Ravza Duru
Kantinde otururken yanımıza müzik hocamız Seval öğretmen gelmişti. Ben ve Ceyda'yı yanına çağırmıştı. El mahkûm bizimkilerden ayrılıp yanına odasına geçmiştik.
"Geçin oturun kızlar. Sizinle bir şey konuşmak istiyorum."
"Evet hocam dinliyoruz."
"Biliyorsunuz son iki senedir yarışmaya Duru katılıyordu. Bu sene müdür bir değişiklik yapıp çoğu kişinin katılımını sağlamıştı. Ve onlarla da ben ilgileniyorum biliyorsunuz ki. Ben çoğunu dinledim ama maalesef onlardan birinin yarışmaya katılmasını istemiyorum. Zaten çoğunluğu da katılmak istemediğini ve mecbur bırakıldığını söyledi."
Seval Hocanın dediğiyle ikimizin de aynı anda kaşları çatılırken şaşkınlıkla konuştum. "Neden mecbur olsunlar ki?"
"Sanırım okulda sizin sınıfın adı çıkmış ve bu sınıf hocalarını rahatsız ediyor. Voleybol takımı olsun, senin yarışman falan o yüzden yani."
"Ama bu çok saçma." dedik Ceyda ile aynı anda. "Sonuçta başarı tüm okul adına geliyor."
"Bence de öyle ama ne yapalım durum bundan ibaret kızlar." dedi Seval hoca. O da bu durumdan memnun değildi. "Peki ne olacak hocam?"
"Şöyle ben hocalarla konuştum ve durum bir nevi halloldu sayılır. O kısım zaten sizi pek ilgilendirmiyor. Sizden birkaç isteğim var."
"Evet hocam."
"Geçen seneki ikincilikten sonra asıl yarışmaya Duru'nun katılmasını istiyorum. Okul içinde şarkı yarışması olmayacak onun yerine sizinle ben şarkı söylemeyi planlıyorum. Önce siz düet yaparsınız. Sonra ise beraber yaparız. Nasıl?"
"Hocam siz şaka mısınız?" diyerek bir anda kafamdan düşündüklerimi dile getirdim.
Düet yapmak.
Hem de hocamla.
Artık nasıl söylemişsem Seval hocam yüzüme öyle bir bakıyordu ki. Durumu Ceyda toplamaya başladı. "Hocam Duru heyecandan öyle dedi yanlış anlamayın." dedi gülerek. Hoca da sanki öyle kastettiğimi anlamış gibi gülerek kafa salladı. "Ee ne diyorsunuz?"
"Tamam diyoruz hocam başka ne diyebiliriz ki."
"Mükemmel kızlar. En kısa sürede fazla hazırlık yapmadan yapalım diyorum. Sonuçta sınav senesindesiniz. Önümüzde yarıyıl tatili var biliyorsunuz. O zaman biraz zamanınızdan çalacağım haberiniz olsun. Ayrıntıları konuşuruz."
"Tamamdır hocam." Cidden işin tadı kaçmıştı. Yok okul arası önce olacak sonra asıl yarışma. Ne kadar da uzamıştı.
Peki öğretmenlerin öyle düşünüp öğrencileri tetiklemesine ne demeli?
Pes yani. Pes.
"Duru bu iş çok uzadı. Bıktım." dedi Ceyda.
"Bir de beni düşün ben başından beri bu işin içindeyim, sen peki yeni bir haftadır uğraşıyorsun."
"Ben sana boşuna sende peygamber sabrı var demiyorum. Deniz'e katlanıyorsun be. Daha ne olsun." dediğinde güldüm. Deniz benim biricik kardeşimdi ama bu gıcık mı gıcık biri olduğunu değiştirmiyordu. "Çok mantıklı bir yere parmak bastın."
"Yalnız o değil de hocayla düet yapmak mı? Binde kaça denk gelir?"
"Aynen. Güzel olacak."
"Biz varız işin içinde kötü olma şansı yok." dedi saçlarını savururak. "Aynen cey cey."
"Ravza ben diyorum ki kaydımı sizin sınıfa mı alsam?" dediğinde şokla baktım suratına. "Ceyda hâlâ aynı anda daldan dala atlar gibi konu değiştiriyorsun."
Ellerini havaya kaldırarak "Ne yapayım huyum kurusun." dedi. Bu hareketine gülmeden edemedim. "Gelmek istiyorsan gel tabi. Sen bilirsin."
"Kaç gündür düşünüyordum aslında. Tam şu an karar verdim. Ben şimdi müdürün yanına gidiyorum. Yeni sınıfımda yeni sınıfım arkadaşın olarak karşılamak dileğiyle." diyerek hızla ayrıldı yanımdan. "Tamamdır cey ce--" Sözümü bitirmeme izin vermeden hızla gözden kayboldu.
Ben ise bizim sınıfın yolunu tutmuş Berk'i aramaya koyuldum. Sonuçta bizim sınıfa geliyordu. Bize yakın oturacağı kesindi. Biz iki çift yan yana oturduğumuza göre ve Berk'in yanı boş olduğuna göre Ceyda büyük ihtimalle onun yanına oturacaktı.
Yani evren daha ne kadar bu çifti destekleyebilirdi ?
Eee bende hem erkek tarafı hem de kız tarafı olarak üzerime düşeni yapacaktım tabi ki.
Berk'e her ne kadar gereksiz şahsiyet desem de onunla büyümüştüm. Çocukluğumun çoğu onunla geçmişti ve bazen bana abilik ettiği bile oluyordu. Bende ona ablalık tâbi ki. Ve şu an olacak olan da muhtemelen öyle olacaktı.
Sınıfıma geçip sırama Karan'ın yanına oturdum. Hoca henüz gelmemişti. Karan beni görünce gülümsedi ve yanına geçer geçmez hemen kolunun altına girdim.
"Bugün seni çok az gördüm." dedi üzgün bir sesle. "Bende seni çok az gördüm." diyerek karşılık verdim. "Lafı dolandırma Duru hanım. Anlat bakalım bensiz ne yaptın bu yarı günde." dedi 'bensiz' lafının üstüne basarak.
Önce etrafa bir göz gezdirdim. Ve yavaşça yanağına bir öpücük bıraktım. O da boş durmadı benim iki yanağımı öptü. "Berk aşık olmuş. Hem de kime tahmin et."
"Ceyda'ya mı?" dedi gülerek. Kaşlarımı çattım. "Nasıl bildin?"
"Hareketlerinden çok belliydi. Ve biz kantine gitmek için sınıftan çıktığımızda ve Ceyda'yı gördü. Sonra bir baktım arkasından gidiyor." dedi gülerek. Onun gülmesi beni de güldürmüştü. Onunla gülmeyi seviyordum. Çenesini başıma yaslamış birbirimize sarılı bir şekilde duruyorduk. "Seval hocayla düet yapacağız."
"Duru Allah aşkına ne yarışmaymış ya. Yok önce okul içinde sonra asıl yarışma da bilmem ne de bilmem ne. Sence de çok uzamadı mı?"
"Siz bir de işin içerisinde değilsiniz böyle hissediyorsunuz ben ne yapayım o zaman."
"O da doğru." diyerek beni desteklediğinde hocanın sınıfa girmesiyle ayrıldık mecburen. Ama yanında Ceyda ile beraber gelen hocayla sırıtmam bir olmuştu. Hemen yanındaki Karan'a döndüm. O ise bana bakıyordu zaten. Önümdeki sırada oturan Berk ise elindeki kalem ile defterine bir şeyler çiziyordu. Sınıfa giren Ceyda'yı görmemişti.
Ceyda, hocanın yanından ayrılıp bizim sıraya doğru yürümeye başladı. Sıranın önüne gelince Karan ve bana bakıp gülümsedi. Ve Berk'in yanına oturdu.
"Ne haber gençler?" dedi neşeli sesiyle Ceyda. Uzun süredir kalemiyle oynayan Berk ise kafasını kaldırdı ve Ceyda'ya baktı. Sonra tekrar defterine geri döndü. Sonra tekrar kaldırdı. Bu defa bana döndü.
Bu durum bizi o kadar güldürmüştü ki kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi. Aynı şekilde Karan da. Berk bana dönerek "Ravza ben hayal mi görüyorum yoksa şuan benim yanımda oturan Ceyda mı?" dedi.
"Hayal görmüyorsun Berk. Ceyda bizim sınıfa geldi."
"Ne? Lan cidden mi?" dediğinde Karan araya girdi. "Evet lan gerçekten." dedi Karan. Önce yüzündeki şaşkın ifade bir süre devam etti. Sonra mutlu oldu tam sevincini bağırarak dile getirecekti ki hem sınıfta olduğumuzu hatırladı hem de Ceyda'nın yanında olduğunu. Biz Karan ile gülerken Ceyda bize bakıyordu. Neden güldüğümüzü anlamaya çalışıyordu.
Yani şimdi yanında oturan şahısın seni sevdiğini ve şu anki heyecanından yaptığı hareketlere güldüğümüzü nasıl söyleyeyim Ceyda?
"Yok siz tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş bir benzetmeyle müthiş olmuşsunuz. Ben sizi anlamadım sıkıntı bende." diyerek önüne döndü. Ceyda'nın sözlerinden sonra Berk bize döndü. "Bi' susmadınız. Kapayın şu çenenizi!" dediğinde sinirle ona dönüp çemkirdim. "Off tamam be! Bir ağız tadıyla gülmemize bile izin vermediniz."
Sözümü bitirince Karan'a döndüm ama O zaten bana bakıyordu. Birkaç kez bakışma sonrası derse döndük.
Instagram: venusunmavisi
YOU ARE READING
ŞAHESER | Texting
Short StoryBirbirlerine anonim olarak yazan ve bundan bihaber olan Duru ve Karan, aralarında üçüncü bir kişi varmış gibi acı çeker. 251223'