak inmiştim, bütün hizmetçiler bize bakmaktaydı. Roger bir tane hizmetçinin yanına gidip bir şeyler söylemekteydi. Ne yapacağımı bilmiyordum, hava sçok soğuktu. Giydiklerim çok ince kalıyordu, oysaki bunlar Natun'daki en kalın kıyafetlerdendi.
  En sonunda bir hizmetçi yanıma geldi, hafifçe eğildi. Roger'a bakacakken çoktan gitmişti, diğerleri de. ''Leydim, izin verin sizi odanıza götüreyim.'' Demişti, bana olan nefreti fazlasıyla belli oluyordu. Gülümseyerek onayladım ve onu takip ettim. İlk başta Lider Dean için endişelenmiyordum fakat şimdi endişeleniyorum, sarayımızda casuslar varmış ve biz bunu fark etmedik.
  Beni odamda yalnız bırakır bırakmaz bir şekilde onlara mektup göndermeliyim, onların casusu varsa bizim de var. Hatırladığıma göre bu sarayda 1 tane casusumuz vardı, tek sorun onu bulmak.
  Casusun adı Daisy, kendisi 14 yaşında. Onu ben bulmuştum, adını da ben koymuştum. Umarım buradadır, kendisi ile uzun zamandır görüşmüyorduk. Onu özlemiştim zaten, iyi oldu.
  ''Leydim sizin odanız burası, lütfen gerekmedikçe odadan çıkmayın.''
  Sanki tehdit ediyordu beni, ben girdikten sonra kapıyı kapamıştı. Odada tek başımaydım, oda çok sadeydi. Duyduğuma göre Dük Roger çok zengindi, bu zenginliği caniliğinden geliyordu. Sarayı zengin olmadığını söylüyordu, acaba altınlarını nerede saklıyordu?
  Kocaman pencereye yaklaştığımda etraf bembeyazdı, birkaç tane muhafız gezinmekteydi. Çok geçmeden kapı tıklatıldı, cevap vermeden girmişti. Giren kişi Daisy'di. Rahatlamış bir şekilde bana sarılmıştı, kapıyı kapamayı da unutmamıştı.
  ''Hanımım! Burada neler çektiğimi bilemezsiniz!''
  Başını okşadıktan sonra kendisini koltuğa oturttum, karşısına da ben oturdum. ''Daisy anlat bana.''

  ''İlk geldiğimde herkes benden şüpheleniyordu, birkaç ay geçtikten sonra bana güvenmeye başladılar. Duyduklarıma göre Dük Roger sizle ilgileniyormuş, Kral Lindon'un ablası olduğunuzu öğrendiğinde başlamış bu ilgisi. Bazıları size sırılsıklam âşık olduğunu söylemekte fakat öyle bir şey yok. Burada Natun sevilmiyor aksine nefret ediliyor, geldiğinizde fark etmişsinizdir. Büyük maden falan tamamen yalan, başka bir şey istiyorlar ve ne istedikleri hakkında herhangi bir fikrim yok.''

  Beğendiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayın! Sizce Roger gıcık biri mi? Sizce Laura ile Dean mı daha çok yakışıyor yoksa Laura ile Roger mı daha çok yakışıyor? İlk bölümlerden soruyorum, kim daha iyi şu an?