30

15.1K 1.6K 1K
                                    

🥹

×

Hissettiğim şey huzursa ve bu kadar güzel bir duyguya şayet çektiğim onca şeye değermiş.


Kendimi daha önce hiç bu kadar özgür hissetmediğim gibi hiç bu kadar mutlu da hissetmemiştim. Oysa yaptığım tek şey kanepeden televizyon izlemekken nasıl bu kadar basit bir eylem beni zevkten dört köşe hissettirebilirdi?

"Ne oldu?" Mikhail'in sesiyle ona döndüm. Yemeğimi yedikten sonra bana televizyonu açıp bir yere gitmişti. Önümdeki romantik filme dalmışken geri gelmişti.

"Hiiç." Omuz silktim. Yanıma yaklaşıp kanepeye doğru eğildiğinde oturmak için kendimi çekecektim ki ayak bileklerimi tutmasıyla duraksadım. Sanki hep yapıyormuş gibi ayaklarımı biraz havaya kaldırıp oturdu ve tuttuğu ayaklarımı baldırlarının üzerine koydu.

Hamlesiyle nefesim istemsizce hızlanırken yutkundum.

"Yaraların acıyor mu?" Diye sordu.

"Hayır ama sızlamaya başladı biraz." Diye cevapladım yaptığı şeyin etkisinden çıkmaya çalışarak.

"Akşam yemeğini hazırlarım iki saate. Yemeğini yiyip ilaçlarını alıp dinlenmeye gidersin." Televizyona bakarken konuştuğunda yan profiline baktım.

"Teşekkür ederim." Minnetle konuşmuştum. Yüzü bana döndüğünde bunun basit bir teşekkür olmadığını anlamıştı. Bu her şey için bir teşekkürdü; bana vermesi gereken her şeyin onlarca hatta binlerce katını verdiği içindi.

"Teşekkür ederim ne?" Sorusuyla yüzü bir anda keyifle parladığında şaşkınlıkla ona baktım. Tepemdeki karanlık bulutlar onun bu tavrıyla şaşkınlıkla dağılmıştı.

"Ne?" Diye sordum anlam veremeyerek.

"Beni aradığında ne dediğini hatırlıyor musun?" Diye sordu aniden. Kaşlarım çatıldığında düşünmeye başladım. Ne demiştim ki?

"I-ıhh." Diyerek kafamı iki yana salladım.

"Mikhail dedin." Onun söylemesiyle kafama anında dolan konuşmamız utançla gözlerimi kapatmama sebep oldu. Ne diyeceğimi bilemeyerek dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Dememişimdir." Diye karşı çıktım en sonunda. "Size öyle gelmiştir, demem ben öyle."

"Hımm, sağır...görmez hayır bu değil, sağır duymaz uydurur diyorsun yani." Kaşlarını çattı ama bakışları yaramazdı. "Sağır mıyım ben Malysh?"

Ancak ben o sırada yarım yamalak söyleyebildiği cümleye kahkaha atmakla meşguldüm. Türkçesi bazen pürüzsüz olduğunda bir Türk gibi görünüyordu ama yeni öğrendiği şeyleri söylemeye çalıştığında işler planladığı gibi gitmiyordu.

"Milyy." Sevimli.

Kahkahalarım arasında mırıldandığımı duysam da gözlerimdeki mutluluk yaşlarını silmekle meşguldüm.

"Öyle demek istemedim." Diye karşı çıktım biraz geçte olsa. "Çıkmıştır ağzımdan öyle, birden. Şoktan olabilir."

Kendimce açıklama yapmaya çalıştığımda iri elini ayak bileğime koymuş tek kaşını kaldırırken bileğimi ovmaya başlamıştı.

Yardımcı| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin