Vuslat yukarıya çıktığında Asya'nın kapısının kilitli olacağını ve Asya'yı ağlarken bulacağını düşünüyordu fakat Asya ne kapıyı kilitlemişti ne de ağlıyordu. Vuslat onun bir şok geçirdiğini düşünerek ona doğru adımlarken Asya kafasını kaldırıp Vuslat'a baktı ve biraz sola kaydı. "Gel, Vuslat abi."
"Prensesim." Vuslat onun bıraktığı boşluğa oturduktan sonra Asya'yı kendisine doğru çekip saçlarını okşamaya başladı. "Buraya ne hakkında konuşmak için geldiğimi biliyorsun, değil mi? Aynı zamanda bir arkadaşımı daha çağırdım, o da yarın gelip seninle konuşacak."
"Pedagog mu çağırdın?"
"Evet." dedi Vuslat kafasını sallarken.
"Benim kaldığım hastanede de vardı. Burcu abla. Hasta olan çocukların odasına gelip konuşur, motive verirdi."
"İşe yarar mıydı?"
"Atlas'ın cümleleri kadar değil."
"Atlas?" diyerek tek kaşını kaldırdı Vuslat. "Ona Atlas diye mi sesleneceksin?"
"Ne demem gerekiyor bilmiyorum. Abi diyemem bundan sonra çünkü abim değilmiş. Baba da diyebileceğimi sanmıyorum çünkü babammış gibi hissetmiyorum."
"Kızgınsın ona, değil mi?"
"Hem kızgınım hem kırgınım." Asya parmakları ile oynamaya başladı. "Benden saklamadığı hiçbir şey kalmamış. Siz gerçek sevgili bile değilsiniz. Benim tedavim için seninle beraber. Bıçaklanmış, bunu da benden sakladı -"
"Asya, bir saniye." Vuslat kaşları hafif çatık bir şekilde öne doğru eğdi bedenini ve Asya ile göz teması kurdu. "Sen bizim Atlas ile gerçekten sevgili olmadığımızı nereden biliyorsun? Bugün bunu konuşmadık bile."
"Ben o gün her şeyi duydum." dedi Asya gözlerini kaçırarak. "O benim için mesleğini bırakıp başka kadınlar ile birlikte olmuş. Canı çok yanmış ama bir kez bile bana belli etmemiş." Asya'nın gözünden bir damla yaş aktı. "Atlas benim yüzümden hep acı çekmiş. Babası neler neler demiş ama o bana hiç yansıtmadı bunları. Her zaman benim yüzüm gülsün diye uğraştı. Bu yüzden ona sinirli bile kalamıyorum."
Vuslat onun yanağındaki yaşları nazikçe silmeye başladı. "Sen ne kadar olgun bir çocuksun böyle. Seninle bir kez daha gurur duydum."
"O iyi mi?" Asya yaşlarla dolu olan gözlerini Vuslat'ın gözlerine çevirdi. "Bıçaklanmış ya hani. Canı çok yanmıştır, değil mi? En son düşündüğü kişi bile ben olmuşumdur."
Vuslat'ın da gözleri dolarken onu onaylarca kafasını salladı. "Evet, bayılmadan önce onun ağzından çıkan tek ve son isim sen oldun."
Asya içine yorgun bir nefes çekti. "Ben onu çok seviyorum."
"O da seni çok seviyor. Herkesten, her şeyden, kendisinden bile daha çok seviyor."
"Sadece biraz zamana ihtiyacım var."
"Elbette. Öğrendiğin bilgi kolay değil, prensesim. Fakat zaten sen de biliyorsun ki Atlas ne yapıyorsa senin iyiliğin için yapıyor. Sen onun yaşama sebebisin -"
"Yaşama sebebi tek ben değilim." Asya kafasını kaldırıp içtenlikle gülümsedi. "Sen de varsın."
Vuslat güldü ama içten ve samimi değildi. "Ben de böyle olsun çok isterdim ama sanmıyorum. Belki bir gün."
"Bazen en akıllılar bile aptallaşabiliyor." diyerek gözlerini devirdi Asya. "Buna en büyük örneksin."
Vuslat kaşlarını çattı. "Anlamadım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vuslat , GAY
RomanceJigololuk yapan Atlas'a, iş adamı Vuslat Kozoğlu'ndan güzel bir teklif gelmişti. Tamamlandı → Bu iki erkeğin aşkını anlatan bir kitap. Eğer homofobikseniz lütfen içeriye girmeyin. Bu size hitap etmez. → Fazlaca yetişkin sahneler bulunmaktadır. 🎵ht...