DİKKAT: bu bölüm açık işkence tasvirleri içermektedir. Etkilenebileceklerin okumaması önerilir!
Bundan sonra eğik yazılar rusça konuşulduğunu belirtmek için yazılacaktır!
×
Mikhail'den
Saatlerin yıllar gibi geldiği, zamanın olabilecek en yavaş şekilde akıp gittiği; ruhsal bir işkenceye uğruyormuşum gibi hissettiğim dakikalardan sonra kapı açıldı. Sanki hiç oturmamışım gibi ayağa dikilirken doktorun bir an önce bir şeyler söylemesi icin saniyeleri saydım, sattlerden daha uzun sürmüş gibiydi. Her bekleyiş, öncekinin acısını tazeliyordu.
"Çınar Ayvaz'ın nesi oluyorsunuz?" Doktorun sorusuyla duraksadım.
Çınar'ın nesiydim? Onunla olmak isteyen, ona değer veren, ona kıymet veren ama bunları kendine saklayan herifin teki olmak dışında neyiydim?
"Dostuyuz." Benjamin sessizliği bozdu. "Durumu nasıl?"
Aklımdaki düşünceleri geri plana atıp doktorun vereceği cevaba odaklandım.
"Durumu gayet iyi. İc kanama riskine karşı bir gece onu hastanede tutmamız gerek. Karnındaki yara neyseki organlara zarar vermemiş ama elindeki biraz derindi. Mümkün olduğunca o elini kullanmamasını sağlayın, hastayı odaya geçtikten sonra görebilirsiniz. Geçmiş olsun."
Doktorun sözlerinden sonra içimdeki panik ve endişe bir parça da olsa azaldı.
"Efendim," Benjamin giden doktorun arkasından baktı ve sonra bana döndü. "Andrei ve Barış -Çınar'ı bıçaklayan kişi- odaya aldılar. Vincent haberi alır almaz odaya gitmiş. Kan gövdeyi götürmüş, Barış'ı halletmiş. Andrei'yi size bırakmış."
Derin bir nefes alıp verdim, iç çekmek gibiydi ama daha derindi. Vincent'in kendini tutamayacağını biliyordum. Ailesini kaybettikten sonra üçümüzü kendi kafasında aile konumuna getirmişti. Pek göstermese de Çınar'ı kardeşi yerine koyduğunu biliyordum. Daha acılı bir aile faciasına sahip olduğundan benim gibi bir anne babayla büyüyememişti. Bu yüzden sevdiklerine zarar geldiğinde benden bile korkutucu olabiliyordu.
Yine de artık eski huylarımı diriltmenin ve üstlerindeki toprağı silkelemenin vakti gelmişti.
"Çınar'ın yanında kal, benim işim var." Benjamin kafasını saygıyla eğdi.
İçimdeki öfke artık canımı sıkıyordu. Bir an önce bir şey yapmazsam bu can sıkıntımın geri dönüşü acılı olacaktı. Sırf orada yaralandı diye kafeyi bile paramparça edip yakmak istiyordum. Ve Çınar'ın buna üzülmeyeceğini bilsem yapardım.
Arabaya binerken Vincent'i aradım. Bu kadar sessiz durması hayra alamet değildi. Çoktan hastaneye gelmiş olmalıydı.
"Kardeşim?"
"Neredesin?" Kısa keserek niyetimi belli ettim.
"Odadayım hâlâ, pezevenkle işim anca bitti. Andreiciğimle oturmuş babacığımızın gelmesini bekliyoruz." Alayla konuştuğunda arkadan inleme sesleri geldi.
"Sakın elini sürme, o benim."
Tehditkâr ses tonumla uyarımı yaparken Vincent mırıltılar çıkarıp telefonu kapattı. Zihnim yapacağım o kanlı hamleleri sıraya sokmaya çalışırken öylesine acele ediyordu ki yapabilsem Andrei'yi tekrar tekrar diriltip mahvetmek isterdim. Ancak elimde olan tek şey onu öldürmeden önce süründürmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yardımcı| Gay
RomantizmMelez Rus mafyası ve onun Türk yardımcısı. *slow burn* 06/01/2024- Bl #1 10/01/2024- loveislove #1 12/01/2024- gay #1