22

16.2K 1.5K 545
                                    

Nadiren de olsa bahsedebileceğim tek gerçek zihnimin sularını berraklaştırdı, güzel bir gündü. Pek söyleyebileceğim kelimeler değildi bunlar zira hayatım bir hızlı tren misali iniş çıkışlıyken; mutluluk hayaletini korkutup kaçırırdı tarlamdan kanlı huzursuzluk korkuluğum.

Ama dediğim gibi bugün bir başkaydı. Hayatın sillesini daha doğduğunda yemiş birisi olarak tüm hayatım boyunca hissettiğim en huzurlu gündü.

Ve bugünü yalnız geçirmiyordum. Mikhail hemen yanıbaşımda en huzurlu günüme tanık oluyordu farkında olmadan.

Smirnov ile olan görüşmeden sonra geri geldiğimizde konuşmamıştık. Ben taşları yerine yerleştirip parçadan bütüne varırken Mikhail düşüncelerimi sesiyle bölmemişti. Smirnov'un kendi kayınpederi olan Sergei tarafından kendi oğlunu öldürmekle suçlandığı; Smirnov'un haksız yere iftiraya uğrayıp Bratva'dan yıllar önce atıldığı gerçekleri zihnimde yerini koruyan eski anılardı. Yeni anlarda ise Vincent'in vurulduğu gece yaptığımız konuşma yer alıyordu. Sergei'yi intikamla alt etmemiz için bir plan yapmalıyız dediğimde Vincent, 'Ya Sergei ani öfkesiyle hata yapar ya da birisiyle işbirliği yapmaya karar verir.' Dediğinde düşünceli bir sesle Mikhail, 'Ve işbirliği yapmak için onu manipülatif bir yönlendirmeyle yola sokarsak atacağı adıma kadar haberim olur.' Demişti.

Sergei, Andrei'yi öğrendiğinde Mikhail'e karşı bariz bir ittifak kurmak için bir düşman arayacaktı. Mikhail Smirnov'u on sekiz yıl sonra intikamını alması için onu Sergei'nin yoluna çıkaracaktı. Kısacası Sergei oğlu için, kendi oğlunu öldürttüğü iftirasını attığı damadı Smirnov'dan yardım isteyecekti.

Gülümsedim, daha çok hayret ettiğimin kanıtı gibiydi. Mikhail ben daha plandan bahseder bahsetmez çoktan kimi kullanacağını bulmuştu. Geçmişin intikamına öyle bir zemin hazırlamıştı ki Smirnov hayal bile etse, onu Bratva'dan atan adamın oğlunun böyle bir yardımda bulunacağını düşünemezdi.

"Ne oldu?" Mikhail dalgınlığımın içine sesiyle bir çatlak oluşturduğunda gerçeğe, ona döndüm.

"Düşünüyordum, bizi." Dudaklarım aninda sözler sanki kendisinden çıkmamış gibi şaşkınlıkla aralandı. Saniyenin onda biri gibi kısacık bir süre Mikhail'in yüzünde şaşkınlık belirtisi gördüm ama var oldukları gibi gizlendiler.

"Bizi değil, planı." Diye düzelttim endişeyle. Mikhail duraksasa da bir şey demedi.

Utançla pencereye döndüm. Kafenin kapanma saatinde gelmişti Mikhail. Kimse yokken ve benimle yalnızken burayı daha çok seviyor gibiydi.

"Anladığını bildiğimden açıklamadım." Diye özet geçti.

Bana olan güveni öyle somuttu ki şaşırmamam gerekse bile dudaklarım kontrolsüzce aralandı.

"Bana fazla güveniyorsunuz." Diye konuştum. Bazen bu güven omuzlarıma yük mü olmalı yoksa başımı dimdik kaldırmama sebep mi olmalıydı, bilemiyordum.

"En az kendim kadar." Diye cevap verdi ve bu beni şaşırttı. En az kendi kadarsa en çoğunu tahmin bile edemiyordum.

"Bu dünyaya ilk girişimi hatırlıyorum bazen." Diye söylendim bir an. "Garip bir his alışmak. En başında arkamı dönüp koşarak uzaklaşmak isterken şimdi elime şans geçmesine rağmen gitmeyi hayal bile etmiyorum."

Mikhail bana hem değerlendiren hem de anlayış dolu bir bakış attı.

"Gözümün önünde büyüdün sanki." Diye konuştu en sonunda. "Odada korkuyla ama kendinden emin bakışlarla bakan o oğlan çocuğunun bu noktaya geleceği rüya gibiydi."

Derin bir nefes alıp verdim. Sanki her şehir, her ülke, her köşe başı, her saat, her bulut bir anda devasa bir anlama bulanıp kafenin içine doldu. Milyarlarca insanın kalp atışları benimkiyle bir attı.

Yardımcı| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin