5

75 13 2
                                    


Bir oyun alanında bahsediyordu, cidden benimle oyun oynanıyor şu an. Herkesi ortadan silip süpürecek kadar önemli bir oyun demek? Cidden alaya alınıyorum...

Ayağa kalktım ve topallaya topallaya oyun alanı denilen yere gittim, başka bir çarem mi var sanki? Keşke olsa... Keşke olsa da ayak bileğimden hasarlı hasarlı bir "Oyun alanı"na gitmesem.

Oyun alanı denilen yere varmam için şu tam önümde duran merdivenlerden çıkmam gerekiyordu... Ne oyun ama!

Korkuluğa tutuna tutuna merdivenden çıktım, sanırım son gelen kişi bendim... Herkes bir yerde toplanmıştı ve ben arkamdan kimse gelmeden tek başıma topallaya topallaya geliyordum.

Utana sıkıla merdivenleri çıktım.

Etrafıma baktım, ilk dikkatimi çeken nike hırkalı birisiydi. Kulaklıkları vardı ve tam seste olduğundan emindim, buraya kadar sesi geliyordu.

Bir şey şarj ediyordu, ne olduğundan emin değildim.

Zil sesi irkilmeme sebep oldu.

Elime herkesin aldığı telefonlardan birini aldım.

"Kayıtlar kapandı. Toplam 14 kişi var. Oyun şimdi başlayacak." 

Arisu:Kapa çeneni. Çaylaklar yavaşlayacak. Bizden nefret edebilirler ama bence Shibuki'nin yaptığını yapmak iyi bir fikir.

Millet çıldırmış...

"Zorluk seviyesi:Maça beşlisi."

Yorgunlukla duvara yaslanıp yere çömeldim, her yerim ağrıyor...

Rias:Maça beşlisi?

Diye mırıldandım kendi kendime.

Bir adamın sesi araya girdi...

Nibote:Fiziksel olacak. Sadece güçlüler hayatta kalır. Ben Nibote. Tanıştığımıza memnun oldum.

Sorumu cevaplayıp yanındaki iki adama döndü ve tanışmak için elini uzattı, sorumu nasıl duydu?

Nibote:Oyun kartının simgeleri genellikle ne tür bir oyun olduğu anlamına gelir.

Ve bilgiler vermeye başlayıp kıkırdadı.

Karube:Nedenmiş?

Nibote:Çünkü insanların kalpleriyle oynuyorsun ve sonra da onları paramparça ediyorsun.

Arisu:Ya numara?

Nibote:Zorluk derecesi. Karttaki sayı ne kadar yüksekse o kadar zor.

Bu bilgileri ne olur ne olmaz dikkatlice dinledim ve hafızama kazımaya çalıştım, burada işler ciddi gibi görünüyor.

Ama neden bir grup insan çocuk gibi işini gücünü bırakıp oyuna katılsın? Gerçi etkinlik de olabilir... Ama her yer bomboş olamazdı, kesinlikle tuhaf şeyler dönüyor.

Telefonlar çaldı.

"Oyun:Elim sende.
Kural:O kim olursa olsun kaçının."

"Ne?"

Arisu:Peki o kim?

Karube:Nereden bileyim?

Ne kaba...

Tam sarışına tekrar bakacağım an bilgilendirme devam etti.

"Durum açık. Binanın bir odasında gizlenmiş olan butonu süre içinde bulun ve dokunun."

"Süre sınırı:20dakika.
20dakika sonra binaya gizlenmiş saatli bomba patlayacak. Oyun iki dakika sonra başlayacak."

Boş boş etrafıma bakındığımda herkes dağıomaya başlamıştı, ne yapacağımı bilemiyordum...

Hem bu hâlde nasıl oyun oynayabilirim ben? Hem de böyle bir oyun.

Zor da olsa tekrardan ayağa kalktım, ayağa kalkmamla ağzımdan acıdan kaynaklı ufak bir inilti çıkması bir oldu.

O kadar çok koşmuştumki hasar almasam bile şu an bu hâlde olurdum.

Bir anda kolumdan çekildi ve asansöre girdim.

°°°

Şimdilik bu kadardı... Umarım beğenirsiniz. Bir yazım yanlışım varsa lütfen kusuruma bakmayın, söyleyin düzeltirim. İyi okumalar, iyi günler...

𝐋𝐈𝐅𝐄 𝐋𝐄𝐓𝐓𝐄𝐑𝐒 // ⍟𝐒𝐇𝐔𝐍𝐓𝐀𝐑𝐎 𝐂𝐇𝐈𝐒𝐇𝐈𝐘𝐀⍟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin