Jimin arkadaşının önerisi ile Bangthree grubunu dinlemeye başlar. Üç üyesinden ortanca olanı Min Yoongi ona çok çekici geliyordur. Bir gün bu grubun konserine gider ve olanlar olur...
Yoonmin
[devam ediyor...]
"idol Min Yoongi birkaç gün önce alışveriş merkezinde birlikte olduğu çocukla tekrar görüntülendi. Daha öncesinde araç kamerasından bir fotoğrafları ortaya çıkan ikilinin öpüşmesi beklenmedik bir durumdu! Hayranları onların çok yakıştıklarından bahsediyorlar!"
*Birkaç çekilmiş fotoğrafları*
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*dün akşam yaşanan olayın görüntüleri*
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"grup arkadaşı Jeon Jungkook da yanlarındaydı. Bu genç çocuğun Yoongi nin sakatlanmasını kurtarmasıyla tanışmışlardı. Belki de ilk görüşte başlamıştır bu aşk?"
~Yoongi~
Gördüğüm haberin ardından dakikalar olmadan telefonum çalmıştı. Menajerim arıyordu. Derin bir nefes alarak açtım telefonu.
"alo"
"bay Min haberleri gördünüz mü?"
"evet gördüm"
"sizinle konuşmak istiyorlar, araba 2 dakika içinde evin önünde olacak"
Telefonu yüzüne kapatıp telefonu odamın bir köşesine fırlattım. Saçlarımı karıştırarak ne yapmam gerektiğini düşündüm. Jimin i aramalı mıydım? Hayır onu endişeye sokamazdım. Çünkü o da şirketin sevgiliye hele de erkek bir sevgiliye asla izin vermeyeceğini biliyordu.
Tırnaklarımı stresle kemirirken penceremden gelen siyah arabayı görmüştüm. Yere attığım telefonu alıp aşağı adımladım. Paltomu alarak çıktım dışarıya. Kapıyı açan Hoseok ile gülümsedim. Arabaya bindiğimde o da yanıma bindi. Nasıl sıktığımı fark etmediğim telefonumu adımın çağırılması ile bırakmıştım koltuğa.
"bay Min sakin olun lütfen"
Hoseok un güven verici ses tonuyla ona dönmüştüm.
"haberleri görmedin mi Hoseok, nasıl sakin olabilirim"
Gülümseyerek elini dizime koymuştu. Benim rahatsız olmayacağımı biliyordu. Hepimizi iyi tanıyordu çünkü.
"ne diyeceklerini daha bilmiyoruz, belki izin verecekler korkma"
"Jimin çok üzülecek..."
Hayal kırıklığıyla çıkan ses tonum onu da üzmüştü. Elini çekerek o da düşünmeye başlamıştı. Pencereden dışarıyı izlerken sonunda gelmiştik. Şirketin önünde duran arabadan önce Hoseok sonra ben inmiştim arabadan. Dışarıda yüzlerce insanın beni beklediğini görmek strese sokmuştu. Hayranların oluşturduğu ince yoldan önden ben arkamdan Hoseok yürüyerek içeriye girmiştik. Hemen yanımda biten menajerim elindeki tabletten programıma bakıyordu.
"bay Min sizi patron odasında bekliyor"
"patron mu? Kendisi mi konuşacak benimle?"
Bir durum olduğunda genelde yardımcılarından birkaçı konuşurdu. Bu beni şaşırmıştı. Mutlu da etmişti içten içe, çünkü yardımcılarına göre oldukça vicdanlı bir adamdı.
"sizi odasında bekliyor"
Hoseok konuştu ardından.
"bay Min ben dönüyorum bay Jeon çağırıyor beni"
"neden Namjoon evde değil miydi?"
"Namjoon ve bay Kim sabah erken çıktılar nereye gittiler bilmiyorum"
"anladım, tamam ben başkasıyla dönerim"
O gittikten sonra asansöre menajerim ile birlikte binmiştim. Uzun siyah saçlı aynı boyda olduğum kız bana bir şey sormak istiyor da söyleyemiyor gibi bir hali vardı. Ellerimi cebime koyarak göz devirdim ona.
"söyle ne sormak istiyorsun?"
"şey... O genç çocukla gerçekten birlikte misiniz?"
"yok ben aptalım birlikte olmadığım kişiyle sokak ortasında öpüşeceğim, bozma sinirimi lütfen"
Asansör kapısı açıldığı gibi çıkmıştım. Karşımdaki büyük kahverengiyi kapıyı araladım.
"Yoon buyur gel"
İçeriye girip geri kapattım kapıyı. Hafifçe eğildim ve koltuklardan birine.
"nasılsın Yoon?"
"iyiyim sağolun siz?"
"iyiyim, şu konuyu halledelim önce, anlat bakalım kim bu Park Jimin?"
