6,
Küçük bir yemek,~~
Murat'a bakarken yutkundum ve ayağa kalkarak gösterdiği yere geçtim. Burası benim evimdi, yıllarca yaşadığım ev. Şimdi tanımadığım biri -üvey abim- evi kendi evi gibi sahiplenmiş, kız arkadaşını getirmişti. Şaka gibi."Kardeşin ne kadar tatlı," gülümseyerek bana baktı. Ellerimi sıkıca tutarken yutkundum. Daha babamın gidişini kabul edemiyordum, Murat'ın sevgili olması iyice beni deli etmişti. Dudaklarımı aralayacağım sıra Murat konuştu.
"Evet, Defne güzel kızdır." Abime yalandan tebessüm ederek mavi gözleri yerine önüme koyduğu İtalyan usulü soslu makarnaya baktım.
Benim ismim gibi defne yapraklarını serpiştirmişti orta yere. Açıkçası karnım çok açtı ve gördüğüm bu yemek çok lezizdi.
"Murat çok güzel yemek yapar Defne, aylardır yemeklerinden azda olsa tadıyorum, resmen benim güzel sevgilim bir şaheser yaratıyor."
Başımı sallarken yüzüme dumanı tüten makarna geldi. Açıkçası Murat'ın sevgilisine cevap verme gibi bir zorunluluğa girmedim. Kıyafeti ben egoluyum der gibi bana bakıyordu. Resmen sinir bozucu sarışın bir kızdı!
Bir kaç çatal ve iki yudum taze sıkılmış limonata. Onca açlığa yiyebildiğim miktar bu oldu. Murat'ın sevgilisi yemekleri o kadar şehvetle övdü ki, gözümün önünde yemek yemekten resmen vazgeçmiştim.
Ayıp olmasın diye aldığım bir kaç çatal dışında. Ama evet, dediği kadar lezzetliydi.
Ayağa kalkarak, sandalyeyi yerleştirdim. "Afiyet olsun size ben doydum." Hafifçe tebessüm ederek balkon kapısına ilerledim. Murat'ın sesi kulaklarıma dolduğunda aynada sinirle kendime baktım.
"Hiç bir şey yemedin, istersen ayrıtayım mı sana?" Sarışın kız sinirle ve hafif tebessümle bana bakarken araya girdi. "Yok abisi, büyük ihtimale doymuştur." Aynen midem konuştu!
"Doydum ben abi, televizyon izleyeceğim." İtinayla Murat'ın yüzüne baka baka abi demiştim. Anlık olarak yüzü düşse de hemen toparladı. "Pekala,"
Salona geçerek televizyonu açtım ve en sevdiğim filim serilerinden biri olan twitlight saga izledim.
Arada bir dışarıdan gelen kahkaha sesleriyle kulaklarımı kapatmıştım. Kadının gülüşü ben resmen şeytanım der gibiydi. Hızlıca balkon kapısını kapatarak koltuğa geçtim ve filimin son saniyelerini izledim.
Gözlerim kararmaya başlamıştı. Saat on ikiyi geçmiş ve ben diziyi bitirdiğim için kısa bir gülüş yapmıştım.
Önümde duran patlamış mısırı ve kolayı mutfağa götürüp makineye attım. Ellerimi yıkayıp merdivenlere ilerlediğimde Murat balkonun kapısını kilitledi.
Dudaklarını açacağı sırada başımı çevirip merdivenleri çıktım. Sevgilisini getirmişti, daha bir hafta yaşadığı evde. Bana bile sormadan.
Nefret etmekten başka yapabildiğim hiç bir şey yoktu ona karşı. Camı ve kapıyı kapatıp yatağıma geçtim, yorgunluktan öldüğüm için gözlerim saniyeler sonra kapandı.
Gözlerimi açtığımda alarmım çaldı. Bu dönemin son günlerine yaklaşıyorduk. Babam beni erken yazdırdığı için on sekiz yaşındaydım.
Açıkçası bu durumdan hiç memnun değildim. Çünkü bir sene mezun kalma gibi bir hakkım olmayacaktı.
Bu sinir bozucu düşüncemle yataktan çıkıp, elimi yüzümü yıkadım. Hızlıca saçımı, makyajımı ve kıyafetlerimi giyip, hazır olan çantamı taktım.
Sırt çantalarını hiç sevmediğim için omuz çantalarını kullanıyordum. Kesinlikle daha güzel gözüküyordu. Merdivenlerden inerken evin sessizliği ile yutkundum.
Geçen haftalarda bugün kızartılmış ekmek kokusu doluyordu. Şimdi ise sadece manolya çiçeği kokusu.
Mutfağa geçtiğim sıra önümde kapatılmış kapaklı yemeğe daldı. Gri kapağı açtığımda lezzetli tost çıktı. Yanında ise küçük not vardı.
-Dün çok az yedin, bu yüzden sabah sana lezzetli bir kahvaltı hazırlamak istedim, küçük hanım. :) -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY ABİM / +18
Random*Yarı Texting Üvey ABİM: "Defne bana direk havlumu getir!" Üvey ABİM: "Sana hemen diyorum!"