33. Bölüm

2.6K 114 17
                                    

Masanın diğer tarafından arkadaşlarımla kucaklaşmaya başladım -çünkü Efe'nin olduğu taraftan başlayıp tüm şevkimin kaçmasını istemiyordum, ayrıca Harry'i ilk önce onunla tanıştırırsam büyük bir olay çıkabilirdi!- ve sırayla hepsine Harry'i tanıyordum. Hazz ise hepsinin elini sıkıp tanıştığına memnun olduğunu söylüyor ve arkamdan gelmeye devam ediyordu. Ah, bu arada Jake de bizimle gelmişti, sadece aşağıda kalmayı istemiş olası bir hayran akınına karşılık bize önceden haber vermeyi seçmişti. Ben de 6 ay önce o hayranlardan biriydim... Sıra Efeye geldiğinde bana sarılağını fark ettiğim anda geri çekildim. Kolumu Harry'nin beline atıp konuşmaya başladım. "Efe, bu Harry. Erkek arkadaşım." Bilerek İngilizce söylemiştim. Ve sıra asıl zor olan kısma gelmişti. Açıkçası otele geri döndüğümüzde bana kızmasını istemiyordum. Efe ne halt yemeye buraya gelmişti onu da bilmiyordum! Tek bildiğim şey yüzündeki gülümsemenin arkasındaki sinsiliğiydi... Tanrı aşkına fazla çıkmamış olsak bile onun gerçek yüzünü tanıyabilmiştim. Ve kelimenin tam anlamıyla pisliğin tekiydi! "Harry." Sesimi kısıklaştırarak ekledim. "Eski erkek arkadaşım. " Tüm masa susmuş bizi dinliyordu. Çünkü hepsi durumu biliyordı ama bir tanesi bile bana onun burada olacağını söylemeyi akıl etmemişti! Harry şaşkınlıkla bana döndü. Yüzündeki mutluluk dolu gülümsemenin birazcık da olsa solduğunu gördüm. Arkasını dönüp sandalyeye ilerlemeye başlayınca yanına gittim ve kulağına "Yemin ederim burada olduğunu bilmiyordum Hazz, yemin ederim. Zaten aramızda ne olup bittiğinin hepsini biliyorsun!" diye fısıldadım. Sessizce oturdu, ben de onun yaptığını yaptım. Ardından güçlü bir kol beni kendine yaklaştırdı. "Biliyorum bebeğim özür dilerim. Sadece buraya geldiğini görünce ve sana ne yaptığını hatırlayınca... Tanrım!" 'Ne yiyeceğimize karar vermeliyiz gençler, eniştemizi buranın lezzetlerinden mahrum bırakmayalım!' diye bağıran Aysuya minnettardım.. "Takma Hazz, en azından ben öyle yapacağım. Ayrıca içime senin istediğin şeyleri giydim." Diyip göz kırptım. Daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyordum ve konuyu değiştirmenin en çabuk yolu buydu. Gülümseyip dudağımı öptü ve beni göğsüne yaslayıp saçlarımın uçlarıyla oynamaya başladı. Sonrasındaysa masanın diğer tarafına gamzeli gülüşlerinden birisini armağan etti... Kendi bölgesini belli ediyordu -daha doğrusu insanların gözüne sokuyordu!- ve ben bu çocuğa aşıktım.

"Kızım nasıl gidiyor? Bakıyorum bir İngiltereye gittin dönüşün muhteşem oldu."

"Ay ne olur İngilizce konuşalım, bir de çevirmeyle uğraşmak istemiyorum. Türkçe düşünme yetimi kaybettim, ayrıca mükemmel gidiyor. Yani yeni insanlar, yeni okul, yanımdaki kişiler... İyi ki gitmişim!"

....

*

Akşam saatlerinde oradan ayrıldıktan sonra otelimize doğru gitmeye başladık. Arkadaşlarımdan birisi bizi otele bırakmayı teklif etmişti ve biz bu fikrin üzerine resmen atlamıştık! Neyseki fazla kişiyle karşılaşmamış, ama Harry'i oldukça çok seven hayranlarla tanışmıştık. Fotoğraf çekinmiş, diğer çocuklara söylenecek mesajlar dinlenmiş (Bir tane kız beni yanına çekip onu bavuluma alıp Londraya götürüp götürmeyeceğimi bile sormuştu! Çünkü Louis ile tanışması gerekiyormuş. Eğer götüremezsem ona çok tatlı olduğunu ve elime tutuşturduğu resmi vermemi istedi. Bu Tommo'nun çizildiği en güzel resimlerden biriydi!! Ona vereceğimi söyleyince beni kucaklamış ve Harry ile birlikte olduğum için çok mutlu olduğunu söylemişti. Hatta benim için Twitter'da sayfa açmışlar falan. Hemen o sayfayı bulmam gerektiğini kafama not aldıktan sonra ona tekrar sarılmış ve Louis'in buna sevineceğini eklemiştim.) ve tekrar fotoğraf çekinmiştik. Aslında eğlenceliydi. Ve buluşmamızın sonuna kadar Efeyle ilgili bir laf geçmedi. Sadece biraz zaman geçtikten sonra masadan kalkmış ve beni çok özlediğini, ama kızkardeşini kurstan alması gerektiğini söyledi. Harry onun suratına yumruk atmak istermiş gibi bakarken ben başımı sallamış ve hoşçakal demiştim.

Just A Little Bit Of Love (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin