3

95 12 2
                                    


Adam çıktığında kapıyı kilitledi, kilitlemese bile buradan gidecek cesaretim yoktu.

Diyelim buradan çıktığımda adamın bana veya anneme zarar vermeyeceğinin garantisi var, annemin karşısına çıkacak yüzüm yok.

Bu olanlar gerçek gelmiyordu artık, ne ara bu duruma düştüm ben?

Hastaneden çıkmadan önceki annemi görüşümün muhtamelen son görüşüm olacağını nereden bilebilirdim...

Ya öleceğim ya da buradan çıkacağım.

Hızla mutfağa girdim ve bir sürü çeşit şurup ile hap bulunan dolabı açtım, ilaçların bilgilerini okudum ve aklımdaki plan için işime yarayacak olanı kapıp lavaboya koştum.

"Fazla kullanım hâlinde kalp çarpıntısı vb. kalp rahatsızlıkları faktörlerini göz önünde bulundurarak kullanınız."

İki tanesini elime aldım, şimdi kullanırsam bu intihardan başka bir şey olmaz. En azından beni hastaneye götürecek kadar kötü duruma düşeyim.

Buracıkta can vermeme izin vereceğini sanmıyordum, başına bela açmak istemez. Buldum ve hastaneye getirdim imajı verebilirdi veya başka bir şey... Her neyse, ne olacaksa olsun ve şuna hemen bir son verilsin.

İki yoldan da bu adamdan kurtulacağım.

***

Anahtar sesleri geldiğinde hapları ağzıma attım, bulunduğumuz evin giriş kapısı açıldı.

Birkaç poşet yerleştirme sesi geliyordu, gelirken marketten bir şeyler almış olmalı.

Hapa ihtiyacım olmadığı hâlde kullanmam bile riskken iki tanesini kullanmam kesinlikle tehlikeden başka bir şeye sebep olmayacaktı.

"Lavaboda mısın Rias?"

Onaylarca ağzımdan iki-üç ses çıkarttım, heyecandan ve stresten harmanlanan duygularımla ellerim titriyordu...

Tabii hapın da etkisi vardı. Neden mi hapların değil de hapın?

Başım ağrımaya başladığında elim kapı koluna gitti.

"İşin uzun mu?"

Rias:Yoo...

Ayak seslerine bakılırsa buraya doğru geliyordu, kapıyı açmaya karar verdim.

Kapıyı açtığım gibi kendimi yere sertçe bıraktım, aslında tek bir hapı yutmuştum. Bir tanesi hâlâ ağzımdaydı.

"Rias!"

Adımı haykırarak yanıma çömeldi ve beni doğrultmaya çalıştı.

Kendimden geçmiş numarası yapıyordum, beni hastaneye götürmeliydi. Sonuna kadar zorlayacaktım...

"Ne oldu sana!?"

Rias:H-hap... Haplar.

Lavaboda göz gezdirdiğinde yerdeki hap kutusunu görmesi pek uzun sürmemişti.

Ağzımdaki hapı fark ettiğinde çıkartmam için elinu ağzıma uzattı, kafamı yana çevirip hapı tükürdüm.

"Kaç tane attın ağzına?"

Rias:Saymadım... Çok.

Ağırlığımı daha çok verdim, gözlerimi kapattım.

Panikle ne yapacağını bilemedi ve beni yere bırakıp telefonundan birini aradı.

"Tamam, hastaneye götüreceğim. Zaten böyle bir durumda bir bok söyleyebileceğini sanmıyorum!"

Beni kucağına alıp merdivenlerden hızla inmeye başladı, dışarı çıktığımızda arabanın kapısını tek eliyle biraz zorlansa da açmayı başardı ve beni yatırıp sürücü koltuğuna geçti.

Hastaneye gidersem işler karışacak, eğer beni yanına bir şekilde tekrardan almayı başarırsa biterim... Plan değişti.

°°°

Şimdilik bu kadardı... Umarım beğenirsiniz. Bir yazım yanlışım varsa lütfen kusuruma bakmayın, söyleyin düzeltirim. İyi okumalar, iyi günler...



𝐋𝐈𝐅𝐄 𝐋𝐄𝐓𝐓𝐄𝐑𝐒 // ⍟𝐒𝐇𝐔𝐍𝐓𝐀𝐑𝐎 𝐂𝐇𝐈𝐒𝐇𝐈𝐘𝐀⍟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin