Timuçin abisi ve Kutay gittiğinde sabaha kadar Alaz'ın yanında kalmaya devam etti. Çünkü Alaz özellikle dedesine ve kardeşine hiçbir şey söylemek, boşuna korkutmak istemiyordu. Yalnız kalırım ben dediğinde ise Timuçin'den çok fena azar işitti ve Alaz ciddi ciddi Timuçin'in içinden çıkan canavardan korkmuştu. Dakikalarca yüzünü inceleyerek bu tatlı yüzün nasıl bir anda eli maşalı birine dönüştüğüne hayret ediyordu.
Sabah gelen hemşire Alaz'ın yarasını kontrol edip sargı bezini değiştirdiği sırada ise Timuçin dudağının kenarını kemirerek genç kızın yaptıklarını izliyordu. Çünkü eve döndüklerinde o yarasını kontrol edecekti.
Hemşire kız gülümseyerek "Üç günde bir pansuman için hastaneye gelmeniz lazım" dediğinde Timuçin başı eğik parmaklarıyla oynuyordu. Alaz ise kıza bakmadan Timuçin'in hareketlerini izleyerek "Kendim yapabilirim, bana yardım edecek biri var" dediğinde kız yatağın yanında dikilen çocuğa bakarak "Tamam o zaman gerekli malzemelerin listesini veririm" deyip geçmiş olsunu ekleyerek odadan çıktı.
Timuçin yatağın yanına biraz daha yaklaşıp kapanan kapıya baktı. "Hemşir mi olsam acaba?" diye kendi kendine sordu.
Onu duyan Alaz ise hafif gülerek "Neden ki?" diye sordu.
Timuçin omuz silkerek dudaklarını büzdü. "Yaralandığında sana ben bakardım."
Alaz yavaş yavaş Timuçin'in bu sahiplenmesine bir yandan şaşırıp bir yandan da hoşuna gidiyordu. İlgilenilmeye alışık olmayan sert yanını kırıyor, aslında ilgi isteyen tarafını harekete geçiriyordu.
Arkasındaki yastığa yaslanıp "Bunun için bir meslek seçmene gerek yok ki cici bebe, gördün işte nasıl yapacağını" deyince Timuçin hızlı hızlı başını salladı.
"Gördüm tabi, hem bak" diyerek koltuğun üstündeki telefonunu aldı. "Sana çorba yapmayı bile öğrendim, eve gidince yapıp getiririm." derken tarif videosunun içindekiler kısmını okuyordu.
Alaz başını diğer tarafa çevirerek gülümseyip kaşlarını çatarak Timuçin'e döndü.
"Getirmene gerek yok."
Timuçin maviş gözlerini kaçırarak suratını astı. "Tamam, istemiyorsan."
Alaz, çocuğun elindeki telefonu alarak "Tarife bakmana gerek yok ben sana anlatırım sen yaparsın" deyince Timuçin sevinçle "Birlikte mi yapacağız ama sen hastasın" dediğinde ise Alaz dudaklarını ıslatarak "Tamam ben uzanırken sen yanımda yaparsın" dedi.
Timuçin bir kez gözlerini kaçırarak etrafına bakındı ve Yakup'un gece getirip bıraktığı kıyafet poşetini koltuktan aldı.
"İstersen üstünü değiştirelim, hâlâ.." derken Alaz'ın üstündeki ameliyatta giydirilen kıyafeti işaret etti.
Alaz başını eğip üstündeki mavi bez parçasına bakarak "Ben hallederim" deyip yataktan kalkmaya çalıştı ama Timuçin'in kolunu tutup "Dursana yarana bir şey olacak, canın acıyacak" demesiyle Alaz masum masum "Ama o zaman nasıl değiştireceğim ki, hem bir iki saate çıkarız" dedi.
Timuçin alnına düşen kıvırcık saçlarını üfleyerek geriye doğru atıp "Ben değiştiririm" dedi ve onun cevap vermesini beklemeden poşetin içindeki geniş tişörtü çıkarttı.
Alaz yatağın üstünde oturmuş onun ne yaptığını izlerken Timuçin tişörtün boğaz kısmını genişleterek açıp Alaz'ın başından geçirdi ve "Kollarını kaldır" dedi.
Yaptığı işe oldukça odaklı çocuğa gülerek kollarını kaldırdı, Timuçin kollarından da geçirince tişörtün eteklerini aşağı geçmeden önce "Şimdii" diyerek kollarını uzattı ve Alaz'ın üstündeki kıyafetin arkasındaki ipleri çözerek tişörtü indirdi.
Fakat Alaz'ın altı da çıplak olduğu için dudaklarını birbirine bastırarak poşetin içindeki eşofmanı alıp ona uzattı.
"Sanırım onu giydiremem."
Alaz gözlerini kaçıran çocuğun elindeki eşofmanı gülerek alıp "Tamam ben hallerim" dediğinde Timuçin odasın kapısına doğru yönelip "Hazır olduğunda haber ver" diyerek odadan çıktı.
O gittikten sonra Alaz başını iki yana sallayarak zor da olsa yataktan kalkıp eşofmanı giydi ve "Tamam gel" diye seslendi.
Odaya tekrar giren Timuçin onun ayakta durduğunu görünce yine kaş çatarak "Otur ya otur, acıyacak" diye söylendi.
Alaz oflarken bir yandan da gülerek "Bazen içinden canavar çıkıyor cici bebe" deyince Timuçin dudaklarını büzdü.
"Canavar değilim ki, sadece.."
Alaz tek kaşını kaldırarak göz kırptı. "Sadece ne?"
Timuçin parmaklarıyla oynarken oflayarak Alaz'a yaklaştı, sonra kollarından tutup geriye doğru yatağa oturttu.
"Canın acıyacak, dikişlerin açılacak, sonra, sonra.." derken parmağını salladı. "Yine kanar bak yaran."
Alaz onun tatlı tatlı söylenmesine başını hafif yana yatırarak "Niye bu kadar tatlısın" dediğinde Timuçin şaşkınlıkla gözlerini açarken Alaz ne söylediğini yeni fark ettiği için hızla yatağa uzandı ve gözlerini kapattı. Timuçin de utandığı için arkasını dönüp kıyafet poşetiyle oyalanmaya koyuldu.
Odanın kapısı açıldığında sanki ikisi de kurtarıcıları gelmiş gibi gelene baktılar. Yakup ikisinin yüzüne şöyle bir bakıp kaşlarını çattı. Ardından hmlayarak ellerini beline koydu.
"Bu odanın havası değişmiş."
Timuçin odanın havasız kaldığını düşündüğü için "Camları açayım ben" diyerek pencereye yöneldi.
Yakup ise yatakta doğrulamaya çalışan Alaz'a gözlerini kısarak baktığında Alaz sahte bir acı çekme ifadesiyle arkasına yaslandı.
"İyi iyi hazırlanmışsın, doktorla konuşayım ben, çıkabilir derse eve götüreyim seni."
Alaz mahçup bir baş sallamayla onu onayladı ama birden "Ev olmaz, dedem beni bu halde görmesin, dükkana götürebilir misin?" dediğinde Yakup sorgular gibi bakarak "Dükkanda ne yapacaksın lan, kim bakacak sana orda, bizim eve götürürüm" dedi ama Alaz hızla başını iki yana sallayarak "Olmaz, siz zahmet etmeyin ben hallerim. Hem.." devam edemeden Timuçin konuşmaya girdi.
"Abi Alaz'ın dükkanının üst katında da eve var orada kalmak istiyor, ayrıca yalnız olmayacak, ben bakarım ona."
Yakup kaşlarını kaldırarak kardeşine bakarken Alaz şaşkınlıkla ağzını araladı. Timuçin ikisininde yüz ifadesine bakarak omuz silkti.
"Onu yalnız bırakmam."
Yakup sen iflah olmazsın bakışlarıyla başını iki yana salladı.
"Anlaşıldı, küçük kıvırcığın inadı tuttu" diyerek Alaz'a döndü.
"Seni onun elinden kimse alamaz."
Alaz başını eğerek gülümsedi, ardından ona dudaklarını büzerek Timuçin'e döndü.
"Düştük bi kere."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKAL- BxB
General FictionBir Angara Serüveni Mahalle Abisi kitabıyla bağlantılıdır!