Kaos dozumuzu aldık şimdi klişenin en kilit kısmını gerçekleştirme vakti
Araya zaman ve ülke sokup tekrar karşılaştırma
Severimm
×
1 yıl sonra...
"Çınar bak gözünü seveyim lütfen sen konuş. Beni dinlemeyip yüzüme kapatıyor telefonu."
Lisa'nın isyankâr sesiyle gülerek elimdeki temizlenmiş bardağı yerine koydum. Sevgilisi ile konuşup aralarını düzeltmem için yalvarıyordu.
"Yarın molaya çıktığımızda hatırlat, konuşayım." Dediğimde keyifle gülüp omzuma vurdu. Patronun yanımızdan geçmesiyle ayrıldı yanımdan hemen. Kaytarmayı seviyordu.
Önümdeki bardakları kurularken yüzümdeki gülümseme hiç orada değilmiş gibi silindi.
Bir yıl öncesi sanki dün gibi zihnimin içindeydi, yeri terk edebilirdim belki ama anıları terk edemiyordum. Orada durmuş beni bekliyorlardı. Benjamin'in yardımcı olmaya çalışan sesi, Vincent'in eğlenceli ruh halleri, kafedeki huzur... en çokta O.
Zihnimin her yerinde, anılarımın her bir santiminde o vardı. Hiç gitmiyor, gitmeme izin vermiyordu. Pranganın bir ucu onda bir ucu da bendeydi. Birbirimize bağlanmıştık ve kopmuyordu.
O gün, o sözlerden sonra hem pişmanlığım artmış hem de öfkeli ve en kırgın olduğu anda olmasına rağmen söylediği sözlerin etkisiyle kırılmıştım. Mikhail, beni her gördüğünde daha kötü olacağını söylediğinde tek çözüm yolunun hiç gelmemiş gibi gitmek olacağına inanmış ve kendimi İsviçre'nin bilmediğim bir yerine bilet alırken bulmuştum.
Bir yıldır buradaydım, yeni bir hayata başlamış huzurlu bir kafede baristalık yapıyordum. Ancak eski hislerimin hâlâ bende olup olmadığı tartışılırdı. Gülsem de kalbim mutluluktan bir haberdi, kabuslar peşimi bırakmıyor ve herkeste Mikhail'e ait izler buluyordum kafamda. Hepsi benim uydurmam olsa bile.
Defalarca ona yazmak istemiştim. Gittiğim ilk zamanlar aramamıştı ama Benjamin aramayı hiç kesmemişti. Vincent ise bir ses kaydı atmıştı iki ay önce.
'O iyi değil, Çınar. Ne konuştunuz bilmiyorum ama o iyi değil. Yaşayan bir ceset gibi, mezarlıktaki çiçekleri talan etti. Neredeyse mezarlığı açacaktı. Çok kızgın, çok kırgın. Ne konuştunuz bilmiyorum, sordum. Gidişin onu çok yordu, sarhoş olmadan durduğu tek bir an bile yok.
'O haklıydı ama ben çok kırgındım. Keşke onun yaptığı gibi ben de kendimi terk edebilsem.' Demekten başka bir şey söylemedi.
İşlerini artık daha tehlikeli yapıyor, ölmek umurunda değilmiş gibi davranıyor. Çınar o deliriyor!
Geri gel diyemem ama en azından bir ses, bir arama ya da bir not her şeyi azıcık da olsa daha iyi bir hale getirebilir. Lütfen?'
Bu ses kaydıyla zaten huzursuz olan ruhum daha da işkence etmeye başlamıştı bana. Zaman her şeyin ilacı mıydı bilinmez ama olaylara uzaktan bakmaya yarıyordu.
Eğer geçmişe gitseydim, öğrendiğim an Mikhail'i evime çağırır gerekirse saatlerce karmaşık cümleler kurar yine de benden duymasını sağlardım. Çünkü biliyordum, Sergei gerçekleri onun canını yaka yaka söylemiş olmalıydı. Mikhail savunlasız ve hazırlıksız yakalanmıştı bu sözlere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yardımcı| Gay
RomanceMelez Rus mafyası ve onun Türk yardımcısı. *slow burn* 06/01/2024- Bl #1 10/01/2024- loveislove #1 12/01/2024- gay #1