FİNAL

7K 286 241
                                    

Odaya büyük bir neşeyle giren İbocan'a gülümseyerek baktım, o ise beni görünce akan, ama aslında olmayan, göz yaşlarını siler gibi yaptı. "Oy sen büyüdün de gelin mi olacan sen?" diye yanaklarımı sıktı.

Somurtarak geri çekildim, "Yeni makyaj yaptım bozulursa bizde bozuşuruz baştan söylemesi." dedim onu tehdit edercesine. "Beni tehdit etme, kalbim kırılıyor." dedi alayla.

Gelin odasında bekliyordum, düğün için bir oteli tutmuştuk bana göre çok büyüktü Ayaz'a göre ise küçük kalıyordu. Benim olduğum oda ise kral odası gibi bir yerdi her yeri o kadar gösterişli ve şıktı ki... Tüm hazırlıklarım bitmişti artık tamamen hazırdım, gelinliğim, saçım, makyajım, çiçeğim, duvağım ve daha aklıma gelmeyen ama Ayaz'ın benim isteklerime göre hazırlattığı her şey tamamdı.

Resmen rüya gibiydi. Yaşananlar sanki bir masaldaymışım gibi hissettiriyordu. Bulutların üstünde uçuyordum sanki. Ayaz istediğim her şeyi sorgulamadan benim isteklerime göre ayarlamıştı.

"Ayaz hazır mı?" diye sordum İbocan'a. Kafasını salladı gülerek. "Sen benim sürprizimi unutmadın değil mi?" dediğinde bende kafa salladım gülerek. "O iş bende." dedim rahatça.

Çalan kapıyla birlikte içeriye Bengü girmişti, çok güzel olmuştu. Şarap kırmızısı bir elbise giymişti, dalgalı saçları uzun olduğu için bütün belini kaplamıştı. Giydiği elbisenin eteği dizlerinin biraz üstünde bitiyordu ama yırtmacı onun bir tık daha üstüne kadar uzanıyor ve onun kusursuz tenini ortaya çıkarıyordu. Bengü küçük bir kız çocuğu gibi değilde bir genç kadın gibi duruyordu. Çok güzeldi.

İbocan ağzı açık bir şekilde Bengü'yü süzdü, kendine gelince hafifçe yutkundu. Bengü ortamda oluşan sessizlikle yüzünü astı, "Kötü olmuş değil mi? Çok abartılı oldu ya!" diye söylendi. İbocan ona doğru yaklaşıp "Çok," dedi sonra sustu. Konuşmayı mı unuttu. Ağzını açıp kapattığında gerçekten konuşmayı unutmuş olduğuna karar verdim. "Çok güzel olmuşsun." dedi nihayetinde.

Bengü ela gözlerini kocaman açarak "Gerçekten mi?" diye sorduğunda İbocan hızla kafa salladı. "Benim bile dilimin tutulmasını sağlayacak kadar." dediğinde minik bir ıslık çaldım. Görümcelik yapmazsam olmazdı. Bengü utanarak gözlerini kaçırdı. İbocan ise Bengü'nün önünde ne yapacağını bilmez şekilde ona aşık aşık bakıyordu.

Ben bunları yerdim! O kadar tatlılardı ki!

Yaklaşık bir on dakika sonra içeriye annem ve babam girdi, ikisini bir görünce gözlerim dolmuştu. Neden olduğunu bilmiyordum ama duygulanmıştım, annemin benden farksız bir hâli yoktu. Hatta o çoktan ağlamaya başlamıştı bile, babam dik durmaya çalışsa da gözlerinin hafifte olsa dolduğunu fark etmiştim.

Babam elinde tuttuğu kırmızı kuşağı İbocan'a uzattı. İbocan donup kaldığında "Abisi olarak sana bağlamak düşer." diye açıklama yaptı babam. İbocan duygulanarak kuşağı aldığında önüme geçti, kuşağı bir kere bağlayıp söktü, iki kere bağlayıp söktü, üçüncüde ise kurdale şeklini yaparak bağladı. Artık kuşağımda bağlanmıştı.

Babam alnımdan öperek duvağımı kapattı, "Her ne yaşanırsa yaşansın ben buradayım kızım. Eğer sen üzülürsen ben ölürüm, eğer gözünden bir damla yaş gelirse sebebi olanı bırakmam. Unutma arkanda dağ gibi baban var." dediğinde gözümden bir damla yaş aktı ama bunu kimse görmedi.

Odanın kapısı açıldığında içeriye Ayaz girdi. Heyecanlanarak yerimde kıpırdandım. Giymiş olduğu siyah takım elbise ona cuk oturmuştu. Çok yakışıklı olmuştu, saçlarını özenle düzelmişti yeni tıraş olduğu için yüzü pürüzsüz gözüküyordu. Bu adam birkaç saat sonra kocam olacaktı!

SON AN | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin