Yatakta dönerek huzursuzca yerimde kıpırdandım, üzerimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım. Aslan üstüme kıvrılmıştı, "Sana da günaydın, Aslan." dediğimde umursamadan patilerini yaladı.
Allah'ım bu Aslan'ın kedi olduğuna emin miyiz? Moduna göre takılıyordu resmen. Yatakta doğrulup telefonu elime aldım, Aslan direkt karnıma oturmuştu. Elimi başına götürüp başını okşadım keyifle mırıldandı.
Ekranda gördüğüm bildirimler ile yatakta aniden ayağa kalktım, Aslan yatağa sertçe düştü, bana dönüp hırladı. Gariban, birazcık hızlı düşmüş olabilirdi. "Ay Aslan, Ayaz geliyor!" dedim gülerek.
"Allah'ım şu mesajlara bak ya, yerim ben bu adamı." dediğimde Aslan yataktan atlayıp odadan çıktı. Bu kedinin beni umursama seviyesi...
Hemen lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım, lavaboda ki işim bittiğinde odaya geri döndüm. Getirmiş olduğum küçük valizi açıp içinden siyah İspanyol paça pantolon ve yine aynı şekilde siyah bir sweatshirt çıkardım. Burası çok soğuktu, bugün hava durumuna göre kar yağacaktı. Unutmadan atkı, bere ve eldiveni de çıkardım.
Üstümü hızla değiştirdim, hafif bir makyaj yaparsam tamamen hazır olacaktım. Küçük bir çantanın içine koyduğum malzemeleri çıkarıp makyaj yapmaya koyuldum, bittiğini düşündüğümde artık hazırdım. Mutfağa geçtiğimde Bengü çoktan kahvaltıyı hazırlamıştı, "Günaydın!" dedim her bir harfi uzatarak.
Bengü bana şaşkın şaşkın baktı, kaç gündür zombi gibi dolaştığım için şaşırmıştı tabii şeker kızım. Beni baştan aşağı süzerek dudaklarını vay be derecesinde büktü. "Günaydın." dedi ima ile. "Bilseydim Ayaz'ın daha erken gelmesi için sürekli dua ederdim." benimle alay ediyordu ya. Kaç gündür enerjim yerine gelsin diye neler yapmıştı ama şimdi Ayaz'ın geleceğini öğrendiğim için hemen kendime gelmiştim ve bu yüzden alay ediyordu.
Ancak yüzüne bir rahatlama ifadesi çökmüştü, benim için endişeleniyordu. Dudaklarında ki gülümseme ile masaya oturdu, bende karşısına geçip oturdum. Yine döktürmüştü şeker kızım.
"Sen nereden biliyorsun İbocan mı aradı?" dediğimde kafasını salladı. Önümdeki tabağa peynir ve domates bıraktı, bende ekmeğe çilek reçeli sürüp tabağına bıraktım, seviyordu. Yaptığım davranış ile gülümsedi.
"Bana mesaj attı, geri dönüyorum, diye." dedi reçelli ekmeği yiyerek. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı, şu anlık onunla uğraşmayacaktım. Şu anlık.
Kahvaltı yaparken her zamanki gibi Aslan kucağıma oturdu, kahvaltıyı bitirene kadar oradan ayrılmadı. Masayı toparlamamaya başladık, işimiz bittiğinde Bengü kıyafetlerini değiştirip hızla geldi soğuk yüzünden o da kat kat giyinmişti. Beremi atkıyı ve eldivenleri, kalın şişme montumu da giymiştim. Bu soğuğa azdı bile, ikimiz Aslan'a veda ederek evden çıktık.
Bengü'nün evi hastaneye çok yakındı beş dakikalık yürüme mesafesindeydi, apartmandan çıkıp hızlı hızlı yürümeye başladık. "Bengü." dedim yüzüm buz tutmuşken. Soğuk yüzünden yüzüm gerilmişti, Bengü'ye baktığımda o çoktan kıpkırmızı olmuştu. "Be-bende donuyorum." dedi kekeleyerek.
Ayaz'lı hava yüzünden donuyorduk. Hastaneye geldiğimizde direkt olarak kaloriferlere koştuk, biraz olsun kendimize geldiğimizde kıyafetlerimizi değiştirip işlerimizin başına döndük.
Hastalarla ilgilenirken gözüm bir yandan Ayaz'ı arıyordu, bugün geleceğini söylemişti. Muhtemelen ilk olarak hastaneye gelirdi... Ona dün her şeyi anlatmıştım, ondan bir şey saklamak istemiyordum. Bir daha düşününce iyi ki de saklamamışım yoksa bu Kıvanç ileride başıma bela olabilirdi. Takıntılı it.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON AN | Texting ✓
General FictionBir hastasına iyilik yapmak isteyen Ahu, hastane kayıtlarından aldığı numarayı yanlış girip bir komutana yazarsa ne olur? Nerden bilebilirdi ki bu kadar şeyin sadece bir rakama bağlı olduğunu? O yanlış girilen rakam nelere sebep olacak? ...