11

19.4K 1.6K 209
                                    

Bratva kalabalık bir topluluktu. Uzak ya da yakın tüm akrabaların oluşturduğu bir topluluktu. Birbirleriyle iş yapmaları şaşırtıcı değildi ama iş yaptıkları insanı öldürme teşebbüsleri de şaşırtıcı değildi. Bratva hem dost hem düşman kuyusuydu ve bir kez içine düştüğünüzde kendi yansımanızdan bile şüphe duyuyordunuz.

Alexander House'de yapılan daveti tek kelimeyle özetleyebilecek olsaydım bu gösteriş olurdu. Bratva hükmünü olabilecek en gösterişli şekilde sürdürüyordu. Devasa yapının içinde insan kendini minicik hissediyordu. Kalabalık ve garsonlar bir araya gelince nefes almaya zor alan kalıyordu. Tabii takım elbisenin de etkisi göz ardı edilemezdi.

Gözlerim Bay Smirnov ile konuşan Mikhail'e kaydığında gözlerimin önüne gelen şey dünkü halimizdi. Onun işine yarayacak benim de içinde çalışıp hayalimi gerçekleştireceğim bir kafe açma konusunda anlaşmıştık. Diğer yardımcılardan bağımsız Mikhail bir seçenek daha sunmuştu ki bunu benim önermemiş olmama rağmen o benim adıma anlaşmaya madde olarak eklemişti.

"Eğer olur da senin yapacağın ihanet dışında bir şey olur ve benim tarafımdan kaynaklanan büyük bir hata olursa; gitmek konusunda tereddüt etme. Bana ihanet edersen bedelini canınla ödeyeceğini biliyorsun ama eğer ben sana ihanet edersem hayatımdan tamamen çıkıp gidebilirsin. Zorunda kalarak değil isteğinle yanımda kalman önemli."

Gözünü bile kırpmadan bu maddeyi eklemişti. Ayrıcalıklı oluşumun farkındalığı altında neredeyse ezilecektim. Hiçbir yerde görülmemişti Pakhan'ın kendi hatasını belirttiği bir maddeyi asırlardır değiştirilmeyen Sgorov'a eklemesi. Yardımcı eski zamanlarda köle ile aynı konumda olduğundan çoğu zaman onlara ait bir madde bile olmazdı. Ama Pakhan beni resmen kendisiyle bir tutmuş ve benim yararıma olan bir anlaşma sürmüştü önüme.

Nasıl ret edebilirdim?

"Kto eto?" Bu kim?

Bay Smirnov'un sesiyle kendime geldim. Hemen yanında dikildiğim Mikhail bana göz ucuyla bakıp Bay Smirnov'a döndü.

"Moy pomoshchnik, Çınar." Yardımcım, Çınar.

Bay Smirnov çakır mavisi gözlerini üzerimde gezdirdi. Tek bir rus geni taşımadığım ortadaydı ve kesinlikle bu mekandakilerden farklıydım. Süzmesi şaşırtıcı değildi.

"Çinar?" Adımı telaffuz edişi komik olsa da mimiklerimi kontrol altında tutup baş selamı verdim.

Mikhail kimseyle tek kelime etmememi istemişti. Bu yüzden ağzımı açmadım. Kurtlar sofrasında yem olmaya niyetim yoktu.

"My ne znali, chto u tebya yest' pomoshchnik." Bir yardımcın olduğunu bilmiyorduk.

Tabii ki bilemezlerdi. On sekiz yıldır Pakhan olan Mikhail'in yirmi yaşından beri ilan etmesi beklenen yardımcısı şimdi otuz sekiz yaşında ortaya çıkıyordu. Bunun onları ne denli şaşırttığını biliyordum. Benden önce beş yıl boyunca Mikhail'e Benjamin yardımcılık yapmıştı. Ondan önceki beş yılda bildiğim kadarıyla yalnızdı. Ancak kimsenin Benjamin'den haberi yoktu.

"YA podozhdal, chtoby ubedit'sya." Emin olmak için bekledim.

Mikhail'in sesi soğuktu. Konunun uzatılmasını engellemek istiyordu ve neyse ki Bay Smirnov bunu anlayarak sessiz kaldı.

Ancak dakikalar sonra ortamı tamamen geren o adam geldi. Neredeyse herkes durup Mikhail ve Bay Sergei'ye baktı. Ortam sanki buz tutmuştu.

"Dobro pozhalovat' Pakhan." Hoş geldin, Pakhan.

Dilinden bir küfür gibi çıkmıştı Pakhan kelimesi. Neredeyse sesinden zehir çıkıyordu. İster istemez gerilsem de Mikhail konuştuğunda onun yanında oluşumla rahatladım.

"Spasibo dyadya." Teşekkürler amca.

Sesi sakin ve ölümcül Pakhan tonundaydı. Bay Sergei yaşlı bir bedenden beklenmeyecek türden merhametsiz bakışlarla bana baktı. Siyaha yakın gözleri neredeyse beni orada paramparça etti. Omuzlarımı dik tutarak ezik bir görüntü elde etmesini engelledim. Buraya geldiğim andan beri herkesin gözü üzerimdeydi ama Bay Sergei'nin bakışlarındansa onlarca kişinin bakmasını tercih ederdim.

"Itak, eto vash pomoshchnik." Demek yardımcın bu.

Gözleri tekrar tekrar süzdü. Kesinlikle beni sevmemişti ama gözlerindeki şeytani parıltıları gizlememişti. Şimdiden kafasında bana onlarca suikast kurduğunu görebiliyordum.

Niyetini zerre gizlemiyordu.

"Da. Teper', s vashego pozvoleniya, ya dolzhen ukrepit' nashi diplomaticheskiye otnosheniya. naslazhdaytes' alkogolem."
Evet, o. Şimdi izninizle diplomatik ilişkilerimizi güçlendirmeliyim. alkolün tadını çıkarın.

Mikhail her sözüyle ve her vurgusuyla onunla konuşmanın önemsizliğini belirtirken Bay Sergei'nin yüzünde samimiyetsiz bir gülümseme belirdi.

Sessizce bir, elbette, fısıldadı ve köşeye gitti. Mikhail gece boyunca ona göz dağı vermek ister gibi herkesle konuştu. Gücünü neredeyse iliklerine kazıdığına emin oldu. Onun köşede öfkeyle izleyişini görmek içimi tatminlik hissiyle doldursa da mimiksiz kalmaya devam ettim. Mikhail özellikle ilk gece dikkatler üzerimde olacağından her şeyime dikkat etmemi istemişti.

Cebimde titreşen telefonla kısa bir saniye ekrana baktım. Davette olduğumuzu bilen Benjamin önemli bir şey olmadığı sürece asla aramazdı.

Mikhail konuşmasını yaparken sohbetini bölmeden açtım telefonu. Bir adım uzaklaştım sadece.

"Ne ol-" sorumu bitirmeme bile izin vermedi.

"Hemen gelmelisiniz." Sesi nefes nefese olduğundan zor anlaşılıyordu.

"Ne oldu?" Endişeyle sorduğumda Mikhail'in bakışları anında bana kaydı. Kaşları çatıldı ve olayı anlamak ister gibi gözlerini kıstı.

"Vincent suikaste uğradı. Durumu acil, Mikhail'in gelmesi gerek." Benjamin'i ilk kez bu denli endişeli duyuyordum.

Ve bu içimi korkuyla doldururken bulunduğum dünyanın ne denli tehlikeli olduğunu bir kez daha kavradım.

700 kelimeyi geçti

Pakhan ve Bratva olaylarından ve kaos kişisinden bahsettim

Devamı gelsin istiyorsanız lütfen yorumlara abanın canolar tek isteğim bu

Haydi Eyvallah

Insta: Fromthemonlight

Yardımcı| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin