17. Bölüm: Deccal ve Yargı
Bölüme geçmeden önce bilmeniz gerekenler:
Purity Culture (Saflık Kültürü) nedir?
Saflık Kültürü (Purity Culture), genellikle dini veya dindar bağlamda ortaya çıkan bir kültürdür ve cinsellikle ilgili belli normlara ve beklentilere odaklanır. Bu kültür genellikle gençlerin cinselliği, bekâreti ve evlilik öncesi ilişkileriyle ilgili belirli standartları vurgular. Saflık Kültürü'nün temel özellikleri şunlardır:
Bekâret Odaklılık: Saflık Kültürü, cinsel aktivitenin evlilik dışında yanlış olduğunu öne sürer ve bekâreti kutsal bir değer olarak kabul eder.
Cinsel İçerikli Beklentiler: Cinsellikle ilgili belirli normlar ve beklentiler, genellikle dini öğretilere dayanarak tanımlanır. Evlilik öncesi cinsel ilişkiler şiddetle reddedilir.
Cinsel Eğitim ve Utangaçlık: Saflık Kültürü, genellikle cinsel eğitimi sınırlar ve gençleri cinsellikle ilgili konularda utangaç olmaya teşvik eder.
Cinsel Katılımın Kontrolü: Cinsel dürtülerin kontrolü, bu kültürde önemli bir konudur ve gençler cinsel dürtülerini bastırmaya ve kontrol altına almaya teşvik edilir.
***
"Yargılamayın derler, ama yollarına çıkan her şeyi ve herkesi cehenneme yollarlar. Tanrıya yargılattırarak kendileri yargılarlar; tanrıyı yüceltirken, kendilerini yüceltirler." -Deccal, Friedrich Nietzsche
***
JUNGKOOK
Karakolda ifademi verirken Taehyung'la yan yana oturuyordum. Masa başındaki memurlardan birine valizimin içine yerleştirilen ses dinleme cihazından bahsettik. Masa başındaki mavi üniformalı polis memuru ise bizim söylediğimiz her şeyi bilgisayara not aldı.
Arada bize kaçamak bakışlar atarak yüz ifadelerimizi kontrol ediyordu.
Ses kayıt cihazını ne zaman bulduğumuzdan valizi ne zaman aldığıma kadar birçok soruyu cevapladım. Zorlandığım noktalarda Taehyung'dan yardım alarak polisle aramdaki yabancı dil engelini aştım.
Karakolda yaklaşık üç saat bekledik. İfademizi verdikten sonra da boş boş oturduk. İkimiz de konuşmaya hevesli değildik. Taehyung endişeliydi, bense korkuyordum. Sadece sevişmemizin kayıt altına alınmasından değil, senelerdir o valizin içinde bir cihaz bulunmasından ötürü çok çaresiz hissediyordum. Neredeyse bütün hayatım dinlenmiş olabilirdi. Böyle bir şeyin nasıl mümkün olduğunu aklım almıyordu.
Kim benim bütün hayatımı dinlemek isterdi ki? Valizi aldığım dönemde Taehyung hayatımda bile yoktu.
Eğer problem Tsuki ise o da hayatımdan aylar önce çıkıp gitmişti. Peki o cihaz neden hâlâ kayıttaydı? Neden sanal köprünün öteki ucundaki yabancı, beni dinlemeyi sürdürmüştü?
Polislerden biri üçüncü saatin sonunda yanımıza geldi. Ses kayıt cihazını parçalara ayırmışlardı. Taehyung ile ingilizce konuştular. Çok hızlı konuşuyorlardı ve yorgun olduğum için yeterince iyi takip edemedim.
Taehyung, polise teşekkür ettikten sonra cihazı eline aldı ve bana göstererek konuşmaya başladı:
"1999 senesinde Amerika'da orduya malzeme satan bir şirket tarafından icat edilmiş. Kuzey Kore ile aramızın bozuk olduğu senede bu şirket birkaç tane Kore şirketiyle de anlaşmalar imzalamış. Bu şekilde cihaz Amerika'dan Kore'ye girmiş."
"Yani cihaz Slovenya'da değil de Kore'de valizime koyuldu, öyle mi?"
"Evet, Slovenyalı iş adamları böyle bir şirketle asla anlaşma imzalamamışlar. En azından resmiyette, polisin bildiği, yasal bir süreç yok. Bir ihtimal ülkeye kaçak girmiş olma ihtimali var ama bu da oldukça düşük bir ihtimal. Küçük de olsa böyle bir cihazı içeri sokmayacaklarını söylediler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Serenat | Taekook
FanficKim Taehyung, doksanlı yılların en meşhur pop yıldızıdır. Şöhrete giden yolunda Katolik kilisesinin desteğini almış ve bir hristiyanın ahlakına uygun düşecek şekilde hayatını yaşamıştır. Ancak beklenmedik bir anda kendisinden sekiz yaş büyük komşusu...