14,
Rezerve.
~~
Attan indiğim sıra aldığım mutluluğu tarif etmek zorunda olsaydım; kesinlikle hayat derdim.Dakikalarca Murat'ın kocaman bedenini tutmuş, unuttuğum süreleri söylemiştim. Elindeki suyu uzatırken gülümsedi.
"İyi misin?" Kaşlarımı kaldırırken, başımı salladım ve suyu aldım. "Hiç, niye iyi olmamayayım ki?" Evet, korkudan az kalsın ölecektim.
Murat elini beline koyup başını salladı. "Tabi ki de, iyisin. Sadece profesyonel bir at yarışına katıldın." Suyu bitirdiğimde kapağını kapattım.
"Tabi ki de." Dedim, atın son sürat koşması benim için hiç bir problem oluşturmamıştı. "Profesyonellik." Kesinlikle alanım değil.
Aldığım nefesle birlikte arabaya döndüm. "Üstümü değiştirmek istiyorum." Arkamdan gelirken arabanın kapısını açtı. "Üstünü değiştirmek mi?"
Başımı ona çevirdiğimde kapıyı açtım. "Evet sen kokuyor." Kahkahası kulaklarım da biterken hafifçe kulağıma eğildi. "Hiç yoktansa kıyafetinde kokuyor, teninde olsa ne olurdu?"
Zevkten dört köşe olurdum! Gözlerimi bir kaç kişinin arasında duran Mehmet abiye baktım.
"Mehmet abi." Murat anı bozduğum için sinirlenirken, gülümseyip bağırdım.
"İyi günler Mehmet abi." Mehmet abi kızın yanında hafifçe eğilerek ikimize de gülümsedi. "İyi günler gençler."
Arabanın içine girip, kapıyı kapattım. Murat bozuntusunu belli etmese de sinir olmuştu.
Gülümsememi kısa bir sürede tamamlayıp, arabaya bindiğinde normale döndüm. "Nereye rezerve yapmıştın?" Camları açarken iyice hava doldu.
"Hani benim o mükemmel kokumu sevmiyorsun ya?" Gözlerimi ağaçlara çevirdim.
"Acaba bugün benden ne kadar kaçacaksın?" Küçük gülümsemesi yüzünde belirirken kaşlarımı kaldırdım. "Niyeymiş o?"
Bir süre sessiz kaldı. İyice meraklandırmak için. "Hiç." dedi bana doğru dönerken. "Geldik."
Sinirle arabadan çıkıp valizimi aldım ve önde duran küçük tatlı binaya ilerledim. Resepsiyonist kadın beni gördüğünde oturduğu yerden, kalkıp gülümsedi.
"Hoş geldiniz."
Gülümseyerek karşılık verdim. "Hoş buldum, Defne Yılmaz, oda numaramı öğrenebilir miyim?" Kadın bilgisayara bakıp, "Hemen öğreniyorum." dedi. Bir kaç saniye ardından.
"Üzgünüz Defne hanım, sizin adınıza bir kayıt oluşturulmamış." Başımı salarken arabayı kilitleyen Murat'a baktım. "Yeni kayıt oluşturabilir miyiz, bir günlüğüne?"
Kadın bir kaç saniye içerisinde tekrar bakıp başını kaldırdı. "İlkbahar aylarına girdiğimiz için maalesef ki dolu." Bu Murat bozuntusu galiba beni ayılarla kalmam için rezerve etmişti.
Gözlerimi sinirden devirirken Murat içeri girdi. "Merhabalar Murat Ateş adına, rezervem vardı." Kimliğini uzatırken söylemişti.
Kadın arkada asılı iki yüz numaralı anahtarı verip, sistemde bilgileri eşleştirdi. "Buyurun." Anahtarı uzatırken ki izleyişim yıkılışımı izleyişim gibiydi sanki.
Murat çantasını alıp gitmeye başladığında küçük bavulumla onu takip ettim. Asansöre bindiğinde başımı kaldırdım. "Ben ayılar mı kalacağım yoksa?"
Murat gülümserken bavulumu tutu. "Kıyamadım sana, ayıların yanında donarsın diye, beraber yatalım dedim. Hem." anahtarı yerleştirdiğinde başını bana çevirdi.
"Belki beni sevmiyorsun ama hiç yoktansa huzurlu bir kolda uyursun." Kapıyı açtığında hızlıca banyoya geçtim.
"Huzurlu kol mu? Sert kolların var senin. Çenem ağrır." Trip mi atıyordum ben? Kesinlikle kafayı yemiştim. "Evet." Kolları beni sıkıştırırken başını eğdi.
"Bu kollarla." Daha da yaklaştığında kalbim küt küt atmaya başladı. "Ben en iyisi duş alayım." Banyonun kapısını açmam ile bir oldu.
"Bence de rahatlarsın." Küçük bavuldan, eşyalarımı alıp hızlıca banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Aşık olmak değil, ona delirmek üzereydim. Banyomu halledip, havlu aramaya koyuldum fakat tek bir adet buldum.
Murat bozuntusu eğer duş alırsa mis gibi hasta olabilirdi, ve benle uğraşmazdı. Saçlarımı kurutup, havluyu omzuma koydum ve kapıyı açtım.
Murat bilgisayarda bir kaç işini yapıyordu. Küçük bir elbiseli pijama giymiştim.
Açık değildi ama çok tatlı olduğu güzeldi. Murat başını bana çevirdiğinde ona yaklaşıp gülümsedim. "Duş alacak mısın?"
Küçük kahkaha patlatırken bir sigara yaktı. "Yoksa benle mi girmek istedi canın?" Gözlerimi devirirken yatağa geçtim ve televizyonu açtım. "Senle mi?"
Televizyondan bir kaç kanala baktım. Murat üstünü ve pantolonunu çıkarttığın da bana döndü. "Benden ne kadar kaçabilirsin, inanamıyorum."
Bana doğru geldiğinde hızlıca gözlerimi kapattım. Sakin ol Defne.. Kalbim küt küt atarken, daha da yaklaştı.
Yüzü yüzüme geldiğinde yatağa yatacak pozisyonunu almıştım. Bu halde biri görse bizi birliktelik yaşıyoruz sanardı.
Yavaşça nefes verip yüzüme baktı. Mavi gözleri bile beni al diyordu. Bu haliyle nasıl durabilirdim ama ben. "Eğer işin yoksa, banyoya gireceğim Defne."
Kafamı olumsuz anlamda salladığımda hafifçe tebessüm etti ve minik gamzeleri ortaya çıktı. Küçük dilimi yutmuştum, şaka gibi.
Çantadan bir kaç eşya alıp banyoya girdi. Durduğum pozisyondan düzelerek balkona çıktım ve derin bir nefes aldım. Filtre kahve makinesini görmemle kahveyi yerleştirip olmasını bekledim.
Kahve ışığı yandığında hala Murat'ı düşünüyordum. Aşık olunmayacak bir adam değildi, çok yakışıklıydı, asildi ama sinir bozucuydu! Kesinlikle!
Murat ıslak bir şekilde üst vücudunu kapıdan çıkartıp bana maviş maviş gözleriyle baktı. Bu kadar seksi olur muydu bir insan? Ah, ah. "Defne havlu yok?"
Sonraki bölümden küçük kesit;
Sandalyeye oturduğumda garson menüyü önümüze verdi. "Teşekkürler ama biz seçtik." Kaşlarımı kaldırırken derin bir nefes aldım.
"Ben daha seçmedim ama." Elimi tekrardan menüye getirdiğimde Murat gülümsedi. Sanki İstanbul bey efendisi. "Defne Hanım, ahtapot bende karides alayım. İki adet kola ve ortaya salata."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY ABİM / +18
Acak*Yarı Texting Üvey ABİM: "Defne bana direk havlumu getir!" Üvey ABİM: "Sana hemen diyorum!"