Merhaba arkadaşlar. Yeni bebek bölümümüzle karşınızdayım. Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen. Teşekkür ediyor ve öpüyorum sizi. İyi okumalar.
Siyah deri çizmelerimi de ayağıma geçirip oturduğum koltuktan kalktım. Karşımdaki boy aynasına yaklaşarak kombinimi gözden geçirdim. Mini bir kot etek üstüne taktığım siyah bir kemere yine siyah boğazlı bir triko kazak ile siyah çizmelerim eşlik ediyordu. Güzel olmuştum. Dün akşam rezil olmamın sebebi olan canım bigudilerim saçıma çok güzel doğal dalgalar vermişti. Makyaj masasının üstündeki dudak parlatıcımı alıp son kez tazelemek istemiştim. Ben parlatıcımı sürerken kapım çalındı.
''Gelebilirsin'' cevabım ile kapı açılıp içeriye dün yemek servisinde gördüğüm hizmetlilerden biri girmişti.
''Efendim, kahvaltı için aşağıya çağırılıyorsunuz''
''Tamam, geliyorum. Sen çıkabilirsin'' deyince başıyla beni onaylayıp odadan çıkmıştı. Son kez aynadan kendimi kontrol ederek ben de odadan çıkmıştım. Büyük salona ulaşan merdivenlerden inerken ben hariç herkesin masada yerini aldığını görmüştüm. Topuklu seslerimle tüm gözler bana dönünce,
''Günaydın'' deyip Kral'ı da selamlamayı es geçmeyerek yerime oturacakken,
''Sen Amirova'nın kokusundan rahatsız olmuyor muydun? Yerini değiştir'' diye konuşan Kral ile olduğum yerde kala kaldım. Alican'a söylemişti bunu. Kendisine söylenen bu sözü ikiletmeden yerine getiren Alican, Arya ile yer değiştirmişti. Ben ise hala aynı şekilde durduğumu fark edip yerime oturmuştum. Dün anlık bir cesarete gelip Alican ile yaptığımız ve büyük ihtimal birazdan patlayacak olay yüzünden zaten oldukça gergindim. Bir de bu adamın böyle garip garip hareketleri beni daha çok geriyordu. Nedenini anlayamadığım bir şekilde kokuma takmış bulunuyordu. Aptal bir kadın değildim. Aramızdaki şu garip gerilimin de farkındaydım ama asla dile getirecek cesaretim yoktu. Zaten dile getirsem bile oluru yoktu! Olamazdı, imkansızdı. Karşımdaki adam Kral'dı. Ben ise Amirova'nın gayrimeşru varisi. Artık varisi de olmayabilirdim tabii.
Ortamdaki gerilim büyük bir sessizliğe sebep oluyordu. Tabağımdaki salatalık dilimini ağzıma getirip bir ısırık alırken gözlerimi masada gezdirdim. Herkes sanki çok normal bir durumun içindeymişiz gibi davranıyordu. Bizim söz hakkımız yoktu, bize söyleneni yapmak zorundaydık. Bu durum halledilene kadar burada kalacaktık ama Kral ve elçilerin yanımızda işi neydi? Biz niye oturmuş onlarla kahvaltı yapıyorduk? Gerçi emirlerini kendi açımdan pek de yerine getirdiğimi düşünmüyordum.
Başımı sağ tarafıma çevirince sırtını sandalyesine yaslamış elindeki fincanından çayını içerken gözlerini bana kilitlemiş adamla karşılaştım. Çatalımdaki salatalığın son parçasını da ağzıma atarken gözleri dudaklarıma kaymıştı. Bir süre dudaklarımda oyalanan bakışları tekrar gözlerime değince kaşlarıma hafifçe kaldırıp kinayeli bir gülümseme yollamıştım ona. Kafamda yarattığım Kral ile alakası yoktu bu adamın ya da ben mi hala o yönüyle tanışmamıştım bilmiyordum ama yarattığı gizem beni daha çok tahrik ediyordu bundan haberi yoktu. Benden saklanan gizlenen her şey benim için çok daha tatlı olurdu her zaman. Bu adamın gizemi beni ona daha çok çekiyor, bende onu çözme isteği oluşturuyordu. Ne haddimeydi değil mi? Ama ben haddim olmayan şeyleri yapmayı çok severdim.
İçeriye dolan adım sesleriyle bakışmamız son bulmuştu. Askerlerinden biri Kralını selamlayıp kulağına eğilip bir şeyler söylemişti.
''Aç'' emrini alan asker, karşımızda bulunan koca ekranlı televizyonu açınca son dakika haberleriyle karşılaşmıştık. Ekranda gördüklerimle dudağımın bir köşesi hafifçe kıvrılmıştı. Gördüklerim karşısında şaşırmam gerekiyordu, bu şaheserin sebebi ben olmasaydım tabii. Asım Asilkan'ın o yüce onuru ve itibarı yerle bir olmuştu. Tüh! Göz ucuyla suç ortağım olan Alican'a bakmıştım. O da sırıtarak bana bakıyordu. Asım Asilkan'ın neredeyse torunu yaşında diyebileceğimiz genç kızlarla müstehcen görüntülerini izliyorduk şu an. Dün tam bu ekranda beni aşağılarken en büyük ahlaksızlığı kendisinin yaptığını unutmuş gibi görünüyordu. Ben de bunu ona hatırlatmak istemiştim. Biricik oğlunun kaybı için beni aşağılarken elimdeki görüntüleri oğlu sayesinde elde ettiğimi bilmiyordu tabii. Gün gelir de dedemin yerine geçersem diye saklıyordum bunları. Neye niyet neye kısmetti ama değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESİSE
Ficción General''Agah'' diye mırıldanan kadının ince sesini duyan adam kollarının sarılı olduğu beli biraz daha sıkarak kadını iyice kendine çekti. ''Söyle Nefes'im, söyle benim güzel kadınım. Ne istersen söyle de önüne sereyim. Yeter ki şu ömrüme ömür katan sesi...