Alaz ertesi sabah dükkana teslim edilen paketi açtığında neler yapacağıyla ilgili talimatların olduğu kağıda kısa bir göz attı ve kağıdı buruşturup attı, küçük bir kutunun içinde gördüğü şırıngayla dişlerini sıktı.
Ondan adamın oğlunu okul çıkışı bayıltarak verdikleri adrese götürmesini istiyorlardı. Bunun adam kaçırma ve şantaj olduğunu gayet iyi biliyordu ama talimatın sonunda çocuğu adrese teslim ettiği anda parasını nakit olarak alacağı yazılıydı ve Alaz pisliğini bir başka pislikle temizleyecekti.
İçi ilaç dolu şırıngayı tekrar küçük kutuya koyup ceketini giydi. Saat henüz ondu ama çocuğun okuldan çıkış saatine kadar okulun çevresini tanımalı ve kaçabileceği tüm ihtimalleri gözden geçirmeliydi.
Zengin semtlerin olduğu bölgeye geldiğinde okulu çok aramadan buldu, daha önce buralarda bir çok kez araba çalmış ve parçalayıp satmıştı. O pisliğin içinden gelmiyordu pisliğin ta kendisiydi. Sadece bir saatliğine de olsa Timuçin'in yanında temiz hissettiği ruhu şimdi avucunun arasındaki şırıngayla bir kez daha tüm aynaları pisliğe buluyordu.
Okulun çevresindeki sokakları insanlara sezdirmeden kısaca gezip çıkış saatine yakın okulun girişindeki kaldırımda beklemeye başladı. Çocuğun özel şoförü olduğunu biliyordu ve o gelmeden çocuğu gördüğü anda yaklaşarak bir dilenci kılığında para isteyecekti. Onlar gibi zengin tipler bu tarz insanlara ya acırlar para verirler ya da kendinden uzaklaştırmaya çalışırlar, Alaz iki seçenekte de hızlı olmalı ve çocuğun dikkatini çekmeliydi.
Sokağın başına gelip park eden siyah transitle de Rauf'un adamlarının onu izlediğini anlamak çok zor değildi. Onun gerçekten işi yapacağını izlemek için gelmişlerdi.
Okulun çıkış melodisi çaldığında bir kez daha cebindeki şırıngayı avuçlarında sıktı ve çocuğu bekledi.
Dokuz yaşlarındaki erkek çocuğunun okulun demir kapısından çıktığını gördüğünde rolüne girerek yanına yaklaştı.
Çocuk yanına yaklaşan pejmürde görüntülü Alaz'ı gördüğünde hafif korku ama merakla yaklaşmasını bekledi. Alaz cebindeki elini çıkarıp ona doğru uzatarak hafif eğildi.
"Kardeşim bir ekmek parası, kardeşlerim evde aç."
Küçük çocuk onun ağladı ağlayacak yüzünü görünce acıyarak elini pantolonun cebine atıp kağıt para çıkardı ve "Al abi, bu kadar var" dedi.
Alaz gerçekten neredeyse ağlayacaktı, çünkü karşısında kendi kardeşini görür gibi olmuştu, o da bu çocuk kadar masum ama kalbi hastaydı.
Sokağın başındaki arabaya şöyle bir bakıp çocuğun para uzattığı elinin üzerine elini koyup aynı boya gelmek için yere çöktü.
"Seni kaçırmak için gelen adamlar var Ahmet, şimdi korkma ve dizime bir tekme atıp diğer yöne kaç."
Çocuk şok ve korkuyla etrafına bakınmak istediğinde Alaz dişleri arasından "Bakma o tarafa kardeşim, hadi vur ve kaç" dediğinde çocuk gerçekten korktuğu için Alaz'ın dizine sert bir tekme atıp diğer yöne kaçmaya başladı.
Alaz sinirlenmiş gibi oflayarak dizlerini tuttu ve adamlar arabayı hareket ettirmeden saniyeler içinde çocuğun peşinden koştu.
Çocuk evlerinin olduğu güzergaha doğru kaçtığı için araba kestirme yola Alaz ise çocuğun arkasından koşmaya devam etti ve yarı yolda çocuğu kucağına aldığı gibi villaların olduğu bahçeye doğru devam etti.
Çocuk kucağında debelenerek bağırdığı için eliyle ağzını kapattı. "Korkma Ahmet korkma, sana zarar vermeyeceğim."
Siyah araba vilların olduğu yerde durup içinden üç adam çıktığında Ahmet'in susması için ayak seslerini dinlemesini işaret etti. İki bahçe arasında saklanan ikilinin duyduğu
"Alaz piçi nerde?"
"Fazla uzaklaşmış olmazlar abi." seslerini dinlediler.
Çocuk bu defa Alaz'ın doğru söylediğini anlayarak başını aşağı yukarı salladı.
Alaz elini onun ağzından çekip "Sakın çıkma burdan abicim, geri geleceğim" diyerek çocuğu ağaçların arasına saklayıp evin arka bahçesinden dolandı.
Duvarlara saklanarak adamlardan birinin arkasından yaklaşıp cebindeki şırıngayı çıkardı ve adamın tam boynuna saplayarak düşen adamı tutarak geriye çekti.
Sonra tekrar çocuğun yanına dönüp ağaçların arasına girmeye çalışan adama arkadan yaklaşıp belindeki çakıyı çıkardı, adam tam arkasını dönüp ne oluyor diye bakarken adamın kolunu tuttuğu gibi çakıyı koluna saplayıp çıkardı. Adam acıyla inleyerek kolunu tuttarken çocuk korkuyla bağırınca diğer gelen adamı atlatmak için çocuğu kucağına aldığı gibi duvardan atladı.
Alaz kucağındaki çocuğu sıkı sıkı tutarak okulun olduğu yöne doğru koştu ve okulu gördüğü yerde çocuğu yere bıraktı. Ağlayan çocuğun yüzünü silerek "Ağlama ufaklık bak atlattık, hadi koş okula" dediğinde çocuk bir yandan ağlayarak bir yandan başını salladı.
Alaz derin bir nefes vererek "Babana söyle yanlış adamlar peşinde, bunu ona ilet tamam mı?" deyip çocuktan bir cevap beklemeden etrafına bakınıp "Hadi koş" dedi.
Çocuk var gücüyle okula doğru koşarken Alaz derince ofladı.
"Senin paranı da sikeyim işini de, orospu çocuğu."
Alaz eli boş hastane yolunu tuttu. O pisliğin içinde büyümüştü evet ama bir çocuğa zarar verecek kadar insanlıktan çıkmamıştı.
Hastaneye girip kardeşinin yattığı kata çıktı ve odasını bulduğunda yüzüne sahte bir gülücük yerleştirip odaya girdi.
Hasta yatağında yatan kardeşi abisini görünce sevinçle "Abiii" diyerek kollarını uzattı.
Alaz da "Cicimeee" diye kollarını açtı.
Yatağın diğer köşesinde oturan yaşlı adam ise Alaz'ın yüzündeki sahte gülümsemeyi biliyordu. İkisi sıkı sıkı sarılırken bastonundan destek alarak ayağa kalktı.
Alaz kardeşinin saçlarını okşayarak ard arda öpücükler verirken Ecrin kırıktılar eşliğinde "Abii saçlarım bozuldu" derken yaşlı adam odadan çıktı.
Alaz ise kapıya kısaca bakıp kesik bir nefes vererek kardeşine döndü.
"Kay kız azcık kenara abin yoruldu."
Ecrin gülerek yatağında kenara çekilerek "Gel bakayım koca bebek abi" deyip yatağa uzanan abisine sarıldı.
O an Alaz'ın nefesini kesen bir yumru boğazını bir ayna gibi paramparça etti. Onlar masum Alaz pislik miydi?
![](https://img.wattpad.com/cover/357872346-288-k121773.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKAL- BxB
General FictionBir Angara Serüveni Mahalle Abisi kitabıyla bağlantılıdır!