"iyi ki bir soru sorduk. Bu kadar uzun olacağını hiç düşünmemiştim. Sanırım daha önce bir aşk yaşadın ya da yaşıyorsun. Yani yaşamayan insan bu kadar bilgi sahibi olamaz." Gözlerini dışarıya çevirdi.
"Evet daha önce bir birliktelik yaşadım."
"Ondan geliyor yani bu saç okşamalar ."
Salonda derin bir sessizliğin rüzgarı esiyordu.
"Ayrıldınız mı?"
Başıyla onayladı. Yaman'ın sevecen ve şakacı tarafı git gide kendini kaybediyordu.
"Onu hala dün gibi özlüyorum. Ya da ben her gün dün ki gibi yaşıyorum. Aslında onunla barışmayı çok istiyorum. Bir yanımda onu hiç istemiyor."
"Niye diye sormak istemiyorum bu hayatının en önemli kararı olabilir. Seni yanıltmak istemem ama kendini iyi dinle. Çünkü bir kadına sahip olmak mutluluğun kendisidir.""Sen hiç aşık oldun mu abi?"
Açığa çıkan duygu durum bozukluğu onlar da arkadaşlık etkisi yaratmaya başlamıştı.
"Bilmiyorum. Bu aşk değil ama daha öncesinde onu tanıyorum gibi, tuhaf ama huzurlu."
"Özlüyor musun?" İşaret parmağı ile baş parmağı arasında ki kısa boşluğu gösterdi. " Eh işte birazcık.""Küs müsünüz?"
"Biz hiç küsüşmedik ki. Onu bir kere gördüm. Keşke onunla bir kerede olsa küsme fırsatını yakalayabilseydim. Barışmanın verdiği mutluluğu o zaman tadıyor olabilirdim."Yaman yüksek bir ses ile ona doğru yaklaştı.
"Sen ciddi misin abi ilk defa mı gördün?"
Demet mutfağa doğru ilerlerken onlara doğru baktı.
"Şiş! Oğlum sakin karizmayı çizdirme duyacaklar." Demet'in konuşulanları duyduğunu anlamıştı." Demet bana bir kahve yapar mısın?
"Bizim ki aşık olmuş Gonca abla."
"Ne diyorsun sen! Kime?"
"Vallahi bilmiyorum ama durumu hiç iyi değil."
"Neyse sus duyar filan sonra bizim için hiç de iyi olmaz."
Yaman nasıl tanıştıklarını duymak istedi.
"Anlatmak ister misin?"
"Tamam ama bugün değil. Söz başka bir zaman anlatacağım."
Ensesine attığı tokat salonda yankı yaptı.
"Hadi başla bakalım fenerbahçeli'ymiş." Maça kaldığı yerden devam etmeye başladı.Melina, arkadaşının geleceği süre boyunca denizi izlemeye devam etti. Hava da oluşan kara bir bulutun gövdesi tüm dünya yüzeyine vurmuştu. Rüzgârın etkisi ile oluşan koca bir toz yığını cadde de halkalar oluşturuyordu. Keskin bıçak gibi esen rüzgar insanı korkutmaya yetiyordu. Avucunu havanın boşluğuna doğru uzattı. Yağan yağmur taneleri avucunda küçük bir göleti oluşturuyordu. Avucunu kapattı ve içindeki gölün denize dökülmesini sağladı. Havanın bir anda bozulması ile arkadaşının ne durumda olduğunu merak etmesi üzerine telefonuna sarıldı.
"Serpil neredesin?" Kapıda sırılsıklam ıslanmış bir hâlde içeri girdi.
"Geldim! Geldim kapat." Saçlarının ucundan yere damla damla yağmur taneleri akıyordu. Dişleri birbirine çarpıyor ve ısınmak için kollarını ovuyordu.
"Ay çok kötüyüm. Şuradan şuraya gelene kadar nasıl ıslandım. Üstelik taksiyle geldim."
Melina'nın yüzünde onu çağırdığına dair pişmanlık vardı. Onu iltifat dolu bir cümle ile ısıtmak istedi.
"Bence böyle çok tatlı olmuşsun." Kollarını açtı ve ona sımsıkı sarıldı. Omuzlarında ki yağmur taneleri yüzüne bulaştı. Serpil onun sırtını sıvazlıyordu.
"Senin neyin var?"
"Biraz yorgunum."
"Bana ne olduğunu anlatmayacak mısın?" Sandalyeyi çekti.
"Gel otur sana herşeyi anlatacağım."
Yağmura ve caddelerde ki sele dayanamayan sokak lambaları bir bir kapandı. Gökyüzündeki kara bulutlar yeryüzünde siyah bir renge çalındı. Kafe sahibi her masaya özenle mum koydu ve ardından onları bir bir yaktı. Gökyüzü beyaza büründü. Bu bir şimşeğin dünyaya uyarısıydı ve sonrasında gelen gök gürültüsü kulakları sağır edercesine inledi. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur dindi. Sanırım toprak uzun süredir susuz kalmıştı. Yeryüzünde ki tüm suyu midesine indirdi. Caddelerde sönen ışıklar birer birer yanarken insanlar ise pusu kurdukları yerlerden çıktı. Havanın eski haline dönmesiyle birlikte Melina derin iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ KUVARS ~
RomanceUnutulamayan gözlerin özlemini yaşayan iki insanın eşsiz buluşması. Bu bir kaçış, herkesten uzak bir yaşam hikayesi. Alaz ve Melina'nın karavan da hayat sürmesi ve sonrasında bir dağ evinde yaşananlar. 🦋 "Bir kelebek ağrısıydı. Vakit dardı, mevsim...