Ravza Duru
"Ravza bana yardım et. Ne yapacağımı bilmiyorum. Nasıl yaklaşmalıyım? Nasıl davranmalıyım?" diyen Berk'le omuzundan tutarak oturttum yerine. "Berk öncelikle biraz sakin ol."
"Şimdi ben kesin aşık olmuşum değil mi? Bence olmuşum ya. Mesela ona bakarken kalbim çarpıyor ve böyle elim titriyor sürekli elim ile oynayasım geliyor. Bence bunlar aşık olmanın belirtileri. Sence?" Anlamaz bakışlarla ona baktığımda ağzının ortasına bir tane yapıştırmamak için zor tutuyordum kendinmi.
"Berk çok hızlı konuşuyorsun, anlamıyorum. Bi' sakinleş. Ve bana izin ver düşüneyim biraz." Tamam diyerek çiçek oldu yanımda. Ben ona garip garip 'bu çocuk olmuş' bakışları atarken o ise benim düşünüp cevap vermemi bekliyordu.
"Şimdi öncelikle sen belli ki hoşlanma aşamasını geçmişsin. Yani aşık olduğunu şu an anlayamam. Ama öyle görünüyor. Onun dışında davranış bakımından bence normal davran. Her zamanki gibi yani. Bir anda niyetini belli edersen korkup senden uzaklaşabilir. Yavaş yavaş gidelim. Onun duygularından emin olmadan açılmamalısın bence."
"Doğru söylüyorsun. Ee ne yaparak başlayacağız peki?"
"Ceyda'yı bizim gruba almakla başlayabiliriz. Ki zaten provalardan dolayı sürekli karşılaşacağız. Yani eğer benim peşimden ayrılmazsan."
"Canım kuzinim." diyerek bir anda bana sarıldı. Gülerek bende ona sarıldım. Gereksiz falan diyordum ama onlar benim canımdı. "Yalnız bu konu aramızda kalacak." dedi işaret parmağını havaya kaldırarak. "Kimseye söylemek yok."
"Niye?"
"Öyle işte." dedi omuzlarını silkerek. "Bende zaten mikrofonla tüm okula duyurmayı planlıyordum." dedim alayla.
"Haha çok komik."
"Komik tabi. Ben gülüyorsam komiktir." Şakağını işaret parmağımla iterken bana kınayan bakışlarını atmaya başladı. "Ravza cidden Karan sana nasıl dayanıyor aklım almıyor. Onun yanında da böyle espriler yapmıyorsun değil mi?"
Ona yaptıklarımı duysa... Allah'ım düşünemiyorum.
"Ha benim güzel kuzinim, yapmıyorsun değil mi?"
Yoo, yapıyorum.
"Berk seni ne ilgilendiriyor ya. Hem Karan benim esprilerimi seviyor tamam mı?!"
"Yazık lan çocuğa. Allah yardım etsin ne diyeyim."
"Berk kalbimi kırıyorsun ama." dedim sahteden akmış göz yaşlarımı silerek. "Oyy çenin kalbin mi kırıldı." diyerek yanına gelip bana sarıldı ve yanaklarımı sıktı. Sonra da bir güzel kahkaha patlattı. "Berk komik değil." diyerek tip tip bakmaya başladım.
"Nasılmış Ravza hanım?"
Yüzümü buruşturdum. "İğrenç."
"Bende öyle düşünmüştüm." diyerek ayağa kalktı. Bende onunla kalkınca beni kolunun altına alıp kantine doğru ilerledik. Kantine vardığımızda Eslemlerin Ceyda ile oturduğunu gördüm. Berk Ceyda'yı görür görmez bana döndü. Yine heyecanlanmıştı.
"Berk sakin ol. Çok belli ediyorsun hâlini. Böyle davranırsan soğur senden. Şöyle düşünebilir, benim yüzümden böyle diye." deyince gülümseyerek bana döndü. "Daha iyi değil mi işte. Ben söylemeden anlar ne güzel. Ama ya kötü anlamda anlarsa." Gülümseyerek konuşmaya başlaması endişeyle son bulmuştu.
"Bunu demeye çalışıyorum ama sen anlamamakta ısrar ediyorsun." dedim aydınlamasını daha da aydınlatarak. "Şimdi derin bir nefes al."
"Tamam." Gözlerini kapatarak üstünü düzeltmeye başladı. Tam ellerini meditasyon yapar gibi yapacakken elinden tuttum. "Berk meditasyon yap demedim, çabuk al nefesini gideceğiz durmuşuz kantinin ortasında. Herkes bize bakıyor." dediğimde gözlerini kantinde gezdirmiş ve sırıtarak mahçup bir şekilde kolumdan tutup yürütmeye başlamıştı. Bu haline kahkaha patlatırken o da bana bakıp gülümsemişti.
Beni görünce Ceyda hemen gülümsedi. "Günaydın uykucu."
"Good morning, çiçeğim." diyerek yanına gidip yanağına ufak bir öpücük bıraktım. Arkamı döndüğümde Berk'in bize baktığını gördüm. Eminim şuan aklından 'keşke ben öpseydim' diyordu. Sonra Karan'ın yanına geçtim ve yanağını öptüm. O ise boş durmamış beni tekrar öpmüştü.
"Okuldayız arkadaşlar."
"Alt tarafı yanağını öptüm be." dedim çemkirerek. "Haa bir de dudağından öpseydin." dedi Berk. "Tövbe estağfurullah."
"Kıskanma." dedim imayla. "Hıhı aynen ondan."
Sonrasında ortamda bir süre sessizlik oluştu. Herkes birbirine bakıyordu ama kimseye sohbet açmıyordu. "Ayy çok yakışıyorsunuz. Enişte ben senden tarafım hep. Ben hep diyordum Ravza'ya ama beni dinleyen kim?" diyerek konuya giriş yaptı Ceyda.
Hem de ne değiştirmek...
Karan önce bana baktı, gülümsedi ve Ceyda'ya cevap verdi.
"Ceyda, Duru'nun bana anonim olarak yazdığını biliyor muydun?" dediğinde hızla ona döndüm. "Bir kere sende bana yazdın. Hem ilk sen yazdın." diyerek kendimi savundum. Bize garip bakışlar atan Ceyda olayı anlamamışa benziyordu. Eslem ve Alp ise gülmemeye çalışıyorlardı.
"Nasıl yani siz şimdi birbirinize anonim olarak mı yazdınız?"
"Evet ama bu beni engelledi." dedim elimle Karan'ı göstererek. "Bir anonimlik keyfim olacaktı onu da kaçırdı, aldı elimden." Utanmasam kollarımı göğsümde bağlayıp çiçek olup küsecektim. "Ben yine insaflı davrandım. Sen peki? Neredeyse benden benim için tavsiye isteyecektin?"
Karan'dan Karan için tavsiye istemek mi? Ben öyle bir şey mi yapacaktım? Allah'ım şuraya düşüp bayılayım lütfen şuan tam zamanı.
"Neyse şu an olana bakalım, yan yana mıyız? Evet. O zaman sorun yok bence." dedim toparlamaya çalışarak. Beni kolunun altına alarak saçlarımı öptü. "Aynen güzelim."
Az önce yaptığımız tartışma benim için hayatımda onunla yaptığım ilk kavgamızdı.
Anlaşamamak. Kavga etmek. Gerçi buna kavga da denmezdi ama olsun. Bu iki kelimeden oluşan bir cümle nasıl olur da onunla yapınca bu kadar güzel olurdu?
Derlerdi de inanmazdım...
Aşk sen nelere kadirsin.
Belki de buydu aşk... Sevmediğin hoşlanmadığın şeylere bile onun için katlanmak. Onun için sabretmek.
Sahi aşk gerçekten nedir? Yazın bakalım düşüncelerinizi :)
Instagram: venusunmavisi
YOU ARE READING
ŞAHESER | Texting
Short StoryBirbirlerine anonim olarak yazan ve bundan bihaber olan Duru ve Karan, aralarında üçüncü bir kişi varmış gibi acı çeker. 251223'