21🍁

18 3 0
                                    

Sokak lambalarının bir yanıp bir söndüğü sokakta hızlı adımlarla yüzüyorum. Birkaç sokak ötesindeydi apartmanım. Bu soğuk havada sanki 50 kilometre yol yürüyor gibiydim. Kulaklıklarımdan sadece bir tanesini takmış bir yandan da müzik dinliyordum. Şarkımı bölen şey tekrardan çalan ve arayan Yoongi olmuştu. Bu çocuk beni böyle sürekli arayacak mı?!

"efendim"

"kendi evine gittin mi?"

"hayır şuan yoldayım ne oldu?"

"kapıda bekliyorum seni hızlı ol biraz dondum burada"

"ne?"

"hadi koş özledim seni"

"t-tamam geliyorum"

Telefonu kapatıp sırıtmamı tutamayarak koşmaya başladım. Onun sesini duymak beni ısıtmış gibiydi. Vücudum hem koştuğum için hem de onun sayesinde yanıyordu artık.

Bir süre sonra apartmanın önünde siyah bir araba ve arabanın içinde beklemek yerine bu soğukta dışında bekleyen Yoongi yi gördüm. Şapşaldı gerçekten. Hızlı adımlarla yanına giderken kollarını iki yana açtı. Ben de kollarımı açıp boynuna atladım sevgilimin. Onun elleri belimi sıkıca sarmıştı.

Kalbim hem koştuğum için hem de bana sarılan yunan tanrısının imrendiği beden yüzünden çok hızlıydı.

Kollarımı ondan yavaşça ayırırken konuştum.

"buz gibi olmuşsun hadi içeriye geçelim"

"evet hadi geçelim ısıt beni sevgilim?"

"çok fenasın, yürü!"

Gülüşerek apartman içine adımladık. Bir kat merdivenlerden sonra dairemin kapısındaydık. Anahtarım ile kapıyı açıp birlikte girdik içeriye. Yorgunlukla anahtarı ayakkabılığın üzerine bıraktım ve üstümdeki kalın paltoyu da askıya astım. O da üstündeki montu soyup astığında aklıma gelmişti onu süzmek. Altında her zaman ki gibi bir kot pantolon, üstünde ise onu tamamlayan siyah bir kazak vardı. Kazağın bir köşesini pantolonunun içine katmış ve bu ona ayrı bir hava katmıştı. Gümüş uzun ve ucunda küçük bir anahtar şeklinde bir süsü olan kolyesi vardı. Ensesine kadar uzamış saçlarını eliyle arkaya doğru tarayıp düzeltmişti.

Onun bu yakışıklılığından sonra ben baya paçoz gelmiştim gözüme. Gözlerim sonunda yüzüne çıkabildiğinde bana bakarak sırıttığını anlayabilmiştim. Yanaklarım bana sırıtan kişi yüzünden pembeleşmişti. Kafamı çevirip içeriye doğru adımladım. Arkamdan geldiğini ayak seslerinden anlıyordum.

"karnın aç mı bir şeyler hazırlamamı ister misin?"

"bugün yeterince yoruldun güzelim"

Koltuğa oturduğumda o da yanıma oturmuştu. Kolunu benim omzuma atarak kendisine sarılmamı sağlamıştı. Boynuna yaklaşmak bana çok iyi gelmişti. Güzel kokusu burnuma doldu. Gerçekten çok güzel kokuyordu. Tarif edilemeyecek bir güzellikti bu. Sanki sevdiğim tüm çiçeklerin kokuları derisinde birleşmiş gibiydi. Kafamı öne hareket ettirip gözlerimi kapatmaktan çekinmedim. Boynuna yapışan burnum ile irkildiğini hissettim.

"üşümüşsün, burnun çok soğuk"

Hemen boynundan geriledim.

"özür dilerim..."

Kollarını belimde hissettiğimde yutkundum. Anında hafif bedenimi ona çevirmişti. Kalçam hala koltuktaydı ama bacaklarım zarif şekilde onun baldırları üzerine uzanmıştı. Bir eli bana gülümseyerek bacağıma gitti. Dar pantolonumu okşuyordu. Acaba altımda genelde yatarken giydiğim bir şort olsaydı ne yapardı diye düşünmeden edemedim.

"özür dileme, ama böyle kendini üşütme"

Yüzüme yaklaşıp burnumun ucuna bir öpücük bıraktı. Sözüne devam etti.

"çünkü -şuanlık- evde seni ısıtmaya hazır bir sevgilim olmayacak"

Güldüm 'sevgili' kelimesini duyduğum gibi. Sırıtarak ben de onun yüzüne yaklaştım. Yanağına bir öpücük bıraktım.

"şuanlık her zaman değil ama ilerde belki?"

Gülerek bana karşılık vermişti. Omuzlarıma sıkıca sarıldığında daha da yaklaştık. Sıcacıktı... Hep bana sarılsın istiyordum.

"Yoongi"

"efendim güzelim"

"sen hep yanıma gelip bana böyle sarıl olur mu?"

"olur, her zaman gelirim, her üşüdüğünde çağır beni"

💌

Alone | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin