"Geçmişte bir şeyler yaşamışsınız.Şuan ilişkiniz olmadığını biliyorum ama Turan Albay gibi katı bir albay bunu şuan ilişkiniz varmış gibi öğrenirse ne olur?"
Kağan'ın sözleri ile sabrımın sonuna gelmiştim."Senin beni değil de benim seni göndermemi istemiyorsan o çeneni kapat,"dedim üniformasından çekiştirip dışarı çıkartırken."Bir daha da izinsiz odama girersen olacaklardan ben sorumlu değilim,"dedim sesimin ayarını kontrol edemezken."Yürü git şimdi,"dedim ittirerek.
"Ne oluyor?"diyen Polat'ın sesini duyduğumda sinirden odadan çıktıklarını fark etmemiştim."Bir şey yok,"diye geçiştirdiğimde inanmayacağını biliyordum.Kağan üzerini düzeltirken bakışları ikimizin arasında gidip geliyordu.
"Sizin geçmişinizi konuşuyorduk,"dediğinde yumruk atmamış olmamın iki sebebi vardı,birincisi üstümdeki üniforma olan sevgim,ikincisi ise bulunduğumuz yer.Eğer şuan şartlar böyle olmasaydı çoktan kafasını kırmıştım.
Polat aniden bana döndüğünde ben anlatmadım dercesine kafamı iki yana salladım.Büyük ihtimal bana dair hiçbir şeye inanmadığı gibi buna da inanmayacaktı ama bu sefer sessiz kalmazdım.
"Elimden bir kaza çıkmadan gözümün önünden çek git,"dedim dişlerimin arasında.Dilini bir kaç kez damağına vurarak ses çıkarttı."Dosyana üstlerin ile olan bu tarz konuşmaları da yazacağımdan emin olabilirsin,"dedi odasına girerken.Gerçekten içerideki adam ile şuan ki adam aynı kişi miydi?5 dakika içinde deccal olmuştu.
Odama girip sertçe kapıyı kapattığımda hızla kapanmamasıyla Polat'ın içeri girdiğini anlamıştım.Gerçekten şuan ne yeri ne zamanıydı ya.Bir de ona kendimi inandırmaya çalışacak enerjim yoktu.
"Nereden biliyor bunu!?"diye sinirle konuşmaya başlamasıyla gözlerimi kapattım.İstanbul'da ne güzel kafam rahattı.En azından sadece Sarp ile uğraşıyordum.Bunları kesinlikle ona tercih edebilirdim.
"Ne bileyim ben,"dedim arkamı dönerek.Polat dibime kadar girdiğinde artık bunu bilerek yaptığını düşünmeye başlayacaktım."Sen söylemedin yani?"diye şüpheyle sordu.Şuan tüm sinirimi Polat'tan çıkartabilirdim.
Üniformasının üst kısmından tutup kendimden uzaklaştırdığımda bana engel olmadı.Engel olmak isteseydi şuan neler yapabileceğini çok iyi biliyordum."Bana bak!"diye bağırdım sinirle.Kafasını eğdiğinde göz göze geldik."Ben çok sıkıldım senin bu her şeyi ben yapmışım gibi tavırlarından,"dedim bakışlarımı kaçırmadan.
"Eğer böyle davranmaya devam edersen,"dediğimde üniformasından tutan elimi ittirdi."Ne yaparsın?"dediğinde iki kolumdan da tutup beni duvara ittirdi.İki kolumu da çapraz bir şekilde göğsümün üstünde birleştirerek.Beni duvarla birleştirdiğinde kendisi de iyice yakınıma girmişti.
"Sen baksana bana,"dedim kafamı yasladığım duvardan ayırıp daha çok yakınlaşarak."Her tartışmamızda bana biraz daha yaklaşıyorsun,"dedim bakışlarımla aramızdaki ufacık mesafeyi göstererek."Yoksa aşıksın da nefretinin arkasına mı saklanıyorsun?"
Bu söylediğimle afallayınca kollarımı ellerinden kurtardım."Şimdi çık odamdan,"dedim az önceki tavrımdan eser kalmayarak."Bir daha da hakkın olmayan konularda bana hesap sorma.Bu saatten sonra geçmişi unut.Bir timde ilk defa tanışan üsteğmen ve teğmenin arası nasılsa bizimde öyle olacak,"dedim.
Polat birkaç saniye yüzüme baktığında hiçbir şey söylemeden odadan çıktı.
Bir gün sonra
Hakkari'den çıkmıştık ve birazdan İstanbul'daki karargaha iniş yapacaktır.O günden sonra ne Polat ile konuşmuştum ne de Kağan ile karşılaşmıştım.Eski çalıştığım yere iniş yapacak olmamızın iyi bir yanı vardı.Yarbay ile konuşup bu Kağan mevzusunu kapatacaktım.Buradaki işimizde bittikten sonra tuttuğumuz evde hazırlanacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
Teen FictionBenimse gözlerim onun üzerindeydi.Boran'a dönük olan vücudumu onlara doğru çevirdim.Tam o sırada yüzümdeki peçeyi çıkardım ve Polat'a doğru yaklaştım.Polat'ın yüzündeki şaşkınlık beni güldürecek gibi olsa da ifademi düz tuttum.Sonuçta kimse yedi yıl...