18.

1.4K 101 23
                                    




CİCİ BEBE: Alaz

CİCİ BEBE: ????

CİCİ BEBE: Mesajları gördüğünü biliyorum, neden cevap vermiyorsun ki

Alaz: Efendim

CİCİ BEBE: Sonunda

CİCİ BEBE: Yarana pansuman yapılması gerekiyor

CİCİ BEBE: Üç gündür mesajlarıma aramalarıma cevap vermiyorsun

CİCİ BEBE: Yanlış bi şey mi yaptım ben

Alaz: Hayır hayır sen bi şey yapmadın

Alaz: Bugün pansuman için hastaneye giderim

CİCİ BEBE: Ama ben yapacaktım ya hani

CİCİ BEBE: Öğrendim ben nasıl yapılacağını, doktor bir arkadaşım anlattı hepsini

Alaz: Yorma kendini ben hallederim

CİCİ BEBE: Neden yorulayım ki?

CİCİ BEBE: Sanırım sen benim yapmamı istemiyorsun

CİCİ BEBE: Tamam, sorun değil






Alaz elindeki telefonu oflayarak yatağın üzerine attı. Üç gündür Timuçin'den kaçıyordu ve yüzleşmekten korkuyordu. Üç gün önce düşündüğü o an aklından bir türlü çıkmıyordu ve neden Timuçin'i öpmek istediğini çözemiyordu. Evet tatlı bir çocuktu, hatta çok güzeldi. Kirpikleri, kaşı, gözleri, beyaz teni hatta boyunun kısa olması bile onda güzeldi sadece. Ama Alaz bir tek bunların onu öpmek istemesinin nedeni olmadığını hissediyor, ona doğru çekiliyordu. Sadece onu gördüğü zamanlarda böyle hissedeceğini sanmıştı ama üç gündür görmese de hâlâ onu öpmek istediğini biliyordu.

Alaz hiçbir şeyden korkmaz, düşünmeden her hareketi yapıp başını belaya alacağını bilse de geri durmazdı. Peki şimdi neyden korkuyordu? Ellerini başının arasına alıp fark etmekten korktuğu o şeyi anladı. Timuçin'i üzmekten korkuyordu. Eğer bu duygular sadece garip bir çekimse ya da merak duygusundan ibaretse Timuçin'e verebileceği zarardan korkuyordu, zaten yeteri kadar onu kandırıp tüm güvenini mahvetmişti. Bir de bir heves uğruna onu üzer, bir kez daha gözlerinden yaş düşmesine sebep olursa Alaz kendini asla affetmezdi.

Ama kaçmakta çözüm değildi, Timuçin ondan rahatsız olduğunu, kaçtığını ve istenmediğini düşünüyordu. Ani bir kararla telefonu tekrar eline aldı.

Alaz: Ne zaman gelirsin?

Timuçin sanki elinde telefonla bekler gibi anında cevap verdi.

CİCİ BEBE: Geleyim değil mi?

Alaz: Gel cici bebe gel

CİCİ BEBE: Eczaneye uğrayıp hemen geliyorum

CİCİ BEBE: Şey, on beş dakikaya oradayım :)





Alaz sonunda ondan gülümseme aldığı için sırıtarak başını iki yana salladı ve telefonu yatağın üstüne atıp ayağa kalktı. Üstünü değiştirmeli, saçına başına bakmalıydı. Odadan çıkmak üzereyken bir anda durup alnına vurdu.

"Hay senin belanı Alaz, bir de çocuğa düzgün görünmeye çalışıyorsun."

Söylene söylene lavaboya girip aynanın karşısına geçti.

"Senin ben tipini sikeyim oğlum, cici bebenin senin şu haline baktığına şükret."

Elbette Timuçin'in bakışlarından, hal ve hareketlerinden, yanındaki heyecanından ve sürekli onunla ilgilenmek istemesinden kendisinden hoşlandığını biliyordu, anlamamak Alaz için aptallık olurdu ama üç gün öncesine kadar bunu görmeyi ve anlamayı reddediyordu. Şimdi ise Timuçin görmeye gelecek diye yarasının enfeksiyon kapmasını bile göze alarak duşa girip kendine çeki düzen vermek istiyordu. Biri Alaz'ın değil Çakal'ın bir erkek için şekilden şekile gireceğini söyleseydi götüyle gülerdi. Ha Çakal'ın da o erkeği öpmek istediğini duysa yoh amına derdi. Ama gel gör ki o artık Çakal değil Alaz'dı ve masmavi gözleriyle ona en masum haliyle bakan Timuçin için Alaz olmaya değerdi.

ÇAKAL- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin