~6.Bölüm~

44 7 0
                                    

Kat hemşiresi hazırladığı tedavi tepsisini ona doğru uzattı. "403 numaralı oda Alaz Karan. Bol şans." Kaldığı odanın numarası 406 ve tahminine göre bu oda Ayşe hanımın karşısındaki odaydı ve onun adını ilk kez duyuyordu. Donuk bir yüz ifadesi dakikalarca kat hemşiresinin dikkatini çekti. Artık onun adını biliyordu. Gözlerinin esaretinde kaldığı adamın adı Alaz'dı. İçinden onun adını sayıklıyor ve bu isim kulaklarında yankılanıyordu. Kalp atışlarını boğazında hissediyordu. Şimdi aklında her sabah seslenmek istediği bir isim vardı. Bir an için bunun hayalini kurmaktan kendini alamadı. Kat hemşiresi omuzuna dokundu. "İyi misiniz?" Omzunda hissettiği yumuşak dokunuş onu hayal dünyasından uyandırdı. "İyiyim."

Ona bir kez daha görünmekten korkuyordu ama görmek için de kendine bir bahane bulamamıştı. Kendini ondan gizlemek için hızlı bir şekilde karar verdi. Kat hemşiresinden maske ve bone istedi. Lavaboya gitti ve aynanın karşısına geçti. Boneyi saçlarına geçirdi ve tüm saçını bine altında gizledi. Maskeyi eline alarak burnunun en üst kısmına kadar getirdi ve iplerinden sıkı sıkıya bağladı. Onu görmek için kendini hazır hissetmesi gerekiyordu ve artık hazırdı.
Tedavi tepsisini eline alarak koridor boyunca yürümeye başladı. Koridorun uzun ve derin boşluğu onu karanlık bir mağaraya girdiği hissi veriyordu. Başının döndüğünü hissetti. Parmak ucu ile duvardan destek alarak duraksadı. Derin nefes aldı ve yürümeye devam etti. Kapı önüne geldi ve üç kez kapıya vurdu. "Girin." İçeriden gelen ses onun bu heyecan dolu gecesine bir kez daha damgasını vurmuştu. Kapının kolunu avucu ile sıktı. Yavaşça açtı ve içeri girdi.
Kapıdan gelen gıcırtı sesi tüm koridorda yankılandı. İçeriye onun ter kokusu ve kendi boynuna sıktığı parfümün karışımının kokusunu aldı. Burnundan derin bir nefes alarak içine çekti.

Elimde ki tedavi tepsisini yatağın kenarına koydu. Göz ucuyla odaya baktı. Oda içerisinde yanan ışık, kısık ve sarı renkteydi. Aydan hanım'ın koltukta uyuduğunu fark etti. Odanın karanlık oluşu Melina'nın tanınma ihtimalini daha da çok düşürüyordu. Tedavi tepsisinde ki turnikeyi eline aldı. Elinin titrediğini hissetti. Bu Alaz'ın gözünden kaçmadı. "Kendinize güveniyorsunuz değil mi?" Kendisine sorulan bu soruya yanıtını verdi.
"Evet." Dediğinde sesinin çatallandığını hissetti. "Kolunuzu uzatın." Alaz kolunu uzattı ve yumruğunu sıktı. Turnikeyi koluna sıkıca bağladı ve ona doğru yaklaştı. Parmak uçları ile kolundaki damarın yerini aradı. İntrakete uzandı ve kapağını açtı. Derin bir şekilde aldığı nefes onun kolunda sıcak bir rüzgar etkisi yarattı. İğneyi kırkbeş derecelik açı ile derisinden içeri geçirdi. Alaz yatağın kenarını sıktı ve hissettiği sivrisinek ısırığı sonunda ellerini serbest bıraktı. "Oldu mu?" İğneyi yuvasından çıkardı ve kanın geldiğini gördüğünde; "Oldu." Diyerek cevapladı. "Sonunda." Tepsiye uzanarak bantı eline aldı. Damar yolunu sabitlemek için biraz daha eğildi ve bone içerisinden aşağı süzülen bir tutam saçı onun kollarına değdi. Alaz hissettiği bu tatlı kaşınmanın etkisinde kaldı. Bu tanıdık bir dokunuştu. Ellerine baktı . Paterica da gördüğü kadının ellerine benzetti. Bilekliği aradı gözleri ama Melina bilekliği çıkartmıştı. Saçlarının ona verdiği bu hissi hatırlıyor gibiydi. Gözlerine ilişti. Melina ona bakmamakta direniyordu.
"Elleriniz titrediğinde bir kez daha olmayacak sandım. Doğrusunu söylemek gerekirse elinizde hafifmiş."
Melina yüzünü ona çevirdi. Ona son kez baktığına kendini inandırmak istedi. Maske altında görünmeyen dudakları ile gülümsedi. Dudaklarında ki bu gülümsemeye gözlerinde çizgiler eşlik etti. Alaz onun güldüğünü fark etti ve oda gülümsedi. Gözlerinde ki bakış ve duruş ona tanıdık geliyordu. İstemsizce ismini sordu.
"İsminiz nedir." Derin bir nefes aldı. "Melina " Alaz gözlerini ondan ayırmadı.
"Teşekkür ederim." Dediği anda gözlerini ona çevirdi. Bu kaçamak bir bakıştı. Saniyeler hızla sayıldı ve Melina gözlerini ondan sakladı. Ayağa kalktı ve tepsiye uzandı. "Geçmiş olsun." Hızlı bir şekilde kapıya doğru ilerledi. Bu hareket sonucu gelişen rüzgar dalgaları arasında başında ki bone yere düştü. Kapıya uzandı ve dışarı çıktı. Kat hemşiresine tepsiyi uzattı. Ona teşekkürlerini dile getiren hemşirelerin onun yüzündeki soluk ve anlamsız ifadesi dikkatlerini çekmişti. " İyi misiniz."
"İyiyim. Teşekkür ederim tekrar kolay gelsin." Lavaboya doğru ilerleyerek başında ki bone ve maskeyi çıkardı. Musluğu açtı ve yüzünü yıkadı. Bu gece onun için zor bir gece olacağını düşündü. Odasına giderek kendini yatağa attı. Olanları unutmak istercesine gözlerini kapatıp kendini uyumaya verdi. Alaz ise odasına giren kadının geride bıraktığı kokuyu içine çekti. Bu kokunun ona tanıdık gelmesi hiç de anlaşılır bir durum değildi. Her iki beden iki ayrı oda da birbirlerinden habersiz gecenin siyahında uykuya dalmışlardı.

~ KUVARS ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin