Otobüsün camına yasladığım kafam, bir çıkıntının daha üstünden geçmemizle çarparak tok bir ses çıkarttı. Uykunun esiri olmuş, her kafam çarptığında canım yansa da gözlerimi açmamak için direniyordum.Kafam tekrar önüme düştüğünde aldırmadan uyumaya devam ettim. Otobüsün içindeki grup, radyoda çalan saçma sapan bir şarkıya eşlik ediyordu. Boynumun ağrısı bıçak gibi saplanıp, tutulma haberlerini verirken hareketsiz kalan bacaklarım uyuşmuştu. Boynumu sağa sola doğru hareket ettirdiğimde, duyduğum kemik sesleri bi an için beni bile korkuttu. Yaptığımız frenle durduğumuzda coşkulu sesler, geldiğimizi haber veriyordu.
Gözlerimi açtığımda uyuşuk bir şekilde etrafa baktım. Uzun çam ağaçları, puslu ve kasvetli hava, kamp yapmak için oldukça uygun bir ormanlık alandı. Herkes inmiş heyecanla çantalarını alırlarken, yavaş adımlarla bende aşağı indim. Yüzüme vuran Eskişehir'in soğuğu dişlerimi tıkırdatmıştı. Muhtemelen yeni uyandığım için daha çok üşüyordum ve sersem gibi bakıyordum. Kollarımı birbirine dolayıp ısınmaya çalışırken, herkes çantasını almış çadırlarını kurmak için yer seçiyordu.
"Kızım bir tek bu çanta kaldı, senin mi?"
Otobüs şoförü bagaja doğru eğilmiş, lacivert büyük kamp çantasını gösteriyordu. Daha önce hiç kullanmadığım çantayı ilk görüşte tanıyamasam da sonradan kafam ile onayladım.
"Evet, benim." Çantamı bana doğru uzattığında alıp arkamı döndüm.
Dört yılımı birlikte geçirdiğim ama zerre kadar tanımadığım, aynı bölümde bulunduğumuz insanlara baktım. Pek arkadaş canlısı biri değildim. Elbette konuştuğum kişiler vardı ancak hep mesafeli olurdum. Bu kamp, son senemize özel planlanmış bir aktiviteydi.
Geleceğin ebeleri olarak eğlenmek, bizimde hakkımız olarak görülmüştü sanırım. Ayrıca aynı üniversiteden yine sağlık bölümünden başka insanlar da vardı. Bu da oldukça kalabalık olmamızı sağlamıştı.
"Efsa istersen burası boş, gelebilirsin." Adımı seslenen kişiye dönmek için kafamı arkama çevirdim.
Adım Efsa.
Efsa Keskin.
Cennet ırmaklarından birinin adı olarak geçiyordu. Ayrıca efsuncu, şeffaf, temiz demekti.
Seslenen kişi yani Yeliz tanıdığım kadarıyla iyi bir kızdı, her zaman bana yardımcı olmaya çalışıyordu.
Ona gülümsedikten sonra gösterdiği yere doğru geçtim. Erkek arkadaşı Arda ile birlikte aynı çadırda kalacaklardı. Çantamı omzumdan yere indirdikten sonra çadırımı çıkarttım. Nasıl kurulacağını bilmiyordum ama bir şekilde çözeceğimi düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENÇE
Fantasy"Eşim." Kalın, ve erkeksi sesiyle konuştuğunda zifir karanlığa karışan gözlerini göremiyordum. Deli gibi titrerken, elimde ki odun parçasına parmaklarımı bir kelepçe gibi kilitledim. Arkama doğru baktığımda karanlık ıssız yol, bütün umudumu darmadu...