DESİSE-2.Bölüm

1.7K 128 241
                                    


Amirova Bölgesi

Amirova Malikanesi/7 Şubat 09.48

''Ne yapıyorsun?''

Uyku bandımı gözlerimden çekip geldiklerini yeni fark ettiğim arkadaşlarıma baktım. Ben cevap vermeyince yatakta yanıma uzanıp benimle aynı pozisyona geçmişlerdi bile. Arkadaş diyordum ama kız kardeşlerimdi onlar benim. Dünyaya gözlerimi onlarla açmıştım ben. Onlarla ağlayıp gülmüştüm. Ailemin olması gerektiği her yerde, her zamanda onlar benimleydi. Şu anda da olduğu gibi. Derince oflayıp endişeyle beni izleyen kızlara döndüm.

''Düşünüyorum'' diye cevapladım.

''Şimdi ne yapacağız?'' diyen Güneş'e ''Olması gerekeni yapacağız. Hiçbir şey olmamış gibi davranıp Asilkan ailesine kayıpları için destek olacağız'' diye cevap verdi Derin.

Anlamışlardı. Biliyorlardı. Tahmin etmesi çok da zor değildi zaten. Olayı duydukları gibi buraya gelmişlerdi. Dün gece olan biteni anlattım onlara. Birini öldürmüştüm. Amirova'da yaşayan biri için oldukça sıradan bir şeydi bu aslında. Her gün yüzlerce kişi öldürülürdü burada. Karadeniz, Amirova kalıntılarıyla doluydu bu sebepten. Dedemin defalarca birilerini katledişine de tanıklık etmişti gözlerim ama bu sıradan bir ölüm değildi Amirova için. Bu bölgenin yönetimi atalarıma aitti ama zamanla yanlış yönetim yüzünden Asilkan'lar gibi leş bir aile de bu topraklarda bizim kadar söz hakkına sahip olmuştu. Amirova'nın Krallığa bağlılığı da çok önemliydi, tüm kirli işlerini buradan yönetirdi Krallık ve kimse bilmese de bu büyük ailenin iki varisinden biri diğerini öldürmüştü. Bu savaş demekti. Kimse bilmemeliydi.

''Kimsenin seni görmediğinden eminsin değil mi, Asu?''

Arya'nın sesiyle daldığım düşüncelerden uzaklaşıp ona döndüm. Şu an ne mi yapıyorduk? Koca yatağımda yan yana uzanmış durum kritiği yapıyorduk.

''Evet, zaten ormanın içinde çok ilerlemiştik. Cesedini yola çekene kadar öldüm resmen. Ayı leşi taşıyordum sanki''. O anlar aklıma gelince yüzüm buruşmuştu. Cesedini arabaya kadar taşıyıp arabayı uçuruma sürmüştüm. Ardımda bir iz bırakmamam için yapabileceğim tek şey buydu.

''Bıçağı ne yaptın?'' diye sordu Güneş.

O an aklıma gelince ister istemez sırıtmıştım.

''Gömdüm'' dedim umursamazca. ''Onu da denize atamazdım, cinayet silahını bulabilirlerdi. Ormanda bir yere gömdüm işte. Ben bile hatırlamıyorum yerini'' dedim elimi bilmiyorum dercesine sallayarak.

''Şimdi ağlamamız mı gerekiyor, ben anlamadım. Üzülüyoruz sonuçta değil mi?'' dedi Güneş.

Hepimiz aynı anda bir kahkaha patlattık. Dedemler duyabilirdi ama hiç umurumda bile değildi şu an. Sinirlerim harap olmuştu.

''Şşşt, susun. Biri duyacak şimdi'' demişti Derin ama kendisi de bir türlü kahkahasını bastıramıyordu. Dün, Demir Asilkan'ı deşmiştim ama şu an yatağımda kahkaha atıyordum. Tanrım, delirmiş miydim? Sanmam.

''Hazırlanmamız gerek, dedem bugün olaylar karışık olduğu için Asilkanlar'a gitmeme izin vermedi. Yarın birlikte gidecekmişiz'' dedim.

''Şey, Asu güzelim, o adam da gelecek mi yarın? Tüm konsey üyeleri gelecek diye biliyorum ama...''

''Evet Derin, o da gelecek herhalde ama inan zerre umurumda değil. Odaklanmam gereken başka konular var. Hem göreceğimi de sanmıyorum. Biliyorsunuz, dedem bizi aynı ortama sokmaz''.

8 Şubat 2024

Elimdeki telefondan kızlara cenaze kombinimi ''Nasıl kızlar, beğendiniz mi?'' diye atmakla meşguldüm. Evden çıkmadan önce çekmiştim. Dizlerimde biten yuvarlak yaka, uzun kol, vücudumu saran siyah bir elbiseme siyah uzun kürküm ile siyah stilettolar eşlik ediyordu. Şu an arabada dedemle Asilkanlar'ın çiftliğine doğru gidiyorduk. Karşımda oturmuş yanında oturan Birand Bey ile konuşuyordu. Annem, tabii ki de gelmemişti. Çiftliğe girdiğimizi anladığımda elimdeki gözlükleri gözüme takıp arabanın durmasını beklemiştim. Araba durduğunda dedem ve Birand'ın ardından ben de inmiştim. Bu kadar kalabalık olmasını beklemiyordum ama Kral'ın da geliyor olması bu kalabalığın sebebini sunuyordu bana.

DESİSE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin