Acımasız töre

332 14 3
                                    

Arslan konağı Güne erken ve oldukça sessiz başlamıştı. Yardımcılar ortamın sessizliğinden korkmuş, kahvaltıyı avluya kurup içeri geçmişlerdi bilirlerdi Mirza ağa sinirliyken nasıl bir insana dönüştüğünü o yüzden o sinirden nasiplenmemek adına görevlerini yerine getirip kendi odalarına çekilmişlerdi.
Bugün bu konakta bu topraklar ve töre'nin acımazsız tarafını bir kere daha göstereceklerdi. Bugün iki gencin K hayatı iki gencin hatası ve bencilliği yüzünden bitecek ve bir daha dönülmez yollara sokacaktı.
Delal hanımağa masanın başına geçmiş yerine oturmuştu dün gece hiç uyumamış ağrı kesicilerle sabahı zor etmişti. Onun hayali çocuklarını böyle evlendirmek değildi tamam helini'ni telli duvaklı gelin etmek nasip olmuştu ama şilan ve Mirza töreye kurban olmuşlardı. Hangi evladına yanıp, üzüleceğini düşündü acılı kadın ama isyan etmedi vardır bunda da bir hayır diyip rabbine tevekkül etti eğer bu topraklar da yaşıyorsan toprakların ağası, hanımağası bile olsan töreye kurban olursun delal hanım da töreye kurban gitmek neymiş, bu toprakların acımazsızlığı neymiş bir kere daha anlamıştı.Masa branşın da otururken düşündü rahmetli kocası Sait ağa hayatta olsa böyle olur muydu, çocukları töreye kurban giderler miydi, giderlerdi çünkü bunları yaşamları kaderdi ve evvelden yazılıydı.
Mirza ağa her zaman ki gibi sert duruşuyla aşağı inmiş annesinin masada oturduğunu görmüş direkt yanına geçmişti bütün gece uyumamış , iki pakete yakın sigara bitirmişti. Kendine mi yansın yoksa bütün gece ağlayan günahsız, suçsuz kıza mı yansın bileme di tek bildiği onları bu hale getirenleri hayattı zehir edecekti nasıl ki ikisinin de hayatı suçsuz yere kararmıştı Mirza ağa da onların hayatını karartacaktı. Delal hanım gelen oğluna şefkatli bir tebessüm sundu bugün ve bundan sonrası onlar için artık çok zor olacaktı.
"Günaydın oğlum" Mirza ağa sandalyesini çekmiş yerine oturmuştu
"Günaydın ana "diyerek kestirip attı bir günde on yıl yaşlanmış gibi hissediyordu.
Anasına dönerek konuşmaya başladı
"İmam nikahı kıyılacak kahvaltıdan sonra iki tane hoca ayarladı Salih önce ikisin ki kıyılsın defolup gitsinler gözüm görmesin sonra da bizim ki" delal hanımın ana yüreği bir kere daha yandı yavrusunu, şilanını artık çok zor görecekti şimdiden burnun da tütüyordu. Mirza ağa kahvaltı masasını fark edince Rojda aklına geldi dünden beri belki de kaç gündür açtı evet ondan da nefret ediyordu, onu da sevmiyordu ama şuan Mirza ağa ne kadar suçsuz ise Rojda da bir o kadar suçsuzdu.
Yardımcıları Zeynep ablaya seslendi bir kaç seslenmeden sonra Yardımcı kadın korkuyla Mirza ağanın yanına geldi.
" bir tane kahvaltı tabağı hazırlayın yukarı çıkarın yesin " diyerek emir verdi. Delal hanım oğluna baktı bir kez merhametli oluşu bu topraklar da ki en sevilen özelliğiydi bir ağa olarak e kadar sert ,acımazsız görünsede onun altın da pamuk gibi kalbi vardı. Zeynep hemen denileni yapıp mutfağa giderek rojdaya hızlı bir şekilde tabak hazırlayıp odasına doğru çıktı.üç kere vurduğu kapı sonun da Rojda tarafından açılmıştı.Zeynep kadın gördüğü manzarayla şok oldu güzeller güzelli kız bir günde çökmüş darmadağın olmuştu. Rojda bir kadına bir de getirdiği tabağa baktı ve bir açıklama bekledi.Zeynep kadın konuşması gerektiğini anlayınca tabağa bakarak konuşmaya başladı
"Ağam gönderdi kızım Yemen için" Rojda kadının elinde ki tabağı hiç düşünmeden yere düşürdü ve bağırmaya başladı
"Dalgamı geçiyor benimle haa hiçbir şey olmamış gibi yemek mi yiyeyim bide git o ağana söyle benimle dalga geçmesin ve beni rahat bıraksın hatta beni serbest bıraksın tamam mı duydunuz mu benii" diyerek bağırdı ve ağlamaya başladı bugün nikahın koyulacağını biliyordu ve asla istemiyordu bir çıkış yolu arıyordu dün gece den beri ama bulamıyordu nereye gitse bulunacağını biliyordu. Zeynep abla yere düşenleri hızla topladı ve kapıyı kapatarak kitledi Mirza ağanın dediğini yapmıştı. Kimseye görünmeden mutfağa geçmeyi amaçlamıştı ama Mirza ağaya yakalandı.Mirza ağa bir tabağa bir de karşısın da tedirgin olan kadına bakıyordu
"Yemedi mi "kadın korkarak konuşmaya başladı
"Yemedi ağam yere savurdu hepsini" Mirza ağa sadece başını salladı ve kadını gönderdi.Başını kaldırarak rojdanın kaldığı odaya baktı bu kız onu baya zorlayacaktı Mirza bunun farkındaydı elinden geldiğince sakin kalmaya çalışacaktı yoksa sakinliğini kaybederse olacaklardan sorumlu değildi hiç işi gücü yokmuş, başın da o kadar sorun yokmuş gibi birde Rojda çıkmıştı Rojda geçiçi değil şimdilik onun kalıcı sorunuydu. Avluda bir kaç telefon konuşması yaptıktan sonra adamı salihi yanına çağırdı. Salih Mirza ağanın yanına gelerek konuşmasını bekledi
"Hoca hazır mı Salih "
"Hazır ağam ne zaman dersen gelsin " Mirza ağa daha fazla beklemek istemedi beklemenin bir anlamı yoktu çünkü sıkıntılı bir Nefes alıp vererek konuştu
" gelsin salih gelsin bitsin biran önce şu saçma iş önce onların ki kıyılacak duydun mu nikahları kıyılır kıyılmaz gönderin bu konaktan ikisini de sonra bizim ki" salih ağasını dinlemiş yapacaklarını anlamıştı
"Emredersin ağam"
Konak Mirza ağanın üstüne üstüne gelmeye başladı şu nikah işi biter bitmez kendini dışarı atacaktı. Etrafa bakıp kimseyi göremeyince annesinin yanına geçti salonda tek başına oturuyordu bugün Diyarbakır'dan babaannesi gelecekti Yade piroz yaşlı kadın olayları duymuş büyük bir yıkıma uğramış suçsuz iki gence ve şilana ağlamıştı. Delal hanım oğlunun yanına geldiğini görünce merak etti
"Hayırdır oğul birşey mi oldu" Mirza ağlayan anasının yüzüne baktı bir kez daha içinden kız kardeşine öfkesini kustu gelip adam gibi sevdiğini söyleseydi yok mu diyecekti Mirza ağa gelsin istesin diyecekti sevenleri ayırmayacaktı. Kız kardeşi kolay yolu seçeceğine dönülmez bir yola girmişti.
"Birşey olmadı ana hocayı bekliyoruz gelsin de biran önce bitsin bu sıkıntılı iş" delal hanım başını sallamakla yetindi sadece başka ne diyebilirdi ki bir konuda oğlunu uyaracaktı şimdi tam sırasıydı Mirza ağanın elini şefkatle tuttu ve konuşmaya başladı
"Bak oğlum yapılan hatanın dönüşe yoktur bunu hepimiz biliriz. Bu topraklar da af yoktur ya töreye kurban olursun ya da ölüme siz töreye kurban olan tarafsınız bunu söylerken Her ne kadar yüreğim yansa da sizin için gerçek Budur.Diyeceğim o ki senin kadar yukarı da ki ana evladı da suçsuz yapmazsın bilirim ama sakın o günahsızın canını yakma, I vebale girme o şuan çok zor bir durumda ailesinden koparıldı bir günde ve tanımadığı bir eve ve adama mahkum edildi. Derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti sana hemen kocalık yap demem ama canını yakma birbirinize alışana kadar yeter." Mirza ağa da biliyordu rojdanın suçsuz olduğunu ama onu zorlamasın istiyordu kolay değildi ama istese de istemese Bu durumu kabul etmek zorundaydı.
"Merak etme ana sen ben herşeyin farkındayım " diyerek konuyu daha fazla uzatmadı. Anasını da kırmak istemiyordu yeterince üzgün ve yorgundu.
Salih hocayı alıp gelmişti asıl şimdi herşey başlıyordu yanında da aşiretten bir kaç büyük gelmişti. Mirza ağa misafir odasına almıştı onları salihe komut vermiş Fırat ve şilanı depodan çıkartıp getirtmesini söylemişti kendisi de şimdilik çalışma odasına geçmişti onların yüzünü görmek istemiyordu özellikle kardeşinin yüzünü asla görmek istemiyordu. Bu zamana kadar baba yokluğu hissetirmediği canı, kanı , kardeşinin ihanetini kaldıramıyordu.
Salih depodan çıkardığı Fırat ile şilanı içeri imam nikahının olacağı odaya götürdü Mirza camdan olanları izliyordu ikisi de yıkılmıştı özellikle kardeşi yumruğunu sıkıp duvara bir tane vurdu kardeşine bu kadar öfkeli olması zoruna gidiyordu. Ama kadeşini asla affetmeyecekti.
Delal hanım kızını avluda görünce dayanamayarak yanına koştu ve sıkı sıkı sarıldı onun suçu günahı yoktu o sadece sevmişti tek kızdığı nokta, tek affetmediği konu onları bu hale getirmesiydi.
"Şilanım kuzum benim böyle olacağını bildiğin halde neden yaptın bunu neden benim yüreğimi yaktın neden kızım nedenn " şilan annesine uzun uzun sarılmış kokusunu içine çekmişti uzun süre belki de birdaha annesini göremeyecekti
"Özür dilerim annem ben böyle olacağını tahmin edemedim özür dilerim ikisi de birbirine sarılmış ağlıyorlardı hakkını helal et bana bunu duyayım yeter bana ne olur ana " Mirza ağa pencereden olanları izliyordu bir kişi daha olaylara şahit oluyordu göz yaşları için  de anne kızın feryatlarını izliyordu Rojda  şilan şuan kendisine göre daha şanslıydı çünkü annesinin kokusunu içine çekiyor, doyasına öpüyordu rojdaya bunlar çok görülmüştü. Annesini koklmayı bırak sarılmasını bile çok görmüşlerdi. Salih anne kızı zor da olsa ayırarak ikisini nikah için odaya götürmüştü. Demirhanlardan şiyar birazdan gelip ikisini alacakdı ve belki de şilan bu  konağı bundan  sonra zor görecekti.İkisinin nikahı şahitler eşliğinde kıyıldıktan sonra odadan çıkartılmış konağın dışına götürülüyorlardı.Şilan sessiz ağlamalarına devam ederken Fırat burada bıraktığı kardeşi için yüreğini yakıyordu iki genç şiyara teslim edildikten sonra konağın kapısı kapanmıştı. Şimdi nikah sırası Mirza ağa ve Rojda da idi Salih mirza ağaya haber verdikten sonra aşağı indi.
Mirza ağa derin bir nefes alıp, sabır dileyerek rojdanın odasına gitti.  kapıyı açmadan önce ekin kalacağına dair kendine söz verdi ve kapıyı açti kapıyı açar açmaz rojdanın yerde oturup ağladığını gördü iki gencin hatası günahsız bir kızın göz yaşlarına sebep oluyordu ama rojdaya olan siniri de geçmek bilmiyordu herşey onun abisi yüzünden olmuştu.
Rojda açılan kapının ardından Mirza ağayı görünce ayağa kalktı ve yanına yaklaştı Mirza ağa ağlamaktan gözleri şişen kıza baktı bir gece de gerçekten çökmüştü daha fazla uzatmak istemedi ve kolundan tuttu
" hoca bekliyor aşağı da nikahımızı kıymak için haydı" Rojda duyduklarıyla şok olmuştu biliyordu ama bu kadar erken olacağını bilmiyordu daha olayların şokundayken birde birazdan nikahlanacaktı.
"Bırak beni hayatta nikah kıymam ben seninle benim ne suçum var da ben bunun bedelini ödüyorum haa ne suçum var da ailem de uzaktayım söyle bana Mirza ağa" Mirza ağa burun kemiğini sıktı bu sinirlerine hakim olmak için yaptığı bir hareketti.
"Benim ne suçum var lan haa benim ne suçum ,günahım var ki seninle nikahlanırım ben çok mu meraklıyım seni nikahıma almaya söyle bana Rojda benim sabrımı sınama dedim sana ama sen sınamaya devam ediyorsun şimdi in benle aşağı kıy şu nikahı sonra umrumda değilsin tamam mı sana koca olacak değilim korkma " diyerek kızı kolundan tutuğu gibi aşağı indirmeye başladı. Rojdanın bütün bağırtısı konağı ayağa kaldırmıştı.
"Bırak beni be adam istemiyorum seni duymuyor musun ben ailemi istiyorum, annemi istiyorum seni,sizi istemiyorum "diyerek Mirza ağanın kollarından kurtulmaya çalışıyordu.
Mirza ağa rojdayı umursamıyor biran önce bu anın bitmesini istiyordu çünkü biraz daha uzarsa konağı değil Mardin'i yerle bir edecekti.
Nikahın kıyılacağı odaya gelince rojdayı yerine oturttu ve gözleriyle susturdu.
Hoca da biliyordu berdel olduğunu  o yüzden sesini çıkartamıyordu.
Mirza da rojdanın yanına geçerek oturdu ve hocaya biran önce kıymasını söyledi.
Hoca nikahı kıymaya başladı şahitler eşliğin de
Sorulan sorulara Mirza ağa hızlı hızlı cevap verirken Rojda ağlayarak Cevap veriyordu.
Mehir olarak ne istiyorsun diye sordu hoca rojdaya; Rojda ağlayarak başını salladı ve zorla da olsa konuştu
"Birşey istemiyorum hiç Birşey istemiyorum " hoca bir rojdaya bir de Mirza ağaya bakıyordu. Mirza ağa rojdaya bakarak sabır çekti gerçekten bu kızla işi çok zordu hem de çok zor
Rojdaya bakarak vereceği mehiri açıkladı
"Çiftliği mehir olarak veriyorum "diyerek konuştu.Rojda duyduklarıyla gözlerini kocaman açtı ve Mirza ağaya baktı çiftlik vermek ne demekti ne yapmaya çalışıyordu bu adam ikisi de birbirine bakıyordu.  Rojda itiraz etmek için ağzını açacağı sırada Mirza ağa ona bakarak hocaya sordu
"Uygun mudur hoca " bir nevi konuşmasıyla rojdayı susturmuştu.
"Uygundur Allah hayırlı etsin inşallah " diyerek nikahı tamamlamıştı. Herkes odayı terk etmiş ikisi kalmıştı Rojda sinirle ayağa kalkmış Mirza ağaya konuşmaya başlamıştı ;
"Çiftlik vermek nedir ya kim senden o kadar büyük birşey istedi ben senin çöpüne bile muhtaç değilim anladın mı beni hoca her ne kadar kabul etse de ben etmiyorum " Mirza eli cebin de dinlediği az önce karısı olan rojdaya baktı.
"Sana fikrini soran olmadı şimdi daha fazla konuşma benim sinirimi bozma ve yukarı çık " Rojda karşısın da rahatça konuşan adama vurmak istedi hatta öldürmek ama allahtan korkuyordu. Yüzüne zaten meraklı değildi o yüzden hızla yanından geçip odasına doğru çıktı. Az önce bu adamın karısı olmuştu ve hala inanamıyordu. Sabah kalktığın da uyansa ve bunların hepsi rüya olsa çok korkunç ve asla unutamayacağı bir kabus olurdu. Yukarı çıkıp odasına geçti ve hızla kapıyı kapattı. Burdan kaçmak artık onun için çok zordu eğer kaçarsa ailesinin hayatını tehlikeye atacağını biliyordu.Resmen köşeye sıkıştı yatağa oturup ellerini açarak rabbine dua etti
"Allahım ne olur bir çıkış yolu göster bana,yardım et bana çok çaresizim gücüm yok yalnız kaldım kocaman konakta yardımını benden eksik etme . Odasının kapısı açıldı ve kapıda delal hanımağa'yı gördü görür görmez ayağa kalktı ve yanına gelmesini bekledi o sırada gözyaşlarını  siliyordu. Delal hanım ağlayan kıza merhametle baktı bu kızın suçu neydi ki bu haldeydi.Yanına giderek kızın saçını okşadı ve ellerinden tutup yatağa oturttu kendisi ile beraber.
" bak kızım yüreğinin nasıl yandığını anlıyorum benim de yanar hem de iki evladım için senin de suçum yok benim oğlumun da ikiniz de günahsızsınız. Bir hata yaptın mı affı yoktur bu topraklar da ya canından olursun , ya da töreye mahkum olursun. Yıllardır böyle ilk sen töreye kurban olmadın. Mirzam merhametli dir, yüreği temizdir o konu da korkma rahat ol sadece şuan herkes gibi çok öfkeli zamanla geçer o da hep böyle kalacak değil alışacaksınız birbirinize ama şuan çok yeni herşey çok taze " Rojda başı önün de dinliyordu delal hanımı burnunu çekerek konuşmaya başladı
"Ben annemi görmeden yapamam annem benim herşeyim herşeyi yapsın ama bunu bana yapmasın annemden ayırmasın beni"
Delal hanım kızın elini tutarak konuşmaya başladı
"Sabırlı ol ol ki mükafatını alasın dediğim gibi olaylar çok yeni tamam mı kuzum benim iki kızım vardı üçüncü de sen oldun çok da güzel oldu kendini koca konakta yalnız hissetmeyesin ben varım tamam mı" Rojda delal hanıma sadece başını sallamış sessizce teşekkür etmişti. Yine oda da yalnız kalmıştı daha fazla birşey düşünmek istemiyordu sadece olayları unutmak için uyumak istiyordu yatağa yavaşça uzandı ve gözlerini kapattı kapatmadan önce de herşeyin rüya olması için Allah'a dua etti.

Rojda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin