''Ancak o gün tanıştığım kız ile şimdi tanıdığım kızın aynı olmadığını biliyordum.''
ATAHAN
Uyandığımda saat sekize geliyordu.Derse geç kalmamak için bir an önce hazırlanmalıydım. Kendimi zorlayarak yataktan kalktım.Yüzümü yıkadım ve giyinmek için formamı dolaptan aldım.Beyaz gömleğimin önce son düğmeleri sonra ilk düğmesi en sona da ortada kalan iki düğmeyi ilikledim.Bugün şansım iyi olacaktı, yanlış ilikleme olmamıştı.Aynaya baktım.Siyah ceket, beyaz gömlek, siyah pantolon ve siyah kravat okulumuzun umduğu gibi beni bir garson gibi değil, üst düzey bir yönetici gibi göstermişti.Görüntüm hoşuma gitti.
Okulumuzun erkek öğrenci pansiyonunda beş kişilik bir odada kalıyordum.Oda arkadaşlarım kahvaltıya inmiş oradan da sıraya geçmiş olmalılardı.Pansiyon bölümünü geçip, Atatürk heykelinin önünde durdum.İstiklal marşını kaçırsam bile onun önünden saygısızca geçmezdim.Eğildim, bu ülkeye umudu getirdiği için teşekkür ettim.Daha sonra okul bölümüne geçtim.Okulumuz, pansiyonumuz ve otelimiz birleşikti.Sadece koridorlardan geçerek okulda, pansiyonda ve otelde olabildim.Merdivenlerden çıkınca Volkan'ı gördüm, pencerenin önündeydi.Yanına gittim, sigarası var mıydı acaba?
''Sigaran var mı?''
''Yok, bitti.''
''Vardır sende?''
''Yok yok...Hadi ben derse gidiyorum hoca gelir birazdan. ''
''Akşam odada yakalarım ama.''
''Sınıfına gir lan.''
Volkan gittiğinde pencereden dışarıya doğru baktım.Geç gelen öğrenciler, sırada kıyafet kontrolünden geçmek istemediği için bilerek geç gelen süslü kızlarımız yavaş yavaş dökülüyordu. Nil de gözüktü.Süslü olduğu için değil, zaman kavramı olmadığı için geç kalmıştı.Üçüncü haftaya geçmiştik ve Nil hergün geç kalıyordu.Zaman kavramı olmadığından mı tutarsızdı?İlk günden kavga çıkartmıştı.Çift dikişlilere sataşmaması gerekirdi.Taner hoca ders hakkında bilgi verirken ilk günden uyuya kalan Turgut dikkatini dağıtmıştı.Ardından, ''Uyandırın şunu'' dese de uyandırmak ne mümkün!Turgut tüm gece kızlarla konuşmak için uyumamıştı.Yazarı uykucunun teki olan ve bu yüzden yarım kalan bir romanın içindeydim sanki.Herkes uyanmak istemiyordu.
''Çocuklar bu sene son seneniz.Derslerinize odaklanmanız gereken bir yılda, gece kızlarla konuşabilmek için derste uyuyamazsınız.Bu sene hayatınızı belirleyecek!İlerde çalışmadığınız için çok pişman olursunuz, ama bu sene bir daha elinize geçmez.''Dedi Taner Hoca.Turgut'un uyanmaması üzerine daha çok sinirlenmişti.
''Neden elimize geçmezmiş hocam bizim son olan ikinci senemiz!''Dedi Ehad, Taner hocanın sözlerini kestikten sonra, kahkaha atmadan önce.
''Sizde geçen sene devamsızlık yapmasaydınız eğer ikinci seneniz olmazdı.Pişman değil misiniz?Okulunuz uzadı.Aynı hataya arkadaşlarınızın düşmemesi için söylüyorum.''Taner Hoca her zaman ki gibi öğüt veriyordu.Bizimse öğütlere ihtiyacımız yoktu.Pişmanlıklarımızı, hatalarımızla keşfedebiliyorduk.
''Hocam herkes biz gibi garib değil torpil yaptırırlar geçerler.''Dedi Ehad.
''Torpille geçebilseydin ilk sen geçerdin Ehad, herkes biliyor bunu.''Dedi Taner Hoca.
''Samet'inde devamsızlığı çoktu ancak notları yüksek olduğu için onunkiler silindi.Benimkiler ise çoğaldı.Sınıfta kalmak için mi torpil yaptırdım ben!'' Dedi Ehad.
''Çoğalan bir şey yok Ehad herkes hakkettiğini yaşar.Sen gelmedin, çalışmak bir yana sınavlara girmedin.Şimdi de bana kaldığın için öfke kusuyorsun.''Dedi Taner Hoca.