◇4.BÖLÜM◇

419 24 1
                                    

Uyandığımda hala arabada gidiyorduk. Ne bitmek bilmez yolmuş be. Hava yavaş yavaş aydınlanıyordu. Tahminimce saat ya 6 yada 7 olmalıydı.

Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp yanımda ki adama baktım. Kafası hafif yana düşmüş uyuyordu. Uyurken neden bu kadar masum duruyordu.

Acaba bana ne yapacaktı? Yada ben ne yapacaktım? Offf.

Oda gözlerini yavaş yavaş açmaya başladığın da hemen kafamı cana çevirdim.

Bir süre sonra ağaçların içinde ki bir eve geldik. Ev 2 katliydi. Etrafında bir kaç koruma vardı o kadar. Galiba burayı pek kullanmıyordu.

Araba bahçeye girdi. Bahçe çok büyük ve güzeldi. Araba durunca önde ki adam hemen inip tae'nin kapısını açtı. Şuan korumalar bizden uzaktı dümdüz koşsam kaçardım.

Hemen arabanın kapısını açtım ve koşmaya başladım. Daha 10 adım atmamıştım ki saçımdan çekilip sert bir göğüse çarptım. Tae saçlarımı iyice çekip kafamı yukarı kaldırdı.

"Kaçabilecegini sanıyorsan aklından çıkar küçük"

Dedi ve beni önüne attı.

"Yürü!"

Bende mecburi bir şekilde önünden eve yürüdüm. İçerisi çok güzel ve modern di. Gerçekten sevmiştim.

Ben üst kata çıkacaz sanarken birden aşağıya inen merdivenlere yöneldi. Bende arkasından gittim.

Aşağıda düz bir koridor vardı ve sonunda ise bir kapı vardı.

Kapıyı açtı ve Benide içeri soktu.

Iceride bir yatak bir dolap vardı. Odanın içinde başka bir kapı daha vardı sanırım bu kapı banyoya açılıyordu.

Tek takıldığım şey pencere olmamasıydı.

Ne ara arkama geçtiğini bile bilmiyordum. Kapı kapandı, heme arkamı döndüğüm de kilitledigini gördüm.

"Gelelim sana..."

Onunla aynı odada kalmak bile beni korkutuyordu. Kalbimin ritmi bozulmuştu bile.

Kollarını açtı ve odayı gösterdi.

"Bundan sonra burada kalacaksın. Eğer bana karşı herhangi bir yanlışın olursa cezasını alırsın. Bunun dışında da her dediğimi yapacaksın. İtirazsız."

Sesimi çıkarmadım ne diyebilirdim ki zaten.

"O zaman ilk isteğimi söyleyeyim, sende bana ait bir şey var."

Hayatım da hiç görmediğim adamın neyi bende olabilirdi ki?

"Kolyeni bana ver"

Kolyem mi? Hemen elim kolyeme gitti. Olmaz bunu veremem. Bu kolye kendimi bildim bileli Boynumdaydı.
Hiçbir zaman çıkarmadım ve şimdi bu adam istiyor diye vermeyeceğim.
Hem neden istiyor ki?

"Neden istiyorsun"

"İlk kuralı unuttun galiba. Itirazsiz dediklerimi yapacaksın"

"Hayır bu benim için öneml-"

"Veriyor musun vermiyor musun "

"Vermeyeceğim"

"Peki sen bilirsin"

Üstüme doğru geliyordu. Geri geri gidiyordum taki sırtım duvara değene kadar. Eli boynuma doğru uzandı. Daha ne olduğunu anlayamadan boynumda bir sızı hissettim.

Kolyemi koparıp almıştı benden.

"Ne yaptın sen!? Ver onu bana."

Ama bana cevap bile vermeden kapıya doğru gitmişti. Hemen arkasından koşup kolunu tuttum. Kendime çevirdim.

"Kolyemi Ver dedim sana!"

Gözleri kolunda ki elimdeydi.

"Kim sana bana dokunma hakkını veriyor"

Şaka mı yapıyordu bu.

"Bak o kolye benim için değerli. Lütfen verir misin?"

Eli kolunda ki elime gitti. Elimi tuttu sıkarak bıraktı. Canımı acitmisti.

"Artık benim oldu"

Bu kadarı yetmişti artık.

"Ne sanıyorsun sen ya kendini!? Ver dedim sana onu!!"

Yüzüme yediğim sert tokatla neye uğradığımı şaşırdım.

"Bir daha bana saygısızlık yaparsan bundan daha fazlasını yaparım sana"

Dedi ve gitti. Yerde cenin pozisyonunu aldım ve ağlamaya başladım. Neden ben ya neden ben?
Babamın suçunu neden ben çekiyordum?

Ağlamaktan başım ağrımaya başlamıştı. Göz kapaklarım da istemsizce kapaniyordu. En sonunda da uyudum.

》》》》

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama duyduğum sesler ile uyanmıştım. Ayağa kalktım ve lavaboya gittim.

Yüzümü filan yıkayıp odadan çıktım. Biri kapımın kilidini açıyordu. Kapı açılınca içeri tae geldi.

"Takip et beni"

Dedi ve yürümeye başladı. Bende mecburi bir şekilde onun peşinden gittim.

Birlikte salona gittik. Salonda altı tane adam daha vardı. Bu kadar erkeğin içinde yalnız olmak beni korkutuyordu.

Hepsi bana kinarcasina bakıyordu. Galiba bunlardı beni sevmiyordu.

İçlerinden biri

"Bu mu?"

Dedi. Evet kesin anlamıştım beni sevmiyorlardı.

Tae kafasını olumlu anlamda salladı ve koltuğa oturdu. Ben ise hala ayaktaydım.

"Geç otur şuraya " deyince tae, geçip tekli koltuğa oturdum.

Çekingen gözlerle etrafıma bakmaya başladım. Neden getirtmişti beni buraya? Boş boş bakmam için mi?

Bir süre kimse konuşmadı. Bir koruma elinde küçük bir demir kutuyu masanın üstüne bıraktı ve başını eğip gitti.

Tae elindeki kolyemi cebinden çıkardı. Kolyemin ucunda küçük bir deniz kabuğu vardı. Tae deniz kabuğunun arkasını çevirdi.

Arasında küçük yuvarlak siyah bir nokta vardı. Tae o noktayı küçük kutunun önündeki ekrana dokundurdu.

Ve ardından onaylar bir ses geldi. Tae kutu açılınca kolyemi hemen yanında yanan şöminenin içine attı.

O kolyemi atmıştı bana geri verebilirdi. Bunun hesabını ona soracaktım. Ama burada olmazdı. Hayır bu kadar erkeğin burada ne işi var.

Gittikçe kalp ritmi iyice bozuluyordu. Umarım İnternet'e okuduğum o kötü olaylar gibi beni önce taciz edip sonra ormana filan atmazlardı.

Kutunun içinden daha küçük demir bir kutu çıktı. Oda şifreliydi ve bu sefer bir parmak yeri vardı.

"Şaka mı bu!?"

En sonunda o adamlardan biri konuşmuştu.

Taenin gözleri bir süre kutuda dolandı. Daha sonra bana baktı. Yüzünde hiçbir ifade yoktu.

Daha sonra arkadaşlarına kaş gözle beni işaret etti. Daha ne olduğunu anlamadan iki kişi beni kolumdan tutup taenin yanına götürmüştü.

"Dokunma bana! Bıraksana elimi"

Tae elimi tuttu ve baş parmağımı ekrana bastırdı. Kutudan yine onaylar bir ses çıkmıştı.

Kapağı açılınca içinde flaşbellek çıktı.

"Söyleseydin bende parmağımı koyardım. Zora gerek yoktu"

Diyip yerime oturdum.

"Bunun içinde ki bilgileri bilsen açmamak için parmağını bile yok ederdin"

"Ne var o zaman onun içinde"

"Neden söyleyeyim sana?"

Dediğin de sustum. Daha fazla onunla tartışmak istemiyordum. Daha sonra tekrar kolumdan tutulup eski odaya atıldım. Sanırım bu koladan tutup çuval gibi atılmasına alışmam gerekecekti.

Mafya KİM TAEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin