ÜVEY ABİM!
Günaydın, tünaydın, iyi akşamlar...
28.Bölüm benim için en uzun ve heyecanlı bir bölüm olacak. Fakat yayınlamak için sadece yıldıza basmanız gerekiyor. Ama o da olmuyor, bazen oy sınırı dolsun diye bir ay beklediğim bile oldu. Sadece bir kaç saniyelik olayın kitabın gidişatını etkilemesine üzülüyorum.
Halbuki, sadece saniyeler süren olay; bir bölümü en az iki bin okunma oluyor, ben ise sadece yüz oy sınırı koyuyorum.. O yüzden yeni bölüm geç geliyor.
Neden sınır koyuyorum; tek sebebi ise yazmak. Beni aktif tutan şey bu.
28.Bölüme gelirsem, Murat ile Defne'nin küçük bir parti kısmı var..
Kısa Özet;
"Seni sevmediğim bile bile mi geldin buraya?" Sinirle soluduğum havayı iyice çektim. "Neden buradasın? İlahi beni içeri almak mı zorundaydın?"
"Zorundayım," dedi sinirle soluyarak. "Hem abin olarak hem sevgilin olarak."
Küçük bir kahkaha bıraktım. "Sen abimde değilsin, sevgilimde. Aklından çıkart bunu!"
"Hala direniyorsun Defne," Neye, neye direniyorum ben?!
"Sana olmadığı kesin dedim," bahçeden ayrılmak için adım attığımda. "Hala gitmek istiyor musun? Benden.." İstemiyorum, hemde hiç..
"Aklım karışık," dedim gözlerimi toprağa çekerken. "Her saniye gözlerini görmek istiyorum, yanında uyumak ama.."
"Ama, Burak sana destek çıkıyor..." Başımı salladım. "Evet, eski sevgilisini seçmiyor." Belki bu söz ona ağır geldi, ve ayakları sanki topraklara gömüldü.
"Benim seni sevdiğim kadar seviyor mu? Her gece yanına gelip hasta olup olmadığına bakıyor mu? Sabahları en çok neyi yemek istediğini, oyuncak ayıcının aslında seni koruyan bir meleğin olduğunu?"
Kolumu tutup kendisine çektiğinde derin bir nefes alıp, deniz gözlerine baktım.
"Seni, benim sevdiğim kadar kalpten seviyor mu Defne?" Sevmiyor..
"Ama ben seni seviyorum," belimi çekip kendime bastırdı. Artık altında his ediyordum erkekliğini.
"Benim, gözlerimin sadece sana ait olduğunu." Çenemi kaldırdı. Kalplerimiz, göğüslerimizin birleşmesiyle duyuldu.
"Dudaklarımın sadece senin öpmek istediğini." Eğilmek için daha da yaklaştı yüzüme. "Kalbimin, sadece sana heyecanlandırdığını," Dudaklarıma değdi dudakları.
Bir kaç saniye boyunca öylece durduk. Bedenlerimizin birbirimizi his etmesi için, kıyafete ihtiyacımız yoktu..
Tekrar dudaklarımı aralayıp dilini soktuğunda inledim. Bir bedenin, beni bu dünyadan alacağını nereden bilebilirdim?
Hırçınlaşmak için gözlerini irice açtığında, biraz duraksadı ve bunu yapmamaya kadar verdi.
Dudaklarımdan ayrılırken ikimizde inledik, iki bedenin öpüşünün, birbirimizin ruhumuza ne kadar ait olduğunu gözlerimizden anladım.
"Senin için dünyayı yakabileceğimi? O bunu bilmiyor."
Eğer vaktiniz var ise Evlilik, Ve Mafya konulu temam; Dudaktan Kalbe, adlı kitabımı da okuyabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY ABİM / +18
Random*Yarı Texting Üvey ABİM: "Defne bana direk havlumu getir!" Üvey ABİM: "Sana hemen diyorum!"