Alaz salonda ki masayı gösterdi.
"Orada garajın anahtarı olacak onu bana getirir misin?"
Yaman hızlıca salona girdi ve anahtarı aldı.
"Buyur abi"
Alaz anahtarı garaja doğru tuttu. Yaman gördüğü manzara karşısında şaşırmıştı. Garajın içinde eski bir karavan bulunmaktaydı. Yarısı mavi renkteydi bu renk gökyüzünü anımsatıyordu. Bir diğer yarısı ise sahil kenarında bulunan kum rengini andırıyordu. İçerisinde küçük süs detayları bulunuyordu. Yaman karavana doğru baktığında içerisinde küçük bir mutfak ve bir kaç adet küçük sandalyeler gördü. Karavanın arka kısmında bulunan yatağın üzerinde okunan kitaplar ve tavanında birbirinden renkli ışıklar bulunuyordu. Karavanın kapısını açtığında içeriden dışarıya doğru yayılan tatlı bir koku vardı. Bu küçük karavan çok eski modeldi. Bu zamana kadar bu kadar temiz kalmasına anlam veremedi.
"Çalışıyor mu?" Gülümseyerek ona doğru baktı.
"Hemde saat gibi. Tik tak tik tak."
"Bu çok harika bir şey. Bununla ne yapmayı planlıyorsun? Satacak mısın?"
"Hayır tabi ki neden satayım. O benim en büyük hayalim. İnsan hayalini satar mı hiç o benim ilk arabam."
Yaman şaşırdı. Direksiyonun başına geçti ve karış karış inceledi. Başını pencereden çıkardı.
"İlk araban karavan mıydı?"
"Evet onunla beraber gidemediğim çok yer var. Kafa dinlemek için birebir." Kapıyı açtı ve aşağı indi.
"Eee bu karavanın bir adı var mı?
"İlkim."
"Güzel isim o da ilk olduğundan galiba. İlk arabanın karavan olması ilginç. Başka ne yapacaksın?"
"Bilinmeyen bir şehre belki de kendi şehrim için uzun bir yola çıkacağım. Hayalleri olan bir tek sen değilsin."
"Bilinmeyen şehir de neresi?"
"Sevebileceğim bir kadının şehri olduğunu düşünüyorum. Zaten kadınlar şehir gibi değil midir? Bu karavanla onun şehrinin çıkmaz sokaklarında gezeceğim." Yaman elini cebine doğru attı ve ona yaklaştı.
"Bu kaza sana yaramadı."
"O nedenmiş?" Yaman başını salladı. Ellerini tekrar cebine koydu. "Bu aralar fazla duygusalsın."
"Farkında olduğum ve olmasını istediğim bir çok şey var." İki elini havaya kaldırdı ve avuçlarını gökyüzüne doğru uzattı.
"Bu aralar modum böyle."
"Peki bu karavan çalışıyor mu?"
"Bir kaç arızası kaldı. Onları hallettik mi uzun bir süre buralarda olmam." Çimenlerin üzerine oturdu. Bir çöp tanesi çimeni kopardı ve dudaklarının arasına aldı. Durgun bir ifade ile söylendi.
" Keşke beni de götürsen." Onun bu durgun tavrı Alaz'ın gözünden kaçmadı.
"Neden?"
"İçimde hep uzaklara gitme isteği vardı. Uzaklara gitme isteği kimin içinde yok ki. Hiç bitmeyen bir yol, her gün farklı yerlerde olmak. Üzerine birde ormanın içinde küçük bir ev. Ama böyle ahşaptan, tek bir odası olsa bile tüm dünyalar benim olurdu. İnsan o kadar çok yoruluyor ki bir saatten sonra sessiz bir yerde dinlenmek istiyor. Her sabah bir sahil kenarında, her akşam bir köy kasabası. Böyle hayvanların bulunduğu yerde olacaksın ama insanlar uzak kalacak. Sonra da gün batımına yakın bir yerde uyuyacaksın. Kaçıp gideceksin buralardan, her sabah sert bir kahve ve kitaplar.
Her gece film izleyeceksin böyle doğa sineması yapacaksın kendine. Sonra tekrar yola çıkacaksın. Nereye gittiğini bilmeden nereli olduğunu bilmeden."
"Çok uzaklara gittin Yaman "
"Güzel bir fikir abi umarım tez zamanda yola çıkarsın. En çok ne yapmak istiyorsun?"
"Ne mi? Mesela birilerinin bana adresimi sormasını çok istiyorum. Bu soruyu sorduklarında sadece gülümsemek istiyorum."
"Vay." Yaman ayağa kalkarak sesini bir kadın gibi çıkardı.
"Siz nerede oturuyorsunuz beyefendi?" Alaz kahkahalara boğularak karnını tuttu. "Gerizekalı."
Yaman karavana doğru koşarak içini kurcalamaya devam etti. Alaz bastonu aldı ve sekerek onun yanına doğru ilerledi. Yaman'ın torpidoya doğru uzandığını gördü.
"Dur " Yaman ani bir şekilde durdu.
"Orayı sakın açma." Yaman torpidoya uzunca baktı. "Neden."
"Dedim ya benim de hayallerim var." Yaman gülümsedi.
"Hayallerin bir torpido da mı gizli yani?"
"Eşşek ne anlar hoşaftan demişler." Yaman usulca koltuğa oturdu.
Aşırı merak ediyorum. Ayrıca bir torpidoya hayallerini koymak nedir?"
"Senin bildiğin ya da sandığın gibi hayalim yok benim. Ben küçük şeylerden mutlu olan insanım."
"Küçük şey?" diyerek güldü. "Komik mi?" Diyerek oradan uzaklaştı. Yaman karavandan inerek peşinden yürüdü.
"Hadi abi söyler misin? Gerçekten çok merak ettim."
Alaz sessiz bir şekilde ona yüzünü döndü. "Şarap "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ KUVARS ~
RomantizmUnutulamayan gözlerin özlemini yaşayan iki insanın eşsiz buluşması. Bu bir kaçış, herkesten uzak bir yaşam hikayesi. Alaz ve Melina'nın karavan da hayat sürmesi ve sonrasında bir dağ evinde yaşananlar. 🦋 "Bir kelebek ağrısıydı. Vakit dardı, mevsim...