5.1

6K 341 114
                                    

"Kızım." dedi babam tekrardan. Ayaz'ı hızla üstümden itip ayağa kalktım, babam karşımızda dikilmiş duruyordu. Ne diyeceğimi bilmeden öyle donup kaldım, kimseden de çıt çıkmıyordu. "Ne oluyor burada?" diye sorduğunda kafamı Ayaz'a doğru döndürdüm, çekingen şekilde babama bakıyordu, suçlu bir çocuk gibiydi.

Babama hiçbir şekilde Ayaz'dan ya da bir ilişkim olduğundan bahsetmemiştim, ona sakin bir dille kendim anlatmak istiyordum fakat şu anda bizi böyle görmesi hiç hoş olmamıştı. Hiç.

İbocan ortaya çıkıp "Mehmet komiserim?" diye sordu şaşkınca. Babam sert bakışlarını üstümden çekip İbocan'a doğru döndü, İbocan'ı çatık kaşlarla süzdükten sonra bir şey hatırlamış gibi hafifçe gülümsedi ama saniyelik bir şeydi. "Otogarda çantasını çaldıran asker?" diye sordu babam.

İbocan gülerek babama doğru geldi, "Evet komiserim, otogarda çantasını çaldıran asker." dediğinde saygı ile babamın elini öpmek için eğildi, babam izin vermeyerek onu kendine doğru çekip sarıldı.

Bir saniye ne oluyordu?

Babamın odağı bizden İbocan'a kaymıştı, "Size çok ulaşmak adam gibi teşekkür etmek istemiştim ama hiçbir şekilde size ulaşamadım. Tekrardan teşekkür etmek istiyorum." dediğinde babam kafasını salladı. "Benim görevim, ne demek." dedi sakince.

"Sayenizde göreve yetiştim, yoksa komutanım beni öldürürdü." dedi Ayaz'a bakıp. Babam da Ayaz'a baktığında Ayaz kafasını hafifçe eğerek selam verdi, babamın gözleri bana değdikten sonra aynı şekilde karşılık verdi.

Bana tekrar döndüğünde "Bende kızımı özledim, ziyarete geleyim dedim," dediğinde hafifçe gülümsedim. "Ama pek sevinmiş değil." dedi İbocan'a beni şikayet ederek.

"Ne alakası var!" diye öne atıldım. Kar yağmaya devam ediyordu, herkes sessizce bizi izliyordu. "Gelmene çok sevindim, hem bende seni özledim." dedim. Babam kollarını açığında "Gel bakalım." dedi gülümseyerek ona hızla sarıldım. Babam az önceki görüntünün üstünde durmamıştı, muhtemelen benim anlatmamı bekleyecekti. Beni çetin bir savaş bekliyordu, Allah tahsiratımı affetsin ey dostlar.

"Kaç ay oldu hayırsız, insan arar sorar." dedi bana sımsıkı sarılırken. Her zaman saçlarımı karıştırırdı ancak şimdi bere taktığım için beremi köşesinden çekip yamulttu "Ya baba!" diye sitem edip beremi düzelttim. Güldüğünde bende gülümsedim. Onu özlemiştim, tekrar sıkıca sarıldığımda "Kızım, beni sararak öldürmek mi istiyorsun?" dedi gülerken.

"Halinden pek mutsuz değilsin gibi." dedim ondan ayrılırken. "Yalan yok değilim." etrafımızdaki kimseyi umursamadan bu halde olduğumuzu hatırladım, kafamı kaldırıp etrafıma bakındım. Gözlerim direkt Ayaz'a değdi, ellerini göğsünde birleştirmiş bizi izliyordu, gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir duygu vardı... Nasıl anlatılır bilmiyordum ama çok farklı bakıyordu...

"Sizi böleceğim ama eve geçsek nasıl olur?" diye soran babama döndüm. Adam haklıydı eksi derecede, kar altında dışarıda dikiliyorduk.

Ayaz İbocan'a kısaca baktı, ikisi konuşmadan anlaştı. İbocan gülümseyerek kafa salladı, Mert'lerin tarafına dönerek "Bizde dağılalım, başka zaman geliriz." dediğinde herkes kafa salladı, tek kafasını sallamayan Turan'dı, Mert onun koluna girdiğinde isteksiz de olsa kafasını salladı. "O halde görüşürüz komiserim." dedi İbocan.

Babam kafasını hafifçe eğerek onu onayladı, herkes aniden dağıldığında ben babam ve Ayaz kalmıştık. Ortamda oldukça garip bir hava vardı, hızla babamın yanına gidip babamla Ayaz'ın ortasına girdim. Babam Ayaz'a bakıp "Beni bu beyefendi ile tanıştırmayacak mısın?" diye sorduğunda garip garip gülümsedim. "Şey," dedim ağzımda geveleyerek.

"Merhaba efendim," dedi Ayaz saygı ile. "Ben Ayaz Kara, Ahu'nun komşusu ve aynı zamanda..." dediğinde hızla araya girdim. "Ayaz." dedim hızla. Bana baktığında susması için kaş göz işareti yaptım, babama ben açıklamak istiyordum.

Babamın bakışları saniyelik olarak gözlerime değdi, bozuntuya vermeden "Ben Mehmet Yılmaz. Komşusu olduğun kızın babasıyım," dedi imayla. Utancımdan kıpkırmızı olurken Ayaz gülümsedi, "Tanıştığımıza memnun oldum efendim." dedi aynı saygı ile. Gülmeyi de ihmal etmedi.

Babamı hızla eve doğru geçirmek için valizi tuttum "Hadi eve gidelim baba!" dedim elimde olmadan yüksek çıkan sesimle.

Ayaz Kara

Kaç saattir Ahu'nun sesi soluğu çıkmıyordu, en son utanarak babasını alıp hızla eve geçmişti. Babasına kim olduğumu kendisi söylemek istiyordu, kararına saygı duyardım.

Onu özlemiştim.

Onu görmek istiyordum.

Ona sımsıkı sarılmak istiyordum.

Her şeye mesafeli olan ben, ne zaman Ahu'ya bu kadar bağlanmıştım ki? Her anımda, aldığım her nefeste yanımda olsun istiyordum.

Ama şu anda yanında babası vardı, yanına gidemezdim. Oflayarak telefonu elime aldım, mesaj yoktu.

Ondan sürekli mesaj geldiğini kontrol etmek artık bir alışkanlık olmuştu, elimde olmasada sürekli bildirimleri kontrol ediyordum. Bazen mesaj gelmediğini görüp eski mesajları okuyordum.

"Sen harbi aşık olmuşsun oğlum." diye mırıldandım. Bu duygularla uzun bir süredir alışmaya çalışıyordum, mesela onu her gördüğümde hiçbir sebep olmasa da garip garip gülümsemem. Çok garipti.

Dışarı çıkıp hava almak en iyisiydi, evde de canım sıkılmıştı. Belki Ahu'yu görürdüm. Üzerime ceket aldım, telefonumu cebime atıp kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda Ahu'nun babası da dışarı çıkıyordu. Beni gördüğünde tek kaşını kaldırıp bana baktı, "İyi akşamlar efendim," dedim selam vererek. Ne diyeceğimi ya da nasıl hitap edeceğimi bilemiyordum, amca çok samimi kaçardı, komiserim de diyemezdim.

"İyi akşamlar," dedi aynı şekilde karşılık vererek. "Nereye böyle, kızımın komşusu?" diye sordu imayla. Utanarak gözlerimi kaçırıp yavaşça öksürdüm, utandığımı anlayınca yavaşça gülümsedi.

"Biraz hava almak istedim." dedim kısaca. "Bende o yüzden çıkmıştım," dediğinde "Bana eşlik etmek ister misiniz?" dedim atılarak. Fazla hevesli görünmüştüm. Rezalet.

"Edelim bakalım," dedi benim hevesli halimin aksine sakince. "Konuşacaklarım vardı zaten." dediğinde usulca kafamı salladım.

Ona bu teklifi yapmak iyi bir fikir miydi?

Aşağı indiğimizde keskin bir soğuk vardı, yağan kar durmuştu ama yerde birikintileri bulunuyordu. "Ahu," dediğinde direkt ona döndüm. "Senden bahsetti, aranızdaki ilişkiden."

Biraz gerilsem de yürümeye devam ettim. Demek Ahu anlatmıştı, ne konuşacağımı bilemedim. "Ben Ahu'yu seviyorum efendim, niyetim de ciddi." dedim en sonunda. "Onu üzecek hiçbir davranışta bulunmadım, bulunmam da. Sözlerim size ne kadar etki eder, ne kadar güvence verir bilmiyorum. Ancak ben onu ömrümün son anıma kadar seveceğim."

"Kızım, ilk defa karşıma çıkıp birisinden bahsediyor." dediğinde çokta şaşırmamıştım. Ahu o utangaç tavırlarından her şeyi belli ediyordu. "Ben ona güveniyorum." dedi. Bana karşı güvensiz hissettiğini belirtmişti, haklıydı da bende bu kadar kısa sürede kimseye güvenmezdim hele ki kızımı vereceksem.

"Madem niyetin ciddi gel iste, eski kafalı diyeceksin ama en azından söz nişan olsun." dedi keskin bir sesle. Ahu'nun gözleri gibi mavi gözleri vardı, siyah saçlarının arasına aklar düşmüştü.

Kafamı hızla salladım, "Siz nasıl isterseniz." dedim kocaman gülümseyerek. Hevesli olduğum belli olabilirdi çünkü Ahu'yla evlenmeyi istiyordum. Bana bakıp hafifçe gülümsedi.

Selam bebeklerr Ayaz'ın ağzından olan kısmı ilk defa yazıyorum:) çok değişik oldumm.

Yavaş yavaş büyüyoruz 🥺🥺 oy verip yorum yapan herkese çok teşekkür ederimmm💕

SON AN | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin