Yeni bir hikaye yazmaya başladım! Daha doğrusu JALBOL'ın genç kurgu versiyonuna! Adı 'Şişe Çevirmece' . Linki: http://w.tt/1X573Yd (Aynı zamanda yorumda da link var.)
İlk bölümü az önce paylaştım. Eğer py verip yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz, şimdiden teşekkürler. (Hikaye linkten açılmazsa profilimden de bulabilirsiniz. Sadece, lütfen o hikayeme de bakın!)
İyi okumalar!
*
Beynim erimiş gibiydi onu öperken. Aklımdan başka bir şey geçiremiyordum. Harry ve bana hissettirdikleri düşünmemi engelliyordu...
Dudaklarını dudaklarıma bastırmış halde merdivenlerden yukarı çıkmaya çalışırken ayağımın her merdivene itinayla takılmasını da önemsemiyordum. Her zamanki gibiydi -tek farkı tüm olanlardan sonra tekrar birlikte oluşumuzun imkansız olduğuydu. Fakat gene de onun hareketlerini takip ediyordum.
"Odama-" Geri çekilip bana baktı. "Odamıza gidelim mi?" Dikkatle yüzümü inceleyip vereceğim cevabı bekledi. Ellerimi saçlarımın arasından geçirip daha yeni çıktığımız basamağa oturdum ve beni her zaman seçim yapmaya zorladığını söyledim. Derin bir nefes aldı ve yanıma oturdu. "Böyle davranmaya devam edemezsin!"
"İyi olan her şey sona erer, bu kaçınılmaz... Bana, beni incitmek istemediğini söylüyorsun ama biraz merhamet göstermen gerekiyor. Yanımda her zaman senin olmanı istedim. Senden nefret ediyor olsam da kendimi her kötü hissedişimde bana sarılmanı istedim, beni iyi hissettirmeni, saçımı okşamanı ve her şeyi güzel olacağını söylemeni... O lanet gün de bile benimle uyumanı ve beni sakinleştirmeni diledim.
Birlikte tüm dünyayı ellerimizde tuttuk Harry, bu unutulmazdı. Gezdik, eğlendik, öpüştük, yemek yedik, seviştik... Bu sadece bizim anlayacağımız bir aşktı, ve bunu eski haline getirmem için elimden hiçbir şey gelmiyor. Kalbim o kadar kırıldı ki oraya bir bıçak saplayıp döndürmüşsün gibi hissediyorum seni her gördüğümde...
Bunun hakkında çok düşündüm Harry, ilişkimiz hakkında. Kalbim seni sonsuza kadar sevmem gerektiğini söylerken; beynim bunu bırakıp hayatıma devam etmemi söyledi... Ve ben, hayatım boyunca ilk defa, beynimi dinlemeye karar verdim.
Zamanını boşa harcadığım için üzgünüm, ama yapmam gereken doğru şey bu." Ayağa kalkıp gözlerimi sildim.
"New York'tan iş teklifi geldi. Ev falan ayarlayacaklarını da söylediler. Yarın akşam gidiyorum."
Aslında bu haberi ona söylemek gibi bir niyetim yoktu. Yüzünün alacağı şekli merak ediyordum... Eski ben olsa yüzünün ifadesiyle dalga geçer ve beni gıdıklayıp konuşmamı engelleyecek kadar güldürmediği sürece susmazdım. Fakat değişen zamanla birlikte ben de değişmiştim...
"Ne demek istiyorsun?" Boğuk aksanı kulaklarımı süslüyordu.
"New York'a taşınıyorum." Tek nefesle söylediklerimi sindirmek istermişçesine gözlerimin içine bakıyordu. Zümrütleri ciddi olup olmadığımı anlamak için her yolu deniyorlardı...
"Sen ciddi misin?" Ona sarılıp, onu bırakmak istemediğimi söylemek istiyordum ama çoktan kararımı vermiştim. Başımı sallayıp onu onayladım. "Ne kadar süreliğine?"
"En az 6 ay oradayım. Sonrasını ise Tanrı bilir... Rüzgar nereye götürürse oraya gideceğim. Ah, tabi rüzgar dediğim etken de işim ve okulumu devam ettirmem."
"Peki 6 ay boyunca sensiz ne yapmamı bekliyorsun?"
"Bunca zaman ne yaptıysan onu."
"Sen ne yapmayı düşünüyorsun, biz olamadıktan sonra?... Sence düzelecek misin? Tüm bunlar olmamış gibi yaşamayı başarabilecek misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Little Bit Of Love (DÜZENLENİYOR)
Fiksi Penggemar"Adın? İpek... Anlamı ne yani İngilizcesi falan var mı?" "Silk." "Kumaş türü gibi yani?" * Eğer olmasını dilediğiniz şeyleri kalbinizden isterseniz, bir gün gerçek olabilirler. Dilediğiniz her şey. Not : Hikayenin tüm hakları saklıdır. İzinsiz b...