Çok içime sinen bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Lütfen oy atmayı ve yorum bırakmayı unutmayın. Teşekkür ediyorum şimdiden.
Şarkı sesi kesildikten birkaç saniye sonra kendime geldiğimde gözlerimi ondan çekip dizlerimi bükerek onu selamlamıştım. Sağım ve solumda hareketlilik hissettiğimde kızların yanıma ulaştığını anlamıştım. Ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı bilmediğim bir durumun içerisindeydim. Neden karşımıza çıkmışlardı. Öğrenmişler miydi, yoksa başka bir şey mi vardı? Ağzımdan çıkacak her kelimeye dikkat etmeliydim. Karşımdaki kişinin konuşmayı başlatmasını bekliyordum. Ondan beklediğim atak hemen arkasında bulunan Reha Kandemir'den gelmişti.
''Burada ne işiniz olduğunu sorabilir miyim?'' diyerek bize doğru adımladı. Kralının hemen yanında durarak doğrudan bana bakmaya başlamıştı. Çoğul bir ifade kullanmıştı ama sorusunun bizzat bana olduğunu biliyordum. Ki cümlesinin devamında teorimi doğrulamıştı,
''Halit Amirova evde olduğunuzu söylemişti'' diye bitirdi cümlesini. Dedemle beni mi konuşmuşlardı? Neler oluyordu, hiçbir şey anlayamıyordum. Ona cevap veremezdim. Ne diyecektim ki! Ağzımı açsam ağlayacakmışım gibi hissediyordum. Benimle konuşuyordu. Beni merak mı etmişti? Çocukluk hayallerim karşımdaydı şu an ama ben çocuk değildim artık. Akmaya hazır bekleyen gözyaşlarımı bastırdım, gömdüm içime. Tecrübeliydim, ilk defa yaptığım bir eylem değildi. Kaldırdım başımı, ilk defa baktım gözlerinin içine.
''Bir işimiz vardı. Hallettik, şimdi de eve dönüyorduk'' dedim ev kelimesini vurgulayarak. Umurunda mıydı bilmiyorum ama bilsin istemiştim. Evim annemdi benim.
''Ne tür bir iş?'' Bu soru Reha Kandemir'den değil Kral'dan gelmişti. Bakışlarımı ona doğru çevirip tekrar gözlerine baktım. Normalde insanlarla pek göz teması kuran biri değildim. Bakışları tedirgin ederdi beni ama ona her baktığımda direkt gözlerinin içine bakıyordum. Bilmiyorum, rahatsız etmiyordu beni gözleri, aksine daha çok bakmak istiyordum.
''Arkadaş ziyareti'' diye cevap verdim ona. Bir nevi öyle bir ziyaretti zaten. Aklıma ilk bu gelmişti. Yüzüne alaycı bir ifade takındı.
''Arkadaş ziyareti?'' diye bir sorguladı beni. Daha sonra devam etti cümlelerine,
''Amirova'nın bu kesiminde arkadaşlar edinmek pek de olağan bir şey değil diye biliyorum ben ama? Değil mi Kandemir?'' diyerek ona çevirmişti çevirdi bakışlarını. Gözlerini benden çekince rahatsız hissettim bir an kendimi. Kandemir onu onaylarcasına başını sallayarak,
''Evet, efendim. Tehlikeli ve yasaktır aslında'' dedi. Kral'ın üç elçisinden biri olan Zehan Kardinas, buz gibi sesiyle ilk defa konuşmuştu.
''İmparatorluğun ne kadar katili, tecavüzcüsü, manyağı varsa o bölgede bulunur. Sizin arkadaşınız bunlardan hangisi merak ettim''. Bembeyaz teni, yüzünün belli bölgelerinde dahi olan dövmeleri tüm vücudunu saran bu adam dalga geçercesine söylemişti bu sözleri. Tam ağzımı açıp cevap verecekken Arya dayanamamış olacak ki o cevaplamıştı Zehan'ı.
''Yalnız bu bahsettiğiniz insanlar sizin halkınız oluyor, belki unutmuşsunuzdur diye bir hatırlatayım dedim. Ayrıca evet ne kadar suçlu varsa burada haklısınız ama arkadaşımız onlardan biri değil, bundan emin olabilirsiniz'' demişti. Arya'nın sözlerinden sonra ikisi de birbirlerine öldürmek istercesine bakıyordu. İkisinin üzerinde dolaştırdığım bakışlarımı onlardan çekip Kral'a çevirdiğimde onun zaten bana bakıyor oluşunu fark ettim. Arya'ya cevap verirken bile çekmemişti gözlerini benden. Ne yapıyorduk biz onu da anlamamıştım ama neyse.
''Evet hanımefendi, bunu çok iyi biliyorum merak etmeyin ama oradan bir arkadaşınız olması pek uygun değil'' demişti. Bu saçma sohbetten oldukça sıkılmıştım. Hem bunlar buradaysa dedem de çoktan eve varmış olmalıydı. Yokluğumu fark ettiğinde biterdim ben. Kızlar da yoktu ortalıkta. Nasıl bir yalan söyleyeceğimi şimdiden düşünmeliydim. Tabi önce bu durumdan kurtulmam lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESİSE
General Fiction''Agah'' diye mırıldanan kadının ince sesini duyan adam kollarının sarılı olduğu beli biraz daha sıkarak kadını iyice kendine çekti. ''Söyle Nefes'im, söyle benim güzel kadınım. Ne istersen söyle de önüne sereyim. Yeter ki şu ömrüme ömür katan sesi...