Geçen bölümde verdiğiniz destek için çok teşekkür ederim!!! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyiin! İyi okumalar! x
*
Harry'nin ağzından:
"İpekle aranızdaki şeyler nasıl gidiyor?"
"Harika gidiyor dostum, birinci yılımızı doldurmak üzereyiz. O da bugün burada, şanslı bir erkeğim. Ah, aslında sol tarafında duruyor. Güzel gözüküyor değil mi?"
"Aynen öyle Harry. Onun üzerinde bir koruyucu kişiliğinin olduğunu söyleyebilir misin?"
"Uhm... Evet, onu güvende ve mutlu tutmak istiyorum çünkü onu gerçekten seviyorum. Ayrıca o mükemmel biri ve başka insanlarda onu isteyebilir -ki bu hoşuma gidecek bir şey değil."
Sözlerimi İpek'e bakarak bitirdiğimde başını kameralardan bana doğru çevirmişti. Eliyle yanına gitmem için beni çağırdığında gülümseyip kafamı salladım.
"Sanırım gitmen gerekiyor Harry, röportaj için teşekkür ederiz. İyi eğlenceler."
"Teşekkürler."
İtalya'dan döndükten sonra Londra'da kalmaya karar vermiş ve geri kalan zamanımızı burada geçirmek istemiştik. Turun tekrar başlamasına az bir zaman kalmıştı ve bu son yalnız vaktimizi tamamiyle birlikte geçirmeye çalışıyorduk. Her ne kadar turda da yanımda olsa da ikimizin de arkadaşları vardı ve çoğu zaman yalnız kalamıyorduk.
Şimdi de British Fashion Awards tarzı bir yerdeydik, Yılın En Çok İlham Alınan kişisini takdim etmek üzere konuşma yapmam gerekiyordu. İpek'e benimle gelmesini teklif ettiğimde hiç düşünmeden kabul etmişti.
Ve o röportaj... Uzun zamandır bu kızla birlikteydim ama hiçbir zaman onunla olan ilişkimizi bu kadar açmamıştım. Yani insanlar sadece birlikte ve mutlu olduğumuzu biliyor, dışarıda çekilen fotoğrafları görüyorlardı. İlk defa onu bu kadar sevdiğimi kameraların önünde söylemiştim. Ve bu muhtemelen bir gün sonra tüm dünyaya yayılacaktı. İpek'e olan sevgimin farklı olduğunu biliyordum -bunun için söylediklerimden asla pişman değildim.
Sadece son zamanlarda inanılmaz bir şekilde anlaşıyorduk ve bu bana rüya gibi geliyordu. Çünkü uzun zamandır hep aramıza bir şeyler giriyordu ve tam anlamıyla mutlu olamıyorduk. Aslında onu yalnız bırakmama çabam biraz da bunun içindi. Ondan uzak kalınca aramıza bir şeylerin girebileceğinden korkuyordum.
Spikerin yanından ayrılıp beni bekleyen güzel sevgilimin yanına ilerledim ve elimi beline koyup kendime çekerek kameraya poz verdim. Onu sahiplenici hareketlerimin onun hoşuna gittiğini biliyordum, böylelikle ona dokunmak için fırsatım oluyor diyebilirdim. Yüzünü bana çevirip gülümsedi ve ben de kulağına fısıldadım:
"Belki akşam uyumaktan daha eğlenceli şeyler yapabiliriz ha, ne dersin?" Gözlerini devirip başını çevirdiğinde bu hareketine güldüm.
"Son zamanlarda çok fazla eğlendiğimizin farkındasındır umarım." İçeri girmek için elimi tuttuğunda parmaklarımı parmaklarına geçirip cevap verdim.
"Biliyorum, ama tekrar istiyorum." Küçük bir çocuk gibi davrandığımı bana yüzlerce kez söylemişti. "Hem bu sefer senin-"
"Tanrım Hazz, etrafta insanlar var konuştuklarımızı duyacaklar." dedi bana etrafı göstererek. Ama gözündeki pırıltıyı görebiliyordum. Bu sadece benimle zaman geçirirken oluşan bir parlaklıktı. Teorimi Lou'ya sunduğumda (çünkü bu hissi anlaması konusunda ona güveniyordum) Lux'la bize geleceğini ve ben eve geldiğimde ne olduğunu anlatacaktı. Bana anlattığı şey ise şu olmuştu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Little Bit Of Love (DÜZENLENİYOR)
Fanfiction"Adın? İpek... Anlamı ne yani İngilizcesi falan var mı?" "Silk." "Kumaş türü gibi yani?" * Eğer olmasını dilediğiniz şeyleri kalbinizden isterseniz, bir gün gerçek olabilirler. Dilediğiniz her şey. Not : Hikayenin tüm hakları saklıdır. İzinsiz b...