Lord öldüğü zaman ne yapacaklar acaba? Sinirli bir şekilde toplantı salonundan çıktım ve odama gittim. Artık yaz tatili geliyordu. Okulların kapanmasına son bir hafta kalmıştı. Valizimi açtım ve ne bulursam içine doldurmaya başladım. Çoğu şeyi koymuştum ama hala çok eksik vardı. Eşyalarımın yarısı hogwarts'da yarısıda black malikanesindeydi.. Mecbur oraya gitmek zorundaydım.
Her ne kadar onları görmek istemesemde... Hızlıca üstüme siyah pelerinimi geçirdim ve toplantı salonuna geri döndüm. Doktor'da oradaydı. Regulus tam olarak iyileşene kadar burda durmasını istemiştim. Doktor'un yanına gittim.
"Ben bir süre burda olmayacağım, ona iyi bakın herhangi birşey olursa hemen bana haber verin."
"Emredersiniz leydim."
Başımla onaylayıp şöminenin yanına gittim. Daha yanmamış olan şöminenin içine girdim ve elime bir avuç uçuş tozu aldım. Elimde tozu yere atarken şunları söyledim.
"Black malikanesi!"
Boğulma ve sıkışma arasında birşeyler hissettim ve gözlerimi açtığımda malikanede olduğumu anladım. Hatta sanırım bir toplantının tam ortasında gelmiştim. Hekres bana bakarken Ron atıldı.
"Senin ne işin var burda!? Hangi yüzle gelirsin!?"
"Haddini bil wealsy, o oturduğun sandalyeden yattığın yatağa kadar bana ait tabiki gelicem."
"Benim kızımı öldürdün! Bide gelmiş konuşuyorsun!" Dedi bay weasly.
Ben tam birşey diyecekken Sirius beni durdurdu.
"Yeter. Neden geldin Helen?"
"Heralde sizi özlediğim için değil. Eşyalarım burda onları almaya geldim."
Ben mutfaktan çıkacakken Harry arkamdan seslendi.
"Ne alıyorsan al ve defol!"
Arkamı döndüm ve ciddi bir surat ifadesi ile ona baktım.
"Babamı almış olabilirsin... Ama hayatımı... Asla Harry ne yapacağımı sana sorucak değilim."
Hızlıca odama gittim ve eşyalarımı tespit edilemez uzatma büyüsü yaptığım çantaya koydum. Aşağı inmemeye karar verdim. Onların yüzünü görmek istemiyordum. O yüzden cisimlenerek malikaneye geri döndüm. Hogwarts'a bu akşam gidicektim çünkü draco sonunda dolabı tamir etmişti ve ölüm yiyenleri içeri sokabilirdik.
Gitmeden önce biraz uyumaya karar verdim ve Regulus'un yanına yattım. Gözlerini hafif araladı ve beni görünce sarıldı. Kendimi günler sonra huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım.
****************************
Uyandığımda susmak bilmeyen saati alıp yere fırlattım. Birkaç dakika sonra ayaktaydım. Son bir saat kalmıştı. Hızlıca hazırlandım ve borgin and burkes'e gitmek için yola çıktım. Kaybolan dolabın biri oradaydı ve biz yani ölüm yiyenler ordan hogwarts'a gidiceklerdi. Sonunda oraya vardığımda draco ve cissy'i içeri girerken gördüm. Hemen yanlarına gittim. Aslında ben dolapla gitmeyecektim ama olan biten herşeyi kontrol etmek zorundaydım.İçeri girdim. İlk başta bellatrix sonra cissy sonrada draco olmak üzere herkes sırayla içeri girdi. Son kişide girdikten sonra dolabın kapağını kapattım ve yasak ormana cisimlendim. Hızlıca okula girdim ve astronomi kulesine çıktım. Evet tahmin ettiğim gibi herkes oradaydı. Draco albus'a asasını çekmişti. Hemen draco'nun yanında yerimi aldım. Albus'da hiçbir mimik yoktu. Draco'da olan gözleri bir süreliğine bana doğru kaydı.
"Senin bunu yapabileceğine ihtimal vermezdim... Ama hissetmiştim."
"Ne yazıkki fazla geç kaldın ihtiyar."
Draco'nun elinin titrediğini fark ettim.
"Hadi draco.. öldür onu.."
Draco bir bana bir albus'a bakıyordu. Kafamı iki yana salladım. Gözlerim merdivenlerin yanında saklanan Harry'e kaydı. Severus yanında ona susması için işaret yapıyordu. Hızlı olmalıydım. Neler olacağını tahmin edebiliyordum. Eğer draco yapmazsa severus gelip albus'u öldürücekti. Severus cissy ile bozulmaz yemin yapmıştı ve şimdi bu saçma şey yüzünden sevdiğim adamın yıllarca azkabanda yatmasına izin vermezdim. (Bu nasıl cümle awk? ~Yazar)
₺Hadi draco! Öldür yoksa ölürsün!"
Draco'da bir kıpırdama olmadı. Elindeki asayı bir hışımla aldım ve dumbledore'a doğrulttum. Severus gelmişti bile.
"O zaman ben yaparım..."
"Seni kandırıyorlar Helen. Onlara nasıl güvenirsin? En sonunda onlara hizmet ederken ölüceksin."
"Bunları onlara hizmet ederken ölmek için değil... Bir gün
Tek kraliçe olmak için yapıyorum... Ve sen bunu anlayamazsın.. Avada kadavra!"Albus kuleden aşağı düştü. Bellatrix çılgın kahkahalar atıyordu. Severus'a döndüm.
"Merhaba yeni okul müdürüm."
"Merhaba leydim."
Artık okul tamamen bizim elimizdeydi. Hızlıca bahçeye çıktım ve hagrid'in kulübesinin yanına gittim. Lucius orayı ateşe verince benimde içimde birşeyler yandı sanki. Çok aldırış etmeden arkamı döndüm ama uzaktan bize doğru gelen Harry'i gördüm. İlerledim o bana büyüler savururken onları sadece engellemekle yetiniyordum.
"Onu öldürdün! Sen nasıl bir insansın!? O bizi hep korudu! Neden yaptın!!"
"Seni koruduğu doğru Potter! Ama o yaşlı bunak beni hiçbir zaman korumadı! Şimdi izninle bitirmem gereken bir iş var! Petrificus totalus!"
Harry donup kalmıştı. Öylece ona bakıyordum. Acaba benim yanımda olsaydı bunlar olurmuydu..? Ben karanlık tarafa geçermiydim? Belki de evet... Veya hayır... Ne olursa olsun insan kaderinden kaçamaz.. bunları düşünürken omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüm.. bu severustu.. ( Merak etmeyin Helen'ı iyi yapmak gibi bir niyetim yok ~Yazar)
"Artık gitmeliyiz.. Bakanlık birazdan burda olur."
"Haklısın.."
Onun kolundan tuttum ve malikaneye geri cisimlendik. Odama çıkıp hızlıca bir duş aldım, geceliklerimi giydim ve severus'un odasına gittim. Yatakta yatıp tavana bakıyordu. Gidip yanına yattım ve başımı göğsüne koydum. Oda bana sarıldı. Boynuma minik öpücükler bıraktı ve ikimizde derin bir uykuya daldık... O kadar derin bir uykuyduki bakanlığın malikaneye geldiğini bile duymamıştık.
*****************
Hep aynı cümleleri kuruyormusum gibi geliyor neyse umarım sevmissinizdir bir sonraki bölümde görüşmek üzere💫Sihirle kalın💫 ( EMOJİ DEGİSTİİİ AAAAAAAA!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hayat karmaşası (severus snape~ Devam Ediyor)
General Fictionnasıl olduda bir anda hayatı bu kadar değişti küçükken ölen annesi aklına geldi yani en azından o böyle biliyordu hayatını değiştiricek bu önemli şeyler nasıl başlamıştı tek bildiği şey o gün onu o evden kurtaran kişinin kömür siyahi gözlerine bak...