Yarım saat sonra gelen genç oğlanla Timuçin oturduğu iskemlede huzursuzca kıpırdandı. Alaz ise gelen arkadaşıyla tokalaşıp arabanın anahtarını verdi. Çocuk anahtara şöyle bir bakıp "Abi bu saatte bu modele uygun tekerlek hayatta bulamayız, özel tasarım bunlar. Anca elimizde ne varsa idareten takarız" deyince Alaz arkasında oturan Timuçin'e döndü.
"La cici bebe sen ne diyon bu işe, gideceğin yere kadar götürse yeter mi?"
Timuçin hızla başını salladı. "Sorun değil İstanbul'a döneceğim zaten, babamın galerisine bırakırım."
Alaz kaşlarını çatarak bir süre Timuçin'e baktı. Kafasında oluşan soruları sorup sormamak için emin olamadığı için önce tamirci çocuğun gitmesini bekleyecekti.
Hep beraber tekrar arabanın yanına doğru yürürlerken mavi tulumun içindeki çocuk hafif üzgün bir ifadeyle Alaz'ın koluna dokunup "Abi senin kızı okulun ordaki parkta görmüşler, yeni bir eleman varmış yanında" dedi.
Alaz omuz silkti. "Ee banane olum, beni ırgalamaz kiminle ne halt yiyorsa " derken arkasından yürüyen Timuçin'e göz ucuyla baktı.
Konuşulanları sessizce adımlarla atarak dinleyin Timuçin ise alt dudağını kemirerek başını yere eğmişti.
Çocuk ısrarla "Öyle deme be abi herkes sizin evleneceğinizi düşünüyordu" deyince Alaz ofladı.
"Uzatma Faruk, uzatma" diyerek konuyu kapattı.
Arabanın yanına geldiklerinde arabanın önündeki çekicinin halatını çıkaran Faruk'u izleyen Timuçin'in yanına yavaşça gelen Alaz hafif eğilerek "Akşama yetiştirmelerini söylerim çocuklara, istersen gideceğin bir yer varsa götüreyim" dedi.
Timuçin buruk bir gülümsemeyle başını iki yana salladı. "Gerek yok, bana taksi çağırırsan yeter."
Alaz, çekiciye yerleştirilen arabayla Faruk'tan ne zaman teslim alabileceğini öğrenip tokalaştıktan sonra Timuçin'in yanına döndü.
Arabasının gidişini umursamazca izleyen Timuçin'in umrunda olan şey az önce duyduğu şeylerdi. Bir kaç hafta önce tanıdığı ve belki de ilk kez etkilendiği erkeğin sevdiği birinin olduğunu öğrenmeyi sindirmek daha önemliydi. Olmayacağını biliyordu bilmesine de ama küçük kalbinde bir şeyler kırılmıştı.
Alaz eli ensesinde hâlâ arabasının gidişini izleyen Timuçin'e gülümseyerek "O kadar üzülme be cici bebe, yenisini alırsın babanın galerisinden" diyerek dükkanda söylediğine laf çarptı.
Timuçin "Hıh" diyerek Alaz'a döndü. "Efendim."
Alaz "Ooo uçmuş bu" deyip Timuçin'i kolundan tutarak dükkana doğru yürüttü.
Dükkana döndüklerinde Timuçin yoğun duygularının gitgelleriyle yorgun düşünce iskemleye kendini bıraktı. Bakışları dükkanın içini tararken aslında hiçbir şeye bakmıyordu. Sadece kafasının içindekileri dışarı yansıtamadığı için ne yapacağını bilmiyordu.
Alaz onun bu durgun halini hâlâ arabadan dolayı sandığı için onun dikkatini dağıtmak için "Lan minnoş gel seninle iki lahmacun gömek, bekle sen burda üstümü başımı değiştireyim" dediğinde Timuçin ona boş gözlerle baktı.
"Neyi gömeceğiz, niye ki?"
Alaz büyük bir kahkaha atarak "Lahmacun diyorum, daha önce hiç yemedin mi?" diye sordu.
Timuçin yavaşça başını salladı. "Daha önce hiç yemedim. Lahmacunu niye gömüyoruz ki biz?"
Alaz dükkanın iç kısmındaki bölmeye doğru yürürken üstündeki atleti çıkarırken "Seninle daha çok işimiz var cici bebeee" diye seslendi.
![](https://img.wattpad.com/cover/357872346-288-k121773.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKAL- BxB
General FictionBir Angara Serüveni Mahalle Abisi kitabıyla bağlantılıdır!