Bölüm şarkısı - Mert Demir |Seni Seviyorum|Ruhumdan bir parça kopuyordu.
Hayır, biri ruhumu çalmaya çalışıyordu.
Hayatım boyunca çekmediğim bir acının kollarındaydım. Vücudumun merkezinden geçen sert cisim ile bir ayna gibi tuzla buz olarak dağılmıştım. Neydi bu kadar acı veren bilmiyor, görmüyordum. Ancak beni mahvediyordu.
Ve şimdi ayağa kalkamıyordum.
Bardaktan boşanırcasına akan kan bedenime veda eder gibiydi.
Ben ölüyordum.
Aldığım nefes boğazımda yumruk olurken dudaklarım arasından çıkan soluklarım fazla cansızdı. Etrafımda oluşan hareketlenmeyi hissediyor ancak gözlerimi aralamak için insanüstü bir çaba harcamam gerekiyordu.
Sert bir yerde yüzüstü yaztıyordum ve etrafımda ki hareketliliğin rüzgarı yüzüme vuruyordu. Yanağımda hissettiğim sıcak iri el, yavaşça okşarken kim olduğunu çoktan anlamıştım.
"Efsa? Beni duyuyor musun bebeğim. Uyuma yalvarırım uyuma." Sesinde ki telaş elle tutulur cinstendi. Kuruyan dudaklarımı hareket ettirip bir şey söylemek istesem de yaptığım şey titrek bir nefes almak oldu.
"Hızlı ol!" Dedi birine. "Çok kan kaybetti daha hızlı ol!"
"Nasıl oldu bu?"
Soner'in sesi de telaşlıydı. Yarama doğru bakarak konuştuğunu hissettiğim sırada metal sesini duydum. Daha sonra ise üzerimde ki kıyafetin kesildiğini hissetmiştim.
"Bana gelecekti." Dedi donuk bir sesle.
"Hedef bendim, o değildi." Sanki Soner ile değil kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Acele et dedim sana, ona bir şey olmayacak." Aksini kabul etmeyen bir tavırla konuşmuştu.
"O zaman daha dikkatli olacaktın!"
Soner'in sesi yükseldiğinde ortam daha da gerildi. Bunları konuşurlarken işlerini yapmaya devam ediyorlardı.
Yan tarafımda ağlayan ses yüzüme doğru yaklaştı. "Efsa bizi duyuyor musun?" Sedef'in daha önce hiç duymadığım hıçkırıklı üzgün sesi doldu kulağıma. Gözlerimin üzerine acımın yükü binmişti. Açamıyordum, konuşamıyordum.
"Siktir." Fısıltısı sırtımda açılan yaraya çarpıp bana döndü.
"Okun yarısından çoğu girmiş." Dedi Soner panik içinde. Dağhan yaralandığında bile duyduğumdan daha çok bir korku vardı sesinde. Durumum düşündüğümden daha kötüydü, görmesem de farkındaydım. Umut, şimdi kör birine gökkuşağını anlatmaktan farksızdı. Yaşayacağıma dair olan bütün inancım akan kan ile birlikte yitiyordu.
"Ona." Dedi tek nefeste. "Hiçbir şey olmayacak."
Bulunduğum oda, yattığım yer her yer soğuktu. Onun sıcaklığına onun bedenine ihtiyacım vardı. "Şunu dök." Dedi Soner. Sırtımda yakıcı soğuk his uğradığında kalan son gücümle bir ses çıkarttım.
Yüzümden ayrılmayan eli titredi.
Alnıma dudaklarını bastırırken sırtımda birden fazla el hareket ediyordu. "Özür dilerim." Dudaklarından süzen nefesi bile ona tutunmam için bir sebepti. "Benim yüzümden çok özür dilerim. Affet. Çok özür dilerim."
Dudaklarımı aralamaya çalıştığımda başarısız oldum. Acıdan kayan gözlerimi aralayarak ona son kez de olsa bakmak istedim. Kirpiklerim arasından süzen cılız ışık ile onun güzel yüzü gözümün önüne geldiğimde, burukça gülümsedim. Gözleri bana yalvarır gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENÇE
Fantasia"Eşim." Kalın, ve erkeksi sesiyle konuştuğunda zifir karanlığa karışan gözlerini göremiyordum. Deli gibi titrerken, elimde ki odun parçasına parmaklarımı bir kelepçe gibi kilitledim. Arkama doğru baktığımda karanlık ıssız yol, bütün umudumu darmadu...