9.

2K 162 19
                                    

Yakup bir süredir durgun duran kardeşini izliyordu. Timuçin'in ilk geldiğinde ki o heyecanı yok gibiydi. Bunun kendisiyle alakalı olduğunu düşünmüştü başlarda. Beklediği gibi bir abi değildi belki de ya da kendisine ısınamamıştı. Fakat beraber vakit geçirdikleri zaman oldukça eğlenen çocuk bazen sanki bir boşluğa bakar gibi dalıyordu ara ara. Bunun üzerine Yakup bunun başka bir nedenden dolayı olduğunu sezmeye başladı.

Salonun koltuğunda oturmuş açık balkon kapısına boş gözlerle bakan kardeşinin yanına oturmak için ayaklandı.

"Timuçin" diyerek yanına oturduğu çocuğun saçlarına elini atıp "Kardeşim" diye okşadı.

Timuçin abisi tarafından sevilmenin mutluluğu ile hızlıca ona dönüp "Efendim Yakup abi?" dedi.

Ona direkt abi demek istiyordu ama ne tepki alacağını henüz bilmediği için önce adını söylüyordu.

Yakup okşadığı saçlardan elini alıp omzuna koydu.

"Abim, neyin var senin çok durgun gibisin" diyerek elini onun omzundan atıp kendi ensesine atıp hafifçe kaşıyarak "Seni üzecek kıracak bir şey mi yaptım?" diyerek hızla Timuçin'in elini tuttu.

"Valla beklediğin gibi biri değilsem söyle nasıl istersen öyle olurum abim. Burayı mı beğenmedin, başka bir yerde bulaşabiliriz, istersen seni dışarda bir yere götürelim Kutay abinle ha, ister misin?"

Timuçin abisine kocaman bir gülümseme sunarak "Hayır, sen benim beklediğimden daha iyi bir abisin Yakup abi" deyince Yakup başını hafif yana yatırarak "Ama sen hep Yakup abi diyorsun, abi diyebilirsin sadece " dedi.

Timuçin tam da bunu beklediği için hızlıca "Tamam sadece abi diyeceğim" dedi.

Yakup "Hah şimdi oldu abisinin gülü" deyip Timuçin'in elini okşadı.

"Şimdi söyle bakalım abine kim seni üzdü, biri bir şey mi söyledi?" deyip eliyle sanki herkes oradaymış gibi etrafı göstererek "Göster abine kimse onu siker siker çoğaltırım" dedi.

O sırada elinde kahve bardaklarıyla mutfaktan çıkan Kutay "Höösst" diyerek salona girdi.

"Sen kimi sikiyon bakayım,hıh?"

Elindeki bardakları sehpanın üzerine koyup Yakup'a ters bir bakış attı. Bu aralar Yakup önüne gelen herkese seni sikerim diyordu ve Kutay bazen bunda ciddi misin demek istiyordu. Çünkü Yakup o kadar içten ve coşkulu söylüyordu ki birini eline geçirse sikerdi, Kutay onda bu potansiyeli görmüştü.

Yakup'un yanına oturan Kutay, çocuğun duymaması için Yakup'un kulağına eğilip "Burda sikebileceğin biri varsa o da benim" dedi.

Yakup çaktırmadan Kutay'ın belini parmakları arasında sıkıştırıp "Çocuk var, sussana paşam" dedi. Kutay canının acısıyla dişlerini sıktı ama Timuçin'e belli etmedi.

Timuçin ise hayran hayran ikisinin birbirleriyle uğraşmasını izliyordu. İlk tanıştıklarında Kutay direkt kendini enişte olarak tanıştırıp abin yavuklum olur demişti ve bir süre anlamayan çocuğa açıklamak zorunda kalmıştı Yakup.

Onların harika bir çift olduğunu düşünen Timuçin sessiz bir iç çekince Yakup'un radarına girdi. Kaşlarını yukarı kaldırıp kardeşini süzen Yakup belini okşamaya dalmış Kutay'ı dürttü.

Konuşmadan bile anlaşabilen ikili için bu açık bir mesajdı. Kutay elini Yakup'un belinden çekip bacağına koyarak "Eh benim az biraz işim var çarşıda, siz abi kardeş takılın burda" dedi ve Yakup'un başından öperek ayağa kalktı.

"Hazır olduğunuzda haber verin yemeğe çıkalım çiçeem."

Yakup sevdiğine küçük bir öpücük gönderip gözlerini kapatıp açtı.

"Tamam paşam, aradığımda gelir alırsın bizi."

Kutay ikiliyi salonda bırakıp arabasının anahtarını ve cüzdanını alarak evden çıktı. O gittiğinde ise Timuçin abisinin gözlerinin içine bakarak "Abi, çok güzelsiniz" dedi ve utanarak başını eğdi.

Yakup gülümseyerek kardeşinin saçlarını okşadı bir kez daha "Bir gün sende bu kadar güzel olabileceğin birini bulacaksın" deyince Timuçin sakince başını iki yana salladı.

"Sanmıyorum."

Yakup şimdi işin rengini anlamıştı. Kardeşinin bir kalp ağrısı vardı.

İki elini de elleri arasına alıp başını eğen kardeşine bakmak için hafif başını eğdi.

"Biri senin kalbini fena halde kırmış kıvırcığım benim, anlat bakayım abine" dedi ama sonra "Tabi istersen" diye ekledi.

Timuçin hevesle başını salladı. Abisine anlatmak istiyordu, kalbini sıkıştıran o şeyi, en çokta abisinin onu dinleyip akıl vermesini istiyordu. Şimdiye kadar hiç kimse onu gerçek anlamda dinlemek istememişti ya da Timuçin kimseye anlatacak kadar yakın olamamıştı kimseyle ama abisinin dinlemesini istiyordu.

"Abi, şimdi.." diye mırıldayarak anlatmaya başladı.

Baştan sona Çakal'la yaşadıkları her şeyi bir bir anlattı. Abisini bulmak için gittiği sanayiyi, Alaz'la tanışmasını, mesajlaşmalarını, onunla konuşmanın hoşuna gittiğini, beraber vakit geçirip yemek yediklerini, onun yanında ne kadar heyecanlandığını, ona para gönderdiğini, arabası bozulduğu için onun yardım ettiğini ama gerçeğin ne olduğunu, arkadaş olmak istediği adamın onu dolandırdığını.

O anlatırken sakin olmaya çalışarak dinleyen Yakup ise öfkesini göstermemek için büyük bir uğraş vermişti. Deyim yerindeyse Alaz'ı bulduğu yerde parçalayacaktı ama bunu kardeşine asla belli etmemeliydi, o sonraki işti. Şimdi kalbi kırılmış bir kuş vardı elleri arasında. Ve o ilk gördüğü anda bile kanı ısındığı, gururla o benim kardeşim diyebileceği ve varını yoğunu verebileceği kardeşiydi.

Timuçin konuşmayı bitirdikten sonra derin ama yorgun bir nefes verip "İşte böyle oldu" dedi.

Yakup sadece hm diyerek elini kardeşinin başının arkasına koyup kendine çekti ve arkasına yaslanarak onu göğsünün üstüne yatırdı. Bu yakınlığa özlem duran Timuçin ise abisinin beline sarılarak başı onun göğsünde küçük bir hıçkırık savurdu, gözleri dolmuştu ve abisine sıkıca sarılarak ağlamak istiyordu.

Başını okşayan Yakup'la kendini bıraktı ve sessizce ağlamaya başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da "Abi, o kötü biri mi?" diye soruyordu. Çünkü kalbinde bir yerlerde Çakal'ın kötü biri olmadığına inanmak istiyordu.

Yakup kardeşinin başından öperek "Bilemiyorum kardeşim, onu tanımıyorum ama tanışırız merak etme" diyerek bir kez daha öpüp "Ama bu sanki sadece arkadaş olmak istediğin birinin kötü biri çıkması gibi değil de" diyerek söyleyeceği şeye ne tepki vereceğini tartar gibi ofladı.

"Timuçin, sen ondan hoşlanmış gibisin."

Timuçin dudaklarını büzerek abisinin göğsünde başını salladı sadece.

"Hassiktir" diyen Yakup ise derin bir of çekip kardeşine daha sıkı sarıldı.

Vakit, Çakal şerefsiziyle tanışma vaktiydi.

ÇAKAL- BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin