Timuçin aldığı telefonla derin bir nefes verip telefonu açtı. Telefonun diğer ucundaki Gülçin telaşla "Tim, Akif amca babamla ortaklıktan çekilmiş, şirkete yatırım yapmayacakmış. Ama nedeenn? Sen konuşsan bi babanla, senin istediğini yapar" dediğinde Timuçin acı bir gülümsemeyle telefonu diğer eline aldı.
"Evet Gülçin, babam benim istediğim şeyi yaptı zaten. Hani istediğim her şey oluyor ya, istediğim her şeyi elde edebilirim değil mi? Ben istedim o da yaptı."
Gülçin şaşkınlıkla "Nasıl ya sen mi istedin? Ne kadar acımasızsın Tim, bunu bana nasıl yaparsın?" diye sorunca Timuçin bu kez yanında oturan Alaz'a kısa bir bakış atıp "Duydum Gülçin" dedi sitemle "Söylediğiniz her şeyi duydum, varoş sevgilimi de duydum, kendime yeni bir eğlence bulduğumu da duydum..."
Gülçin korkuyla "Hayır, hayır, sen yanlış anladın. Ben onu senin için demedim... Allah aşkına o çocuk yanına yakışıyor mu hiç, Hem.." lafını Timuçin'in sert sesi susturdu. "Kes artık Gülçin, Alaz'a söyleyeceğin her cümleyi bana söylemiş olursun" derken onu sakinleştirmek için elini tutan Alaz'a döndü.
"Yaptığınız, söylediğiniz her şeyin farkındaydım. Aptal olan bendim ki belki arkadaşımdır onlar dedim. Sen ve Oktay, yüzüme gülüp arkamdan konuşan diğerlerinden farkınız yokmuş. Bence daha fazla uzatma, yoksa benim paramla aldığın daireyi de arabayı da alırım elinden."
Gülçin bozuntuya vermemek için "Senin parana kalmadım ben, varoş sevgilin seni dolandırdığı..." derken Timuçin telefonu onun yüzüne kapattı.
"Boş konuşacaktı" diyerek göz devirdi.
Alaz ne kadar ona gülümsese de yaptığı şeyin ağırlığı altında eziliyordu. Timuçin onu ne kadar affetse de o kendini affedemiyordu.
Dudakları "Haklı aslın.. " demek için açıldığı an Timuçin'in eli dudaklarına örtüldü.
"Haklı falan değil. Hiç kimse senin ne yaşadığını, nelerle savaştığını, bunu neden yaptığını bilmiyor. Kim ne derse desin ben gördüm Alaz, gözlerindeki sevgiyi de gördüm, pişmanlığı da."
Alaz yanında oturan genci kolları arasına alıp yüzünü kıvırcık saçlarına gömdü. "Zaten bir tek sen gördün."
Timuçin boynuna sarılan kollara elini koyup okşayarak "Ayrıca onlar bunu hak etmişti Alaz. Benim sevgilime kimse varoş diyemez, döverim hepsini, ağzını burnunu dağıtırım" dediğinde Alaz gülerek geri çekilip Timuçin'in yanağından öptü.
"Var var, sende de varoş gülü olacak tip var."
Timuçin kıkırdayarak "Eee ben de öğrendim küfür etmeyi az biraz senden" diyerek bu kez o Alaz'ın sakallı yanağını öptü. Sonra da diğer tarafı öpüp "Sakallar gıdıklandırıyor dudaklarımı" dedi gülümseyerek.
Alaz'ın yaptığı hamleyle koltuğa düşerken üzerine çıkan sevgilisine gözlerini kısarak baktı. Yüzüne yaklaşan Alaz'ın "Bir de dudaklarımı dene bakalım gıcıklandırıyor mu?" demesiyle başını iki yana salladı.
"Yok onlar farklı hissettiriyor."
Alaz onun yanaklarını küçük küçük öperek "Nasıl hissettiriyor?" derken dudaklarına ulaştı. Timuçin üstündeki bedende aşağı doğru hafif kayarak yutkundu.
"Karıncalandırıyor burayı" diyerek karnını gösterdi. "Sonra burayı" kasıklarını gösterdi. "Bir de şey..kalbim çok hızlı.. " derken çoktan dudaklarına yapışan Alaz'la lafı kesildi.
Kollarını boynuna doladığı Alaz dudaklarında ve ağzının içinde sakin bir keşfe çıkarken inlememek için zor duruyordu. Dudaklarından ayrılan Alaz'ın "Tutma sesini" cümlesiyle onu kendine doğru çekti. "Ama çok farklı çıkıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKAL- BxB
General FictionBir Angara Serüveni Mahalle Abisi kitabıyla bağlantılıdır!