12.Bölüm

1.4K 103 18
                                    

İstanbul'daki işlerimiz bittiğinde Hakkari'ye geri dönmüştük.Yaşanan olaylardan dolayı Dicle'yi görememiştim ama buraya geldiğimde Görkem ile görüntülü konuşurken uzaktan görmüştüm.

Polat yaşananlardan sonra sessizliğini korumaya devam ediyordu.Bunu daha ne kadar devam ettireceği hakkında zerre bir fikrim yoktu.

Evin kapısını açıp içeri girdiğimde mutfaktan sesler geliyordu.Eşyalarımı salona bırakıp mutfağa yöneldiğimde Seren ile karşılaştım,bakışları bana döndüğünde tebessüm etti.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum,"dedim ocağa yaklaşıp ne pişirdiğine bakarak.Pilav ve tavuk menüsü oldukça güzel gözüküyordu.

"Döktürmüşsün,"dedim dolaptan tabaklarını çıkartırken.Tabakları mutfaktaki masaya yerleştirdim,bardakları da alarak aynı şekilde masaya koydum.

"Yaptık bir şeyler,"dedi ve tencerenin altını söndürdü.Yemekleri koyduğumuzda karşılıklı şekilde masaya oturduk.

"Nasıl geçti görev?"

"Sanki her detayına hakim değilsin,"dedim gülerek.

"Doğru,"dedi kafasını onaylarca sallarken."Polat Üsteğmenin adama yumruk attığını ve senin tek bir dokunuşunla durdurduğunu görecek kadar hakimim."

Yaptığı imanın farkındalığıyla öksürük tuttuğunda hızlıca bardağa uzandım ve içindeki suyu içtim.Bu kadar açık açık bildiğine göre görüntüleri onlarda izlemiş olmalıydı.Seren'in bakışları yemeğinden bana döndüğünde yüzündeki anlamsız sırıtış hiç de hoş değildi.

"Dokunuşumla ne alakası var ya?Adamın ölmemesi gerektiğinin farkındaydı,"dedim çocuk gibi sitemli çıkan sesimle.Zerre inanmamış bir ifadeyle kafasını salladı."Öyledir,"dedi kısık bir sesle.

"Seren!"dedim son harfi uzatarak.Ağzına hayali bir fermuar çektiğinde sessizliğe büründü ve yemeğini yemeye devam etti.

Yemeğimizi yedikten sonra Seren'i salona yollayıp ortalığı ben temizlemiştim.İkimize birer çay koyup salona geçtim.Seren'e çayını verip karşısına oturduğumda kapının çalmasıyla istemsizce kaşlarım çatıldı.Beklediğimiz biri yoktu.En azından benim beklediğim biri yoktu.

"Ben bakarım,"diyerek ayakladı ve kapıya doğru ilerledi.Kapıyı açtığında oluşan sessizlikle kaşlarım daha çok çatıldı.

"Gaye?"diye seslendi Seren.

Bu saatte kim gelmiş olabilirdi?Oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldiğimde Seren geri çekilmiş benim gelmemi bekliyordu.Bakışlarım kapının ardındaki kişiye döndüğünde gerçek bir şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.

"Ben sizi yalnız bırakayım,"diyen Seren elini kapının kulpundan çekerek odasına doğru ilerledi.

Kapıya iyice yaklaşarak bakışlarımı karşımdaki adama sabitledim."Hayırdır?Yine tehdit etmeye mi geldin?"diye sordum yüzümde hiçbir ifade oluşmazken.

Kağan'ın bakışları baştan aşağı üzerimde gezdiğinde bunu rahatsız edecek bir şekilde yapmamıştı.Bakışları sanki bir şeyleri teyit etmek istiyor gibiydi.

"Hayır,biraz konuşabilir miyiz?"diye sordu sakin bir sesle.En son bu tonda konuşmaya başladığında içinden bir canavar çıkmıştı.

"Yine bölüm sonu canavarı gibi son dakika bombanı patlatmayacaksan geç,"dedim parmağımla içeriyi göstererek.Herhalde öyle bir şey yapmayacak ki ayakkabılarını çıkartıp içeri geçti.Kapıyı kapatın bende arkasından ilerlediğimde az önceki yerime oturdum ve çayımı elime aldım.

KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin